Notice перевод на английский
16,874 параллельный перевод
Belki gidip ben de bir banka soymalıyım. O zaman beni de fark edersin.
Maybe I should go and rob a bloody bank then you'd notice me.
Her gün evde oturuyor aptal bir genç kız gibi saçımı yapıyor dudağıma ruj sürüyor, senin için güzel görünmeye çalışıyor beni fark etmeni umuyordum.
Every day I sit up there like a silly teenager doing my hair doing my lippy, trying to look nice for you. Hoping you'll notice but you never do.
-... yabancılarla yüz göz olmak yok.
Until further notice, no fraternising with the foreigners.
Yeniden ruj sürmeye başladığın da gözümden kaçmadı.
And I notice you started wearing lipstick again.
Bakın, ben Flynt'in sekreteriyle masamı paylaşmıyorum.
Notice I'm not sharing a desk with Flynt's assistant.
Fark etmedin bile.
Didn't even notice it.
Evet, bu kadar kısa sürede yerine başkasını bulamam.
Yes. I can't find a replacement on such short notice.
Diyelim ki bir kısmını veya hepsini çaldın, birileri hemen fark eder miydi?
I suppose you stole some of it? Or all of it? Would anyone notice straight away?
Bana çok geç haber verildi.
I was brought on on a very late notice.
Kaçak bir yaşam sürüyorsanız böyle şeyleri fark edersiniz.
You've been on the run, you notice these things.
- Hayır, gerçek.
No. It's a real eviction notice.
Orada olduğumu bile fark etmemiş gibiydi.
She hardly seemed to notice I was there.
Bu aşağılayıcı ses tonunu öğrencilerin de fark ediyor mu... yoksa bana mı öyle geldi?
Do your 12-year-old students notice your condescending tone or is that just me?
Bak, söylemekte geç kaldım ama elimde harika biletler var... Psychic Rockets konserine, acaba sen de...
Look, I know it's short notice, but I just scored great tickets for the Psychic Rockets concert tonight, and I was wondering...
Kimse fark etmez.
No one will notice.
- Hayır. Öğle arasında evrakları bırakırken çöp kutunda olduğunu fark ettim.
I was just dropping off papers at lunchtime and I happened to notice it in your trash can.
Kendi binası içinde, resmen bildiride bulundun.
It's on his premises. You've officially given notice.
Sayın Yargıç, elimde Arizona ve New Mexico'daki gazetelerde de yayımlanmış niyet mektubumuzun bir kopyası bulunuyor.
Mr. Commissioner, I have a copy of our notice of intent, which was published in newspapers in Arizona and New Mexico.
Evet, niyet mektubunun kopyası bende de var ama asıl başvurudaki adres 1216.
Yes, I have a copy of the notice of intent, too, but on the actual filing, the address reads 1-2-1-6.
Öyleyse doğru adres, niyet mektubunda yazdığı gibi 1261 mi?
So the correct address the one that appeared in the notice of intent, the 1261?
Fark etmişsindir ki Altın Kazlar bayrağı lekesiz.
Now, you'll notice that the Golden Geese flag is unsullied. You'll also notice that
Şimdi kısa sürede bir yıldız bulmalıyız.
now we just need a star that we can attach on-on short notice.
İmzası olan tek kaşı fark etmişsinizdir çoğu kuşhane çevrelerinde nadir görülen bir şey.
You'll notice its trademark unibrow, highly uncommon in most aviary circles.
Sahilden yeni döndüm ve limanda demirlenmiş bu savaşta benim yanımda savaşmaya hazır üç gemiyi fark etmeden geçemedim.
I've just come back from the beach, and I couldn't help but notice the three additional ships anchored in the bay being outfitted for this battle right along with mine.
Yani, nasıl olur da birisinin onun eşyalarını aldığını fark etmez?
I mean, how could he not notice that somebody's gone through his things?
Ekipte olağandışı davranan veya gergin birini fark ettin mi?
You notice any of the team acting different, agitated? We're cops.
Onun dikkatini çekmeye çalışıyorsun.
You're trying to get him to notice you.
Görüşmenin sonunda bantların kopyasını nasıl edinebileceğinize dair bilgi vereceğim.
And at the conclusion of the interview I'll give a notice of how you can obtain a copy of the tapes.
Kusura bakmayın... çok apar topar oldu ama ivedi cevabınız bizi çok mutlu etti.
Sorry for the short notice, but we really appreciate your urgent response on this.
Adamların titremelerini fark etmeden ne kadar dayanabileceksin? Zayıf görüneceksin.
How long before your boys notice the tremors?
Buraya gelmeden 24 saat önce haber vermeniz gerekiyor.
You're meant to give us 24 hours'notice before you show up.
- Çok geç haber verdiniz?
- Short notice.
Pekâlâ, Alex, Metro Talent'i haberdar et.
All right, Alex, put Metro Talent on notice,
Onlar fark etmemiş. ya da fark ettilerse bile rapora yazmamışlar, Ama sehpanın üzerindeydiler.
They didn't notice, or at least they didn't note these skin cells, but they're in the table.
Aralık olduğunu görüyorum.
I notice it's ajar.
Fotoğrafını çekmemişler ki bu çok tuhaf çünkü artık herkesin yanında her zaman fotoğraf makinesi var.
Notice they didn't get a picture of it, which is odd, because everybody always has a camera on them these days.
- Ne gerçeği? Müdürün canavara dönüştüğünü gördüğü bu adam kurbanlardan birinin kıyafetlerini giyiyordu. O zaman fark etmedik çünkü bir hayvanı aradığımızı sanıyorduk.
This guy... who the manager just saw turn into a monster... was wearing the clothes of one of our victims, which we did not notice at the time, because we thought we were looking for an animal.
Korkudan öylesine donakalmıştım ki ayın çıktığını fark etmemişim.
I was so transfixed by the horror that I didn't notice the moon had come out.
Bir bakalım, 5 yıldır burada çalışıyorum bu da en az 5 aylık maaşlı ikaz yapar.
So, let me see, I've been working for you for 5 years, that's a minimum of 5 months paid notice.
Bir ay önceden tebligat...
One calendar month's notice,
İnsan basitçe dışarı çıktığında bir anda fark etmeden bağlanabilir.
One that can be engaged on a moment's notice, by simply stepping outside.
Bugünlerde biraz solgun ve... hüzünlü görünüyorsun.
Couldn't help notice you're a little blue around the gills these days.
Bu kadar kısa sürede zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Thanks for meeting me on such short notice.
Dijital bir bildirim sadece.
Just a digital notice.
Sylmar Alışveriş Merkezi'nin çevresindeki müşteriler iki grup arasındaki hesaplaşmaya tanıklık ettiler.
Around the Sylmar Shopping Plaza, customers stopped to take notice when a confrontation...
Bugün rutin kontroller için ofisi turlarken masanda arşivden gönderilen teslimata gözüm takıldı.
So I happened to be doing my appointed rounds in the bullpen earlier. I couldn't help but notice a delivery on your desk from archives.
Valiye bildirin ama Boston'ı bır sonrakı emre kadar kapatıyoruz.
Warn Governor Cuomo and Mayor Bloomberg. As for Boston, I'm calling it. We're shutting down the city until further notice.
Maraton bombacıları nedeniyle bu şehir kapatıldı.
Police in your area are conducting an ongoing manhunt for a person wanted in connection with Monday's Marathon bombing. All businesses in these towns remain closed until further notice.
En iyisi Milan'ı arayalım. Uyarıyım.
Notice i'm not calling milan.
Son haftalarda garip bir şeyler fark ettin mi?
You, uh, notice anything... odd about him the last few weeks?
gözlerini ovaladığını gördüm orada bir dere vaR git yıka evet, Wukong gözlerin rahatsızsa, su serpsen rahatlarsın git yıka onları
I notice you've been rubbing your eyes There's a creek over there Go wash them there