Nabız перевод на английский
2,730 параллельный перевод
Nabız bulamıyorum!
I can't find a pulse!
Sizi transa geçirirdi. Çok acayip ama Hawkind'i canlı tutan şey New Order'da olduğu gibi nabız yakalayan, vurucu klavye sesleriydi. Onları dinleyip uygulamaya çalışırdık.
d l got a silver machine lt's quite odd, as New Order, the driving sound Hawkwind had - the very pulsey, percussive, keyboard sounds, we would actually listen to that and try and emulate it.
Nabız?
Heart rate?
Nabız sayısını düşüyor, kan kaybı var. Çok komplikasyon var.
Dropping pulse rate, blood loss, she has all the complications.
Nabız kaç?
What's the pulse?
Nabız 78'de sabit.
Pulse at 78. Stable.
Nabız attı.
There's a pulse.
Nefes alışı sabit ama nabız istikrarsız.
Breathing steadily, but unstable pulse.
Nabız yok.
( Flatline tone beeping ) E.A. No pulse.
Saat dörtte, nabız ve kan basıncınızı kontrol edeceğim..
.. at 4pm, I'll check your pulse and blood pressure..
- Nabız yok.
- No pulse.
Sadece koşu kıyafetleri ve nabız monitörü.
Just her jogging clothes and her heart rate monitor.
Nabız ölçerinin seri numarası var.
Her heart rate monitor has a serial number.
Nabız geldi.
We got a pulse.
Nabız yok.
nothing.
- Her zamanki gibi nabız yokluyor Percy.
Once again he's setting us up to test the waters, Percy.
Nabız alamıyorum.
I'm not getting a pulse on this guy.
İç kanaması var. Nabız yok.
No pulse, blood in the abdomen and mid-section.
Ben gidip de bir nabız yoklayayım.
I'm gonna go check for a pulse.
- Doktor, nabız düşüyor.
- Doctor, his b.p. is falling.
Buraya. Düşük nabız var.
I've got a diminished blood pressure.
Nabız zayıf.
Pulse weak and tachy.
Nabız güçlü.
Pulse is strong.
Nabız güçlü, BP 120 / 80.
Pulse is strong, BP 120 / 80.
Kan basıncı 60, nabız da 34'e düştü.
Pressure's only 60 palp. Pulse is down to 34.
Nabız 65...
Heart rate's at 65...
Hayati belirtileri galiba. Kalp atışı nabız...
I think they're vital signs - heartbeats, pulses.
Nabız yokluyorduk.
Dipping our toes in the water.
Değişen klavyeli şifre biyometrik tarayıcı plaka nabız sayacıyla!
Biometric scanner plate - - Oh - - with pulse monitor. Ohh.
- Nabız yok.
No pulse here.
- Nabız alamıyorum.
I've lost her pulse. She's in fib.
Nabız 190'ın üzerinde...
190 over 105.
Nabız yok. - Hadi!
No pulse.
İtiraf ediyorum, nabız işinde bazen pek de iyi olmayabiliyorum.
I'll admit it, I'm-I'm not great with that stuff sometimes.
Nabız yok.
No pulse. No response.
Tepki vermiyor. Hala nabız yok.
No response.
Nabız 140, 1-4-0.
Pulse 140. One-four-zero.
Nabız mı aldın?
A pulse?
Oradaki doktorların pankreatit olabileceğini söylemelerine rağmen senin de bildiğin gibi Ayurveda'da bir gaz, safra ya da balgam problemi olup olmadığını sadece nabız ölçerek söyleyebiliriz.
Although doctors there have said.. .. that it might be Pancreatitis.. .. but still you know..
Burada nabız yok!
- I can't get a pulse over here!
Hâlâ nabız yok.
- Still no pulse.
Nabız yükseliyor.
Hiro.
Eğer Madonna kadar dikkat çekici bir icracı olmak istiyorsanız bize bu sene ulusal yarışma ödülünü getirecek yetenekte Madonna gibi düşünmeye, onun gibi davranmaya başlamanız gerekiyor.
'Cause if you want to be as riveting a performer as Madonna... a skill that will nab us nationals this year... you're going to have to start thinking like her, acting like her.
Güçlü nabız.
Strong pulse.
Nabız yok.
( engine roaring ) ( monitor beeping rapidly )
Nabız var.
Uhh.
Nabız alamıyorum
Injecting 10 prodezan ml I don't get contact we have to remove a sample
Nabız artıyor.
Pulse is bounding!
Nabız var.
Got a pulse.
- Annie. Üç yıldır kovaladığımız uyuşturucu satıcısını yakaladın.
So, Annie, you nab a dope slinger we've been chasing three years.
Bak bakalım, nabız var mı?
See if you get a pulse.