Mould перевод на английский
238 параллельный перевод
Bizim yetiştirdiklerimiz, Dünya işçileri içine yeni bir soluk olacaktır. SENİN YOLDAŞIN OLDUĞUNDAN
We'll re-mould them into workers of the world edification. BE SURE
Fareler, küf kokusu, ve yoksulluk...
The smell of rats and mould and poverty.
Kalıbı bozamazsın.
Can't break the mould.
Onlara bir çare bulmalıyım, şekle sokmalıyım.
I must do something with them, mould something.
Genelde yosun kullanılır.
Ordinary green mould.
Yeşil yosunlar!
Green mould!
Zihinlerin iyiye ya da kötüye nasıl kolayca yönlendirilebileceğini bilirsin.
You know how easy it is to mould minds for good or to twist them for evil.
Sonra, devasa bir kil kalıp içine dökülür.
Then it was poured into a gigantic clay mould.
Kalıplar döküp plan yapsan da
And though you mould it and you plan
"Ellerini tuttuğumda farkettim ki çok hafiflemişti. Oysa her zaman güçlüydü..."
" I had hoped that lighter hands than mine would help to mould her character...
Ayarlamaları yapabilmem için buna özel bir anahtar yapmak zorundayım.
So what I'll have to do is mould a special wrench driver for this one.
Ruhları bir çömlekçi gibi paramparça edersin, ama sonra onları yeniden kalıba dökersin.
You break souls like a potter and mould them again.
- İlk olarak kalıbı çıkartılmalı.
- It'll involve making a mould, first.
- Öyleyse çıkart.
- Then make a mould.
Üç dakika sonra sertleşmesi için kalıbı devreye sok.
Give the mould about three minutes to harden.
Daha önce bu ebatlardaki bir taşı çoğaltmayı denemedim o yüzden kusursuz bir kalıp yaratmak istiyorum.
I never tried to duplicate a stone this size before, and I want the mould to harden perfectly.
Kalıptan çıkartın!
Let's get it out of the mould!
Kök dokusuna benzemiyor, daha çok küf ya da mantar gibi.
Doesn't look like root matter, more like mould or fungus of some kind.
Çinliler, seramik bir çekirdeğin etrafında döküm kalıbı oluşturdular.
The Chinese made the mould out of strips shaped round a ceramic core.
OCEAN Bn M Mould... açık turun başında rahibelerden birini yakaladı.
At the very start of what would have been a fine clear round.
" Gotik toprağın yedi sütunu var, Chillon zindanlarının eski derinliklerinde
" There are seven pillars of Gothic mould In Chillon's dungeons deep and old
Sabah, kaşarın üstündeki... küfü kazımayı unuttum, şefe hatırlatırsın.
And I forgot to scrape the mould off the cheddar this morning, so remind Chef.
- Beni dinleyin... Daha üstün zekaya sahip tam bir erişkin olarak doğup, hayatlarımızı dilediğimiz gibi biçimlendiririz.
- Listen to me... ( B ) We emerge fully grown adults on a higher level of intelligence, to mould our lives in any way we wish.
Tieh, artık iş sadece para kalıblarını bulmaya kaldı.
Ta Kang, all we need now is the mould.
Bende bu arada para kalıplarını nereye gizlediklerini araştırayım.
In the meantime, I'll search for the mould.
Pekala, daha fazla devam etmemi istemiyorsan, para kalıplarının yerini söyle.
Ticklish, if you want me to stop then tell me where the money mould is hidden.
Sonunda konuştu.Kalıplar Yuen'in çalışma odasındaymış, ama tam olarak yerini bilmiyor.
That fellow said the mould is kept in old Yuen's study, but he doesn't know where.
Bu bana, para kalıplarının yerini bulmam için zaman kazandıracaktır.
This will give me time to look for the money mould.
Muhtemelen para kalıplarını bulmuştur bile.
He's probably already found the money mould.
Pai Yu Ching, para kalıpları yanında mı?
Pai Yu Ching, have you got the money mould?
Pai Yu Ching, para kalıplarını nereye sakladın?
Pai Yu Ching, where have you hidden the money mould?
Isıramadığın eli öp de başına koy derler. Eğer sakladığın yeri söylemezsen buradan canlı çıkamazsın.
If you don't tell us where the mould is you'll never be going back to make your report.
Evrensel bir kalıpta bir karakter yaratabilseydim onun hakkında bir film yapardım, kuşkunuz olmasın bir gün o da olacak.
If I could create a character in a universal mould I'd make a film about him, and no doubt I will one day
Doğru, hayat çok hızlı geçiyor ve aynı zamanda, hep aynı sade.
It's true, life goes by in a flash and it's also a mould.
nasıl hep aynı
And what a mould.
Ana yemeğim, Bogart spesiyal olsun, içinde her şey olsun küf dahil.
For my main course, a Bogart special with everything, including the mould.
Evet. Eşi benzeri yok.
When they made her they broke the mould.
Kılıcın kalıbını kontrol et bakalım!
Go check the sword mould for me.
Oyun hamuru.
It's a Jell-O mould.
Onu yaptıktan sonra, kalıbını yok etmişler, biliyor muydun, Biff?
They broke the mould when they made her. You know that, Biff?
Plastik bir kalıba dökebilir ve giysi gibi bükebilirsin.
You can mould it like plastic and weave it like cloth.
Plastik gibi kalıba dökülebilir yada giysi gibi katlayabilirsin.
You can mould it like plastic or weave it like cloth.
Ondan bir kalıp çıkarabilirim anahtarın bir kopyasını elde etmek için.
I could make a mould, to make a copy of our own key.
Planımız Thomas Mould'un yaklaşık elli yıl önce çizdiği gibi izleri takip edip Surrey'e gitmekti.
The plan was to retrace Surrey as Thomas Mould engraved it some fifty years ago.
Bir deri kalıbı.
An epidermal mould.
Rixx'in Mübarek Kadehi küf tutmuş, kilden eski bir kap.
The Sacred Chalice of Rixx is an old clay pot with mould growing inside it.
Tüm kalıpları yıktılar.
They broke the mould.
Genç beyinlere şekil vermeyi severim.
I Love to mould young minds.
Kendini tamamen, benim ellerime bırakırsan, sana öğretebilir seni bir başrol oyuncusu olarak yoğurabilirim.
If you'd put yourself... completely into my hands, I could teach you, mould you into a leading lady ;
- Her tarafı çamur ve toprak olmuş.
- It's all covered in mud and mould.
Alçıyı getirin!
We'll take a mould.