Okumustum перевод на английский
2,403 параллельный перевод
Ama bir yerde okumuştum, sevdiğin bir kız için savaşırken rekabeti bırakmamalısın çünkü bu seni güvensiz yapar.
But since I read once, when you're fighting for a girl you love, you shouldn't put down the competition because it makes you look insecure,
Ben onu okumuştum.
I read that one.
Cosmopolitan'da yeme bozukluğuyla ile ilgili bir makale okumuştum ve bütün belirtileri gösteriyor.
I just read this article in Cosmo Girl about eating disorders, and he's displaying all the signs.
Wow, okulda bu anıtlar hakkında bir çok şey okumuştum.
Wow, those are all the monuments I read about in school.
Daily Planet'de nişanlanmanızla ilgili bir haber okumuştum sanki.
Didn't I read an engagement announcement in the Daily Planet?
Evet, bir yerde okumuştum.
Yeah, I read that somewhere.
Bir yerde okumuştum.
{ pos ( 192,205 ) } I read that in... I want to say, like,
Diş doktorumun masasında okumuştum.
I read the tabloids in my dentist's office.
Dosyayı okumuştum.
All right.
Üniversitede tıp okumuştum. Sonunda işe yaradı.
I had studied medicine at university, so I finally put it to good use.
Senin hakkında bir şeyler okumuştum.
I read about you.
Bununla ilgili bir şey okumuştum.
Tattoos put on with invisible ink so that no one can see them. I've read about this.
Aslında, bir yerlerde okumuştum Lightning'in irtifası hakkında şöyle diyordu, Yükseklik :
Actually, I read somewhere that when you read about the altitude of the Lightning, it says " Altitude :
Şey, aslında ben de o kitabı okumuştum. Ben de seninle gelsem...
{ \ pos ( 192,210 ) } You know, I've read that book.
Sanırım ben bu öneriyi Ted Bundy'nin * biyografisinde okumuştum.
I think I actually read that tip in Ted Bundy's biography.
Her sayısını okumuştum.
And I've read it cover to cover.
Himalayalar'daki bir kadının doğumunun bir hafta kadar sürdüğünü okumuştum bir keresinde.
Well, I heard about this one woman in the Himalayas who was in labor for a week.
Homie, Springfield Geographic dergisinde kıyıya vurmuş balinalar ile ilgili bir yazı okumuştum.
Homie, I happened to read about beached whales in Springfield Geographic.
Bir keresinde ne okumuştum, biliyor musun?
Y-y-you ow what I read once?
US Magazin'de okumuştum.
I read US Magazine.
Times'ta bu konu hakkında bir makale okumuştum.
Yeah, I read a piece about it in the Times, I think.
- Okumuştum.
- I read. - Ah.
Olayı hatırlıyorum. Gazetede okumuştum. Ama çocuklara ne yaptığını yazmıyordu.
I remember when this happened, reading about it, but they never said what he did to these kids.
Dergide okumuştum.
Just read about it in a journal.
Bir yerde okumuştum.
It's true. I read it.
Bunu bir çay poşetinde okumuştum.
I read that on a teabag.
- Bir dergide okumuştum.
I read about it in a magazine.
Ne diyeceğini biliyorum ama gerçekten bunu bir dergide okudum. Bunu bir dergide okumuştum.
To give them a taste of their own medicine.
Sanırım, bir yerde okumuştum yıldız geçidine yakın yeteri kadar büyük bir patlama geçidin yapıldığı süper iletken maddeyi patlatabilirmiş.
You know, I think I remember reading somewhere close enough to a stargate can detonate the super-conductive material that it's made of.
Dosyanızda okumuştum.
I read about that in your file.
Bunu Esquire'da okumuştum.
I read that in Esquire.
Hakkındakileri okumuştum.
I read about you.
Hakkındaki talihsiz haberi okumuştum.
I read about her recent misfortune.
Hatırladım, onun hakkında dandik bir Carver Edlung kitabı okumuştum.
I know, I read a cheesy Carver Edlung book about her.
Hukuk okumuştum.
I went to law school there.
Kitabını okumuştum ama konsept anlaşılır mı, emin olamadım.
I just don't know if the concept will read.
Gazetelerde okumuştum.
I read about it in the papers.
İki tip suçlu olduğunu okumuştum parazitler ve korkaklar.
I've read that there are two types of criminals... parasites and cowards.
Onu Stephenie Meyer'in Twitter sayfasında okumuştum.
I read it on Stephenie Meyer's Twitter page.
İnsanlar bunların son derece tehlikeli ve mantıklı bir şekilde bu yüksek basınçlı sistemin patlayacağını düşündüğünü okumuştum.
I'd read that people thought they were incredibly dangerous, and not unreasonably, that they would blow up, the high-pressure system.
Gadel'in kağıtlarından çok etkilendim, MIT den mezun olmadan önce okumuştum, ve merak ettim Einstein'ın önerilerini izlersem, fiziksel olarak bu mümkün olur mu?
I was fascinated by Gödel's paper, which I had actually read when I was an undergraduate at MIT, and I wondered if I could follow up Einstein's suggestion, can this be actually done physically?
Texas üniversitesinde suç bilimi dersini alırken kitabınızı okumuştum o yüzden çok heyecanlandım.
I read your, uh, book... during my criminology class at u.T., so this is quite a thrill.
İtalya'da kullanılan Reggio eğitim yöntemi hakkında bir şeyler okumuştum.
I've been reading about this reggio teaching method from Italy...
Daha önce okumuştum ama tekrar göz atmak harika oldu.
I'd read it before, but it was fantastic to revisit it.
Baksanıza, ölen insanlarla ilgili bir kitap okumuştum.
No. Hey, you know, I read a book once about people who died.
İnternette okumuştum.
Read that online.
O bisikletlerin testislere çok zarar verdiğine dair bir yazı okumuştum.
I read an article that said those bicycles absolutely wreak havoc on a pair of testicles.
Bir dergide okumuştum.
I read about them in the weekly.
Büyük Patlama'dan sonraki ilk plazma durumuyla ilgili bir makale okumuştum.
I read an article about the initial plasma state, uh, that followed the big bang.
İnsanların bu tip şeyleri sık sık tekrarlayarak üstesinden gelebildiklerini söyleyen bir çalışma okumuştum.
I read a study that said people can conquer this kind of thing with repeated exposure.
Onlarla beraber okumuştum.
I went to school with them.