Nest перевод на английский
3,501 параллельный перевод
Eğer açığa çıkarsa,... eski suçluların nasıl suikastçiye dönüştüğünü açıklamak zorunda kalırsam- - Kalmayacaksınız.
If it is exposed, if I have to explain how I allowed a nest of former criminals turned into assassins to operate- -
Orası bir yuva olabilir.
It could be a nest.
Mac, çocuk yuvanın yakınlarında.
Mac, the boy is somewhere near the nest.
Yuva yapıyordu.
She was making a nest.
Bu bir güvercin yuvası.
That's a pigeon's nest.
Artık kuş kendi kanatlarıyla uçmaya başlamalı.
It's time for my little bird to fly the nest.
Bir dinozor yuvasının ortasındayız.
We're in the middle of a dinosaur nest.
Kuş-yuva, demek ki...
So, "'bird'is to'nest,'" as...?
- küçük bir aşk yuvası varmış.
- he had a little love nest.
Ortada bir aşk yuvası yok ve... elimizdeki meni örneği de bir ay eski.
There wasn't any evidence of her at his love nest, and the secretions and the seminal fluid that we found were a month old.
O zaman Olaf'ın geri koy aşk yuvasında neden online olduğunu açıkla.
So explain why Olaf is online in his back bay love nest.
Espo, eğer adam yuvayı terkedecek kadar sorumsuzsa o zaman onun için yapılabilecek birşey yok.
Espo, if the guy is hell-bent on leaving the nest, then there is nothing that I can do about it.
Ödenek falan ayarlamam lazım.
I got to start a nest egg. Am I right?
# Anne, küçük oğlun yuvadan uçtu
♪ Mum, your little boy's flown from the nest
Paran biz dönene kadar burada arkadaşının yanında kalacak.
Your nest egg will be here with your buddy when we get back.
- Küçük bir emeklilik ödeneği.
- Nice little nest egg.
- Ben ona emeklilik ödeneği demezdim.
- I wouldn't call it a nest egg.
Belki sahnenin altında bulunan o küçük aşk yuvasında.
Maybe in the little love nest they have under the theater there.
Orası aşk yuvası değil.
It's not a love nest, all right?
Yakında yuvadan uçacaksa bir motosikletin arkasında ayrılmasını istemeyiz.
So if she's going to be leaving the nest soon, we'd prefer it was not on the back of a motorcycle.
Ejderhanın yuvası.
It's the dragon's nest.
Birikimleri çalıp hızlıca güneye kaçan türden.
The kind that steals nest eggs and flies south real fast.
Schmidt, o yuvasındaki bir anne kuş.
Schmidt, it's a mother bird in her nest!
Aşk yuvanı mı kabartıyorsun?
Feathering your love nest?
Hey, gol oldu değil mi?
- Is that the goalie's nest? Yeah.
Oh, evet goldü.
That's the goalie's nest.
- Her yer karman çorman.
- going over there? - It's a rat's nest.
Sonunda ağzın bir karış açık tımarhanelik olacaksın ve bir daha asla eskisi gibi olamayacaksın.
And you're gonna go slack-jawed and cuckoo's nest and you'll never be you again.
- Sana yüklü bir para bırakacak amcan falan mı var?
You got an Uncle who's gonna leave you a nice nest egg?
Aşk yuvanızı mı kontrol ediyorsun?
Inspecting the love nest?
Pek aşk yuvasına benzemiyor.
Doesn't look like a love nest.
Aynı yuvadaydık.
We were in the same nest.
Benim yuvam böyle beslenir.
My nest - - that's how we fed...
Dönüştüğün zaman vampir yuvasında yeniden doğarsın.
When you get turned, it's like you're reborn into a vampire nest.
Onunla tanışana kadar hep yuva için en iyisini düşündüm.
I always did what was best for the nest... till I met her.
Açıklaması biraz zor. Bir vampir yuvasını temizliyorum ve iş tamamen bana kaldı.
It's kind of hard to explain, but I'm sort of in the middle of cleaning out a vampire's nest, and it's sort of gone a little sideways on me.
Vampir yuvasına yalnız gidilmeyeceğini en iyi sen bilirsin.
You know better than to go into a vamp nest alone.
Yanımda bu yuvayı bir süredir takip eden biri var.
I've got backup - - guy who's been tracking the nest for a while.
Yuvadaki sırtlanlar ve eski piyano sayesinde.
Nothing but a beat-up old harpsichord and nest of hyenas.
- İşe odaklanın
- Cory, you should go touch that wasp nest. Stay focused, come on.
Yuvalarından ayrılırlar ve...
They leave the nest, and...
Aşağı inip o haşereleri arama ve yuvalarını bulma zamanı.
Time to run down those vermin and find their nest.
Benim evime taşınırdı ama orası korkunç, kabus dolu bir istifçi yuvası.
He would move into my place, but it's a scary nightmare hoarder nest.
Belki bir yuvanın üzerine indiniz.
I think maybe you landed on a nest.
Fakat, eğer burası yuva ise, bir, eeee, kraliçe falan olması gerkmez mi?
But, if it's a nest, does that mean there's a... a-a... a queen or something?
Mesele şu ki büyük bir arı kovanına çomak soktun.
The thing is... You did poke a rather large hornets'nest.
Yani bir yuva için adam topluyor.
He's crewing up a new nest.
Yuvasına katılana kadar öldürmeye devam edeceğini söyledi.
He said he's not gonna stop the killing till I join his little nest.
Merkez, burası boş.
Ops, we got an empty nest here.
Her kavga arı kovanına çomak sokmaya benzer.
Every fight has the potential to stir a hornet's nest.
Hiç bakım yapmamış ki.
It's like a rat's nest.