Nautilus перевод на английский
160 параллельный перевод
Nautilus'ta ortalıkta dolaşan konuklara göz yumamam, ve mahkumların kaderini de çoktan öğrendiniz.
I tolerate no guests aboard The Nautilus, and you already know the fate of prisoners.
Nautilus'ten yola çıkan bir ekip.
An expedition from The Nautilus.
Bizler Nautilus'te, o tip şeyleri safra olarak kullanırız.
Aboard The Nautilus, we use such baubles for ballast.
Nautilus ise, fırtınanın altında, güvenle yoluna devam etti.
Safe and serene, The Nautilus cruised beneath the tempest.
Yolculuk devam ettikçe, Nautilus ve güç kaynağı en çok ilgimi çeken konu olmaya başladı.
As the voyage continued, The Nautilus and its motive power excited my utmost curiosity.
Nautilus'ün mürettebatı mı?
The crew of The Nautilus?
İşte orada Nautilus'ü inşa ettik.
It was there that we built The Nautilus.
Görevimiz tamamlanınca, Nautilus eve dönecek.
When our mission is completed, The Nautilus is going home.
Ben seyir defteri tutmam, ve açıkçası, dev mürekkep balığıyla ilgili yazdıklarınızı merak ettim, özellikle de kurtarılmam kısmını.
I keep no log on The Nautilus, and I was frankly curious to read your account of the giant squid - - in particular, my narrow escape and rescue.
Nautilus'e adım attığınızdan beri, aklımdaki bir planın uygulanmasında, kilit rol oynayacağınızı düşünüyordum.
From the moment that you came aboard The Nautilus, I had hoped that you would be the key to a plan that I had in mind.
Nautilus son kez dalıyor.
We are taking The Nautilus down for the last time.
Ben ölüyorum, ve Nautilus de benimle birlikte ölecek.
I am dying, and The Nautilus is dying with me.
Bu yüzden Nautilus'ü buraya getirdim huzur içinde yatabileceği yere.
That is why I have brought The Nautilus here... to its last deep resting place.
Nautilus!
Nautilus!
Nautilus'tan gelmiş olmalı.
It must be from the Nautilus.
Herbert, Bay Spilett Nautilus'un sekiz yıl önce Meksika açıklarında... battığını söylememiş miydi?
Herbert, didn't Mr. Spilett say the Nautilus was sunk eight years ago off the coast of Mexico?
- Nautilus mu?
- The Nautilus?
Nautilus olmadan mücadelenizi... nasıl yürüttünüz kaptan?
Just how have you been able to carry out your crusade, Captain without the Nautilus in operation?
Nautilus'la sadece savaş silahlarına saldırıyordum.
With the Nautilus, I was merely attacking the weapons of war.
Leydi Mary ve Elena bambuların uçlarını birleştirip... birbirine yapıştırdı. Boru hattı Nautilus'un makine dairesinden çıkıyor... eğri büğrü kayalıklardan geçip su kenarına ulaşıyordu.
Lady Mary and Elena arduously applied the sealing substance joining the lengths of bamboo which had to be stretched from the Nautilus'engine room through tortuous rocky areas to the water's edge and beyond.
Nautilus'a sığınmayı öneriyorum.
I suggest we take cover in the Nautilus and hope.
Sonra Nautilus'un pompalarıyla... balona hava pompalayıp kocaman bir hava kabarcığı oluştururuz. O yüzeye çıkarken, gemiyi de çıkarmış olur.
Then with the pumps of the Nautilus we force air into the balloon cloth, creating a huge air bubble and floats to the surface bringing the ship with it.
Tıpkı spor aletlerini tanıttıkları reklamlar gibi oldu.
Honey, it's right to the Nautilus machine.
Bu ciddi Nautilus.
That is serious Nautilus.
Eğitmenimle Nautilus ve StairMaster'da çalıştım Nick Lang hakkında endişelenmenize gerek yok.
My trainer's got me on Nautilus and the StairMaster so you don't have to worry about Nick Lang.
Bu da Nautilus'un kabuğu.
Here is the shell of Nautilus.
Bu taş parçasında da Nautilusun nesli tükenmiş akrabası olan ammonitleri görüyorsunuz.
This bit of rock here shows ammonites, which are a now extinct relative of Nautilus.
Nautilus'un gözü, akrabaları olan ahtapot ve mürekkep balıklarının gözlerine kıyasla çok ilkeldir. Çünkü onlarda lens vardır.
Nautilus has a pretty poor eye compared to its relatives, the squids and octopuses, because they do have a lens.
O halde şunu merak etmemek elde değil. Neden Nautilus'un lensi yoktur?
We can't help wondering why doesn't Nautilus have a lens?
Ben Nautilus'un Olasılıksızlık Dağı'na çıkarken, ufak bir zirvede takılıp kalmış olabileceğinden şüpheleniyorum.
Well, I suspect that Nautilus may have got itself stuck on a little peak some way up Mount Improbable.
Gördüğünüz gibi en tepede büyük bir zirve olmasına rağmen, yol üstünde birçok başka küçük zirve de var.
You see, that although we've got one big peak there, there are various other peaks on the way. And since the rule in evolution is just to keep going uphill, when the ancestors of Nautilus came up the track here, up the path here and got to this point, that way uphill looked just as inviting, so to speak, evolutionarily, as that way. There are quite a lot of them.
Nautilus'un kendisini bu tepeciğin neresinde hapsettiğini merak ediyorum. Ve artık oradan kaçamıyor çünkü kaçmak, yokuş aşağı inerek vadiye gitmek anlamına gelir. Ve Olasılıksızlık Dağı'nda yapamayacağınız tek şey, yokuş aşağı gitmektir.
So I wonder whether perhaps Nautilus has got itself trapped on top of this little hillock and is now unable to escape, because escaping would mean going downhill into the valley and the one thing you cannot do on Mount Improbable is ever go downhill.
Nautilus'ta deniz suyu gözün tam içinden geçerken, bu hayvanın az da olsa bir koruması var.
In Nautilus sea water flows right inside the eye. This animal now has some protection.
Bu yarasanın radarları, Nautilus'unkinden hassastır.
This bat has got sharper radar than the Nautilus.
Ben Nautilus'um, tabi ki.
I Nautilus, of course.
-'Wings', Nautilus.
- "Wings" by Nautilus.
Nautilus'un cd'si var mı ; Wings?
Do you have a compact-disk of Nautilus "Wings"?
Bayan, Nautilus'un Wings'i var mı?
Miss, do you have "Wings" of Nautilus?
Merhaba,'Wings'var mı, Nautilus'un?
Hello, do you have "Wings" of Nautilus?
Nautilus'un yeni albümü geldi.
A new CD of Nautilus has come out.
Hayır, bugün konsere gidiyorum, Nautilus konseri.
No, I am going to the concert today, nautiluses sing.
Nautilus. Konser kaydı.
This is Nautilus live in concert.
Nautilus'u seviyor, aptal.
He likes Nautilus, stupid.
- Evet. - Disk atma mı?
- Nautilus?
Onu doğada bulduğu için, bu şekil Pisagor'un hoşuna gitti - bir deniz kabuğu, koç boynuzları, girdaplar, tornadolar, parmak izlerimiz, DNA'mız ve hatta Samanyolu.
Pythagoras loved this shape, for he found it in nature - a nautilus shell, rams'horns, whirlpools, tornadoes, our fingerprints, our DNA and even our Milky Way.
Nautilus'un nükleer füzeleri kıyının açığında.
The Nautilus isn't far offshore.
Nautilus'a haber gönderin. Robotu hedef alsınlar ve emrimi beklesinler.
Tell the Nautilus to target the robot and await my command.
Burası Nautilus, devin şu anki konumu nedir?
This is Nautilus. What's the giant's position?
Şerefli atalarımız,
This is a model of the real Nautilus, the world's first atom-powered ship.
Bu Nautilus isimli bir yumuşakçadır.
It's a mollusk called Nautilus.
Evrimin kuralı da sadece yokuş yukarı gitmek olduğuna göre ; Nautilus'un ataları bu yolu kullanıp şu noktaya geldiklerinde, yukarı giden bu yol, yine yukarı giden şu yol kadar davetkar görünmüş olabilir. Sonuçta ikisi de yukarı çıkar.
Both of them were uphill.