Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ O ] / Office

Office перевод на английский

57,937 параллельный перевод
Törenden sonra ofisini temizlediğim için biliyorum.
I only know this because I cleaned out her office after the funeral.
Kendi ofisimi yönetiyorum.
I run my own office.
Mahkeme kaleminden her şeyi faksla gönderdi, ve bende son noktalı yeri imzaladığı an yola koyulacağım.
She had everything messengered over from the county clerk's office, and I will be on my way as soon as she signs on the last dotted line.
Bir kaç blok ötedeki hukuk bürosu.
A law office just a few blocks away.
Tamam dünden son hatırladığım burada olduğumuz. Koca adamın ofisinde.
Okay, from yesterday, the last thing I kinda sorta remember is us being here in, um... big guy's office...
Sanırım Barry'nin ofisinde fotoğrafı var.
I think Barry had a picture of him in his office.
Raporumu ana merkeze göndermekte geciktim.
My report to the home office ran long.
Bir süre önce ana merkezimiz evrensel bir sarsıntı tespit etti.
Some time ago, the home office recorded some sort of cosmic shock wave.
Ben Oliver Dr. Turner'in ofisinden.
This is Oliver in Dr. Turner's office.
Sizi bugün ofisinde bekliyor.
He'd like to see you in the office today.
Bir ofiste oturup kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verebilecekleri bir dünya istediler.
They want to live in a world where they can sit in some office and decide who gets to live and who gets to die.
Ofistekilere bundan bahsetmemiştim parayı kedime aldım sadece.
And I never told Ange at the office. I just took the cash.
Üzerinde parmak izleriniz vardı ve ofisinizdekilerle uyuşuyordu.
Your prints are on the original and these identical cards were found in your office.
Dükkanında arama yaparken suç aletini yani çocuk kriket sopasını bulduk.
We found the weapon used to assault the victim, a child's cricket bat, during a search of your office at Humphries Nets.
Ofisinde dört tecavüzün de telefonunla kaydedilmiş görüntülerini bulduk.
And we have camera phone footage of all four rapes from a phone taped to the back of your desk in your office.
Sakın kaybolma sihirli ofis.
Don't disappear, magical office.
Ancak Baudelaire yetimlerinin acı öyküsü, Mulctuary Para İdaresi'nde, Bay Poe'nun biraz beceriksizce döşenmiş, gözlerden ırak odasında başlamıyordu.
However, the sad history of the Baudelaire orphans did not begin in the private, somewhat ill-decorated office of Mr. Poe at Mulctuary Money Management.
Mulctuary Para İdaresi'nde, Bay Poe'nun biraz beceriksizce döşenmiş, gözlerden ırak odasında.
Inside the private, somewhat ill-decorated office of Mr. Poe at Mulctuary Money Management.
Odama herhangi bir referans ya da kimlik sunmadan geliveren ve sizi Kont Olaf'a emanet etmemi öneren o garip giyimli danışmanı en baştan hiç dinlemesem daha iyi olacaktı sanki.
I'm beginning to think it was a mistake to listen to that oddly-dressed consultant who walked into my office with no references and no identification, and who suggested that I place you in Count Olaf's care.
Bölge emniyet müdürlüğünün adli tıp ofisinden mi?
From the local sheriff's department's medical examiner's office?
Hayır, memur...
No, office...
Göreve başladığımdan beri Cornelius Moss'la birkaç kez konuştum.
I've had several conversations with Cornelius moss since I took office.
Sorularını cevaplarken onun ofisine bakıp durmasan olmaz mı?
Would you please not keep looking up at his office when I'm answering your questions about him.
O ofisin içinden, Hildur Odegard bizi korudu.
From inside that office, Hildur Odegard protected us.
Axelrod'a karşı yapılan bir hamlede parmağın olduğunu duydum. Suçlamayı başka bir ofis yönetiyor ama davanın her yerinde DNA'n var.
I just heard that you're behind a move against Axelrod, that it's another office prosecuting, but your DNA's all over it.
Eskiden Adalet Bakanlığ'ındaki Freddy Reyes'le yatıyordum.
I used to peg Freddy Reyes in the AG's office.
Gerçi sadece bir kere ofiste seviştik.
Well, only once in the office.
Her zaman istediğin şeydi bu. Ben, oğlun, yavrun o ofiste. O koltukta.
You know, this is what you always wanted, me, your son, your scion, in that office... in that chair.
Sacker ofisimde beni bekliyor.
I have Sacker waiting in my office.
Bu makamın gördüğü en iyi savcıya yakın olmak ondan bir şeyler öğrenmek ve kötü adamları kümese tıkmak için.
To be close to the best prosecutor this office has ever known, learn from him, and to actually put the bad guys in the goddamned hoosegow.
ABD savcılığı ofisindesiniz Bay Bach. Pazarda fincan almıyorsunuz.
You're in a U.S. Attorney's Office, Mr. Bach, not some souk buying a rug.
Ofisi, dairesini, Hamptonstaki evi, her yeri arayın.
Hit the office, the apartment, the Hamptons house, everywhere.
O zaman tutuklama emri çıkartırız.
- and my office will issue arrest warrants.
Kontrol için idrar tahliliniz var.
You have your office check-in and urinalysis appointment today.
Ön büro planlanan takvimin gerisinde kaldığını söylüyor. Hoşuma gitmedi.
The front office tells me that you're behind schedule, and I don't like that.
"Gişe Hasılat Zehri" diyorlardı.
Box Office Poison.
Savcılıktan hangi şanslı hukukçu bu davaya el atarsa kolayca halletmiş olur.
Whichever lucky soul at the D.A.'s office catches this, looking at an easy clear.
Tüm Albuquerque liste dışı bırakıldı.
The whole Albuquerque office is out.
Daha önce aile davalarında, davacı olan tarafın bir zaman sonra iş birliği yapma konusunda gönülsüz olduğunu çok gördüm.
I've had situations involving family members before where the injured party has ultimately been reluctant to cooperate with my office.
Ofiste bekliyor.
He's waiting in the office.
Böyle iyi gelecekse haberin olsun ofisteki tuvaletim su sızdırıyor.
Hell, if that's how you feel, I got a leaky toilet back at the office.
Anlaşmanın sizi ilgilendiren kısımları şunlar James. Albuquerque Savcılığı'ndaki hizmet memuruna önümüzdeki 12 ay boyunca her ayın ikinci Pazartesi günü gidip rapor vereceksiniz.
The terms of the deal are for you, James, to report to your Pre-Prosecution Service Officer at the Albuquerque District Attorney's Office on the second Monday of every month for the next 12 months.
Charles bir süredir benim de aynı büroyu paylaştığım kardeşi Jimmy hakkında oldukça çirkin iddialarda bulunuyor.
Charles has been making some very ugly allegations about his brother, Jimmy, with whom I happen to share an office space.
Ben Jimmy McGill'in bürosundan Francesca.
It's Francesca at Jimmy McGill's office.
Evet, büromdan gelecek bir mektup için postanıza bakar olun.
Yes, just watch your mail for that letter from my office.
Lütfen büromdan gelecek bir mektup için postanıza bakar olun.
Will you please watch your mail for a letter from my office?
Bu ofis iki avukatın işleri için kuruldu ama artık bir tane kaldı.
This office is set up for two legal practices, and now there's only one.
Sadece bir ofis.
It's an office.
Yani avukatlık yapmasan bile bir avukatlık bürosunun yarı masrafını mı ödeyeceksin?
So you're gonna keep paying for half a law office even though you're not practicing law?
Ofisin çok güzelmiş.
This is a very nice office.
- Hava kararmadan ofisimde olsun.
I want them in my office by nightfall.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]