Okula перевод на английский
17,675 параллельный перевод
Yarın okula gitmek istemiyorum.
I don't want to go to school tomorrow.
Okula gitmediğine sevindin mi?
Are you happy about not going to school?
Bu iş çözülene dek evden okula kadar bir koruma görevliniz olacak.
You'll have a bodyguard from home to school until this gets solved.
Nihayetinde okula gitmek istedi.
He wanted to go back to school at the end of the day.
Beni okula yazdırmak için mi yapıyorsun bunu?
You do this for me, to put me through school?
Bir gün okula giderken...
On the way to school one day.
Senin de bildiğin gibi, şu an oldukça rekabete dayalı bir ortam var ve eğer iyi bir okula giremezsen bundan vazgeçip çocuklarını doğurmaya başlayabilirsin.
It's very competitive right now, as you know, and-and so if you don't get into the top school, you might as well just give up and start popping out babies.
Baba, unutma, bu sabah çocukları okula sen götüreceksin.
Dad, remember, you're taking the boys to school.
Onu her gün okula götürmeliyim.
I shoulda been giving him a ride to school every day.
Sonra NJ var, en iyi arkadaşı, birlikte büyümüşler okula birlikte gitmişler ve onun menajeri oldu.
And then he's got NJ, his best friend, they grew up together, they went to school together, he's become his manager.
Dünya Gençler Şampiyonası'nı kazanmışsın Jamaika'daki en popüler liselisin ve baban okula gelip, okulun ortasında seni dövüyor.
You have just won World Juniors, you're the most famous high-school kid in Jamaica, and your dad shows up at your school, in the middle of school, and spank you.
Bir gün bir atletizm yarışması için okula gitmem gerekiyordu.
One day I was supposed to go to school for a track meet.
Doktor bugün okula dönebileceğini söyledi.
The doctor said he could go back to school today.
İkisi Thorn'la aynı okula gitmiş.
The two of them went to school with Thorn.
- Günlerim çocukları okula bırakmakla...
My days are filled with dropping the kids at school...
Çocuklarımızı yılda 365 gün okula gitmelerini sağlayarak onların geleceğini değiştirmek zorundayız.
We need to change our children's future by making them go to school 365 days a year.
Çocuklara dedim ki, "Bugün okula kendi başınıza hazırlanacaksınız."
I told these kids, "Look, you get yourself ready for school today."
Okula geri döndüm ve seyahat ettim.
I went back to school some and traveled.
Buradan çıkmak istiyorsanız okula gideceksiniz.
You boys want to get out of here, you go to school.
Anne, lütfen beni yeni okula gönderme.
Mom, please don't make me go to this new school.
Bu yeni okula gitmek zorunda mıyım?
Do I have to go to this new school?
Tamam, seni okula götürmem gerek, o yüzden seç birini.
Okay, I have to get you to school, so pick one.
Seni okula götürmem gerek.
I have to get you to school.
Pazartesi okula ödev olarak bir eşya götürmem lazım.
I have show-and-tell on Monday.
Pazartesi okula bir şey götürmem gerekiyor ama elimde bir bok yok.
Monday's show-and-tell and I've got bupkis.
Kimseyi istemiyor 5 aydır okula giitmiyor
She doesn't want anyone else. She hasn't been to school in 5 months.
Ben o okula asla gitmemeliydim.
I never should have gone to that school.
O okula bir yılda 20.000 $.
$ 20,000 a year on that school.
Tekrar okula kabul edilmesi için Taylor'un geçmesi gereken bir süreç var.
There's a process Taylor's gonna have to go through in order to be readmitted to school.
Dönüşüne izin verilirse, okula döndüğü zaman, - bu gerekli olacak... - Hadi, gidelim.
Once he returns to school, if he's allowed to return, it's gonna be required - - come on, let's go.
Seni o okula sokmak ne kadar zor oldu?
How hard it was to get you into that school?
- Aynı okula gittiğim birkaç kişi Birch için çalışıyor.
You know, I went to school with a few guys who work for Birch. - You want me to...
Bugün birlikte vakit geçirelim diye onları okula yollamadım, yarın hapse gireceğim.
I kept them out of school today so we could be together because I go to prison tomorrow.
En büyük endişeleri yarın okula gitmek zorunda olmaları.
Their biggest worry is that they'll have to go to school tomorrow
Ben de müzik için böyle hissediyorum ama paraya ve okula dönmeye odaklanıp gösterin için sonra endişelenmelisin.
I'm the same way with my music, but I think you need to focus on money and getting back into school, and then worry about your show.
Bu ne kadar seni ilgilendirmese de okula ara veriyorum.
Not that it's any of your business, but I'm taking a break from school.
Okula gidiyorum.
Going to school.
Okula mı gireceğiz?
We're breaking into a school?
- Okula gidiyorduk.
Going to school.
Okula gidiyorduk işte.
We're going to school.
Onu okula götüreceğim, ama okuldan senin alman gerek.
I'll take her to school but you need to pick her up.
Artık okula başlamıştım.
I had started school now.
Beni Rusya'dan Amerika'ya kaçırdı, körler için bir yatılı okula gönderdi.
He smuggled me out of Russia to America, to a boarding school for the blind.
- Bugün okula gitmek yok. - Nedenmiş?
- Hey, no school today.
Bugün okula gitmek yok.
Hey, guess what? No school today.
Neden artık okula gidemiyorum?
Why can't I go to school anymore?
Okula neden gidemiyorum?
Why can't I go to school anymore?
- Şey, sana söylemiştim diye hatırlıyorum ben... terapist olmak için okula geri dönmeye çalışıyorum.
- Shoot. - So, I think I told you that um... I'm trying to go back to school to become a therapist.
Okula geri döndüğünü bilmiyordum.
Wow, I didn't know you went back to school.
O okula giden bir çocuk.
She's a child. She goes to school.
Gerçek bir okula gitmek istiyorum, gerçek arkadaşlarla!
I wanna go to a real school, with real friends!