Nemli перевод на английский
1,094 параллельный перевод
İlk bitkiler, bunun gibi tertibatlar sayesinde dünyanın nemli yerlerine yerleşti ve göl ve nehirlerin kıyılarında yeşil halılar oluştu.
With such mechanisms as these, the first plants colonised the moist places of the world and green carpets bordered the lakes and rivers.
Bu canlılarla dolu ilk ormanlar sadece birkaç santimetre boyundaydı. Kaya ve kumluklar üzerindeki kalın ve nemli halıların ötesi değillerdi.
The early jungles, filled with such creatures, were still only a few inches high, no more than a thick, moist carpet draping the sandspits and boulders.
Bazısı nemli yerlere düşer ve farklı bir bitki çeşidi üretmek üzere filizlenir.
A few will fall on moist ground and then germinate to produce a different kind of plant.
Nemli hava geldiğinde erkek organ spermi bırakır ve sperm ipe benzer kuyruğunun kamçılarıyla yüzmeye başlar.
When wet weather comes, the male organs release the sperm which swim by thrashing their thread-like tails.
Sadece burası gibi nemli koşullarda yaşayabiliyor ve yerde de bitki yiyen hayvanlar için kolay bir besin kaynağı oluyorlar.
It can only live in moist conditions like these, and down on the ground it's easily cropped by plant-eating animals.
Nemli yağmurlardan biriydi.
One of those humid rains.
Bu hafta genelde nemli oldu, gerçekten... ama normalde bayağı şımarmıştık... burada İngiliz Riviera'sında.
Yes, it has been unusually damp this week, in fact, but normally we're rather spoiled down here on the English Riviera.
Saigon bugnun 82 F derece ve oldukca nemli.
It's 82 degrees in downtown Saigon and also very humid.
Nemli hava betonu çürütüyor.
The moist air corrodes the concrete.
Biraz daha büyük bir tür, And Dağları'nın soğuk ve nemli çalılıklarında yaşar.
A slightly larger one lives in the cool, dank scrub of the high Andes, the rat opossum.
Verimli, serin ve nemli ormanlar Orta Avustralya'da şu an çevremde bulunan yer gibi kurak ve açık topraklara dönüştü.
The lush, cool, wet forests changed into arid open country like this around me in central Australia.
Bugün kütüphaneden geriye kalan sadece, bu nemli ve unutulmus kiler.
Of that legendary library all that survives is this dank and forgotten cellar.
– Burası çok nemli.
– There's an awful lot of moisture in here.
Hava bu gece biraz nemli.
It's a bit damp tonight.
Çok iyi bir an olmalı, sakin, nemli, mahrem, banyo!
Good idea is in the bathroom. Its calm and intimate Or even better :
Şimdi nemli şeylerinizi değişin.
Now change your wet things, man.
Her şeyin tadının biraz nemli ve yavan geldiği konusunda seni uyarmalıyım.
I must warn you. Everything tastes rather damp and musty.
Bilimin kendisiyle olmasa da yapışkan ve nemli şeylerle ilgilenirdim.
I don't know if I was interested so much in the science as I was the slime that goes along with it. Snakes and frogs.
İnsan beyninin ne kadar nemli ve yapışkan olduğunu görünce hayatta ne yapmak istediğimi anladım.
And when I saw how slimy the human brain was I knew that's what I wanted to do with my life.
Nemli hava inatçı.
Keeps up, this damp weather.
- Burası çok nemli!
It's too humid here!
Micheal, avuçların nemli.
Michael, your palms are clammy.
- Hey, burası çok nemli, dostum.
Hey, too much humidity, man.
Nemli bir koridorda, yanmış deri gibi bir koku.
There's a smell in the moist corridor like burnt leather.
Burada diyorki Su gezegeni yüzeyi çok fazla nemli... bu da devamlı bulut dolaşımlarını oluşturuyormuş... ve de yağmur yağmasına.
It says here that the water planet has so much moisture... on its surface that it continuously creates cycles of clouds... and falling rain.
Her yerde, yağ, ter ve nemli kıyafetlerin acı pis kokusunu koklarsın.
Every day, the same routine, on watch and off watch. Everywhere you smell the acrid stench of oil, sweat, bilge and damp clothing.
Duyduğuma göre nemli ve sıcakmış da. Hem de çok.
I hear it's also sweaty and hot.
Pullarını nemli tutmasını sağlar.
Helps keep his scales moist.
Hava çok soğuk ve nemli.
It's the bloody cold and the wet.
Sıcak ve nemli.
Hot and humid.
Nemli toprağa gömüldü...
Buried in the damp earth
"Nemli Diyâr" a hoş geldiniz.
Welcome to Wetland.
İngiliz kırlarının tatlılığı... nemli çalılıkların arasında kuşların şarkı söylediği yerler.
The sweetness of the English countryside... of wet hedgerows with birds singing inside them.
Herkesin nemli vücutları birbirine...
Everybody's steamy bodies all pressed...
Ellerini bir tut, soğuk ve nemli.
Feel his hands, they're cold and clammy
Anne babayı kandırırken en önemlisi soğuk ve nemli ellerdir.
The key to faking out the parents is the clammy hands
" Sizden cevap aldığım zaman, size nemli bir şey gönderirim.
"After I hear back from you, " l might send you something wet. "
Soğanlara gelince küçük miktarlarda, ılık ve nemli iken alındığında erkek ereksiyonunu uzatmaya yarıyor. Bizim yeminimizi etmemiş kişilerde elbette.
And as for onions administered in small quantities, warm and moist they help prolong the male erection in those who have not taken our vows, naturally.
Hava çok nemli.
It's so damp out.
- Biraz kırışıktılar, hafif de nemli.
- They were a little wrinkled and wet.
Cips için, hafif nemli patates... bir tarafı kahverengileşince, diğer tarafını çevir.
For crisp, yet moist potatoes... brown on one side, then turn over.
Dergiler, kağıt mendil... Ferahlatıcı, mide ilacı, ve nemli tuvalet kağıdı.
magazines, kleenex... breath mints, antacids, and moist towelettes.
Benim tatlılığım pofuduk ve nemli bir biçimde. Kim başka türlüsünü isterdi ki?
I am lovely in a fluffy moist kind of a way and who would have it otherwise?
Gösterişli, elit, dürüst, iyi, pofuduk, nemli, yapışkan ve tatlı olmak için tek yapmanız gereken gösterişli, elit, dürüst, iyi, pofuduk nemli, yapışkan ve tatlı olduğunuza inanmak.
To be gorgeous and high and true and fine and fluffy and moist and sticky and lovely, all you have to do is to believe that one is gorgeous and high and true and fine and fluffy and moist and sticky and lovely.
Yağmurlu, ıslak, nemli.
Rain, damp, humidity.
Rutubetten olabilir. Burası çok nemli.
Freemon 240, these old houses are loaded with'em.
Nemli topraklardan geçtik arabadan çıkan tıngırtıların eşliğinde.
We travelled through that moist land accompanied by the tinkling of the bucket that hanged from the cart.
Nemli bir geceydi.
I have an enormous headache in my eye.
Sıcacık, bacaklarının arasında başını yakan, yumuşacık nemli bir okşama!
It's like a warm, burning head between your legs, a soft caress, humid which is growing.
Bu yüzden de tatsız ve nemli.
So they're soggy and bland.
Bezi biraz nemli.
Oh.