Newsroom перевод на английский
182 параллельный перевод
Gerçek bir haber ofisine döndüğümde, burada boş yularınla oturduğunu ve onu çekecek kimsenin olmayacağını düşüneceğim.
When I'm back in a real newsroom, I'll think of you, sitting here with an empty leash and nobody to twitch for you.
Hemen basın odasına geri dönün, çocuklar ve beni yalnız bırakın.
So just beat it back to the newsroom, boys, and let me alone.
Konferansı halka duyuran Beyaz Saray sözcüsü, toplantı bitiminde, bir basın toplantısı düzenleyeceğini açıkladı.
A White House spokesman, in announcing this conference, says there will be an official announcement as soon as possible following that meeting. This is the latest dispatch just received in our newsroom.
İnsanlar, toplu cinayet salgınından korunabilmek, ve bir sığınak bulabilmek için, hükümetten yardım bekliyor.
Late reports reaching this newsroom tell of frightened people seeking refuge in churches, schools and government buildings.
'Az önce aldığımız bir haberi veriyoruz :
'This late development has just come into our newsroom.
Kuzeydoğu Belfast'tan elimize ulaşan habere göre :
A report from our Belfast newsroom.
Haber okunurken gülündüğü nerede görülmüş. Olacak şey değil.
Christ, fucking studio audience in a newsroom, did you ever hear of anything like that?
Henüz heehangi bir tutuklama yapılmamış, fakat merkezimize haber ulaştığında sizleri bilgilendirmeyi sürdüreceğiz.
No arrests have been made yet, but we'll keep you advised as reports reach our newsroom.
İyi akşamlar, bayanlar ve baylar. Burası Kanal 5 Haber Merkezi.
Good evening ladies and gentlemen, from the channel 5 newsroom.
Haber merkezimize bu öğleden sonra ulaşan resmi bir kaynaktan gelen bilgi durumun vehametini vurguluyor.
Information from an official source, which reached our newsroom this afternoon, stresses the seriousness of the situation.
KJJV haber merkezinden henüz ulaşan bir son dakika gelişmesini bildiriyoruz.
Here is a special news item break. Just handed to me from the KJJV newsroom.
Kanal 7 haberlerini izlediniz.
This word, just in to the Channel 7 newsroom.
Şimdi haber büromuza dönüyoruz.
Now back to the newsroom.
Başka bir son dakika haberi daha.
Another update from the KING newsroom.
Gelen haberlere göre çöp teknesi yakınında gizemli bir kadın bulunmuş.
I've got a bulletin for the eyewitness, on-the-spot KRAB newsroom. It seems a mystery woman was picked up by the Elk Cove garbage scow shortly after midnight.
U62 Haber Odasından özel bir haberle karşınızdayız.
This is a special bulletin from the U62 newsroom.
Beni haber odasındaki Ruben'e bağla.
Put me through to Ruben in the newsroom.
Bugün onların bizim haber odamızı... yeni bir parfümün tanıtımından kullanacakları gün.
Today's the day they're using our newsroom... as a backdrop to introduce that new fragrance, Exclusive.
Haber odasındaki herkes etkilendi görünüyor.
It seems to have affected almost everybody in the newsroom.
Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama o parfümdeki bir şey... haber odasındaki herkesi aşk sarhoşu yaptı.
I don't know how, but there was something in the perfume... that made everybody in the newsroom drunk on love.
Kibar olmayı bırakalım. dün üzerimize ne sıktıysanız... haber odasının yarısını aşk maymunlarına çevirdi.
Let's just cut the niceties. Whatever witch's brew you sprayed on us... made half the newsroom loony tunes in love.
Haber odasındaki korkunun kokusunu seviyorum.
I love the smell of fear in the newsroom.
Jennifer, Ben yine haber odasından Clark.
Jennifer, it's Clark from the newsroom again.
Selam, Ben haber odasından Clark Kent.
Hi, this is Clark Kent in the newsroom.
Kimse haber odamı bu şekilde basamaz.
Nobody comes busting into my newsroom like this.
Tüm haber odasında bu konuşuluyor.
It is all over the newsroom.
Burada bir gazete yürütmeye çalışıyorum, herkesin kaybolduğu bir şekilde.
I'm trying to run a newsroom here, with everybody missing in action.
Senin Smallville basınında yazdığın haberler kadar heyecanlı değil... ama Süpermen haber odasındaydı, ve ondan özel haber aldım.
Not that it's anywhere near as exciting... as the stories you covered on The Smallville Press... but Superman was in the newsroom, and I just about nailed down the exclusive.
Burası haber merkezi Henry.
It's a newsroom, Henry.
Bayan Markham seni haber merkezinde bekliyor.
Miss Markham is waiting for you in the newsroom.
Herkese böyle şeyler yapıyor. Haber merkezindekilere sonra Helikopterli Dave var.
He makes everybody look stupid the guys in the newsroom, Chopper Dave...
O burada haber odasında yaşıyor.
She lives here in the newsroom.
Genelde kartlarımızı haber odasında takmayız.
We don't usually wear out credentials in the newsroom.
Haber odası.
Newsroom.
Haber odası. Justice.
Newsroom.
haberlerle sizlerleydik
Back to you in the newsroom.
Aynı sizin gibi, Kanal 10'un haber odasındaki bizler de bu sabahki şiddetli sarsıntıyı hissettik.
Like you, we here at the Channel 10 newsroom felt that big jolt this morning.
Yağmalamanın halen devam ettiğini gösteren bu görüntüler Kanal 10 haber merkezine yeni ulaştı.
These pictures just coming in to the Channel 10 newsroom verify the looting is going on.
Roz, üzülerek söylüyorum ama o işe haberden Brenda'yı almışlar.
I hate to be the one to break it to you, but Brenda from the newsroom got the job. - Brenda?
Anım... anımsıyorum da haber odasındayım öylece yeni bülteni bekliyorum ve neredeyse parmaklarımı çarpı yapmış halde klavye ile yazmaya çalışıyordum.
The... I recall... I recall being in the newsroom just waiting for that next bulletin, and almost literally trying to type with my fingers crossed.
Haber odasındaki çocuklardan biri bu sabah fark etmiş.
A kid in the newsroom clipped that this morning.
Bütün cevapları biliyormuş gibi görünen kadına birkaç tane soru sormak istiyorum.
She prefers to keep her anonymity. Can I use your phone to check in with the newsroom?
- Haber Merkezi.
- Newsroom.
- Çalışma odasına geçelim.
- Get onto the newsroom.
Bak, şunu unutmamalısın ki, haber dairesi büyük bir kurabiyeye benzer.
See, you just gotta remember that the newsroom is like a big cookie.
Basın odası yukarıda. Benim küçük cennetim.
The newsroom's up there.
Haber merkezinden salı akşamı sekiz buçukta çıkmış.
She left the newsroom at 8 : 30 Tuesday night.
Beni gaza getirirler ama haber odasında işleri yok.
They rev my engine, but they don't belong in the newsroom!
Bir haber odası ve kamera vardı. Bak.
I had a newsroom and a camera.
Dünyanın dört bir köşesinden haber toplayan telaşlı haber dairesi!
Wow, a bustling metropolitan newsroom... funneling scoops from all over the globe. Hi!
Haber merkezine geri dönüyoruz.
Back to the newsroom.