Olmak перевод на английский
122,609 параллельный перевод
Olmak zorundayım.
I'm gonna have to be.
İki kişi, kesin olmak gerekirse.
Two whos, to be precise.
Orada olmak istediğimi mi düşünüyorsun?
You think that I wanted to be there?
Bak, önemli bir şey hatırlarsa diye orada olmak istiyorum.
Look, I want to be there in case he remembers something important.
Orada olmak istiyorum.
I'd like to be there.
O zaman kusura bakmayın efendim ama düşüncesiz olmak işe yaramış.
Well, then, with all due respect, sir, it sounds like being reckless paid off.
Haftasonu için başka biri olmak zevkliydi ama artık mesai zamanı.
It was fun pretending to be somebody else for the weekend, but I'm... on the clock now.
Psikolojik olarak muayene olmak için daha da fazla neden.
All the more reason to get checked out psychologically.
- Yani bir şeyler olmak üzere. - Ama ne?
- So something is about to go down.
Dark webin elebaşı olmak gibi.
Like becoming a dark web kingpin.
Daha iyi bir insan olmak istememi sağladın.
You made me wanna be a better human.
Bu komplonun bir parçası olmak için bir nedeni yok.
He's got no reason to be part of this conspiracy.
Kıçımdaki "Che Guevara" ile konsantre olmak biraz zor.
It's hard to concentrate with "Che Guevara" up my ass.
Bu bebek bu dünyada bana kalan tek aile ve ben herşeyin yolunda gittiğine emin olmak istiyorum.
This baby is the only family I have left in the world and I just want to make sure that everything is OK.
Ve o giriş koridorundan ilk geçen olmak istemiyorum, sen istiyor musun?
And I don't wanna be the first one down that hallway. Do you?
Gönüllü olmak isteyen var mı?
Anybody else wanna volunteer?
Birlikte olmak daha güvenli.
The safest thing for us to do is to be together.
Ve tabi ki, tekrardan birlikte, olmak, ayrıca oyunda da başrol olmak istiyor. Ama bildiğiniz gibi şu an Sloane ile birlikteyim, ve Sloane şu anda oyunun da başrolü.
and, uh, she wants to get back together with me, of course, and, uh, she wants to star in the play, but the only thing is, I'm with Sloane now, you know,
İki güzel kadın seninle birlikte olmak istiyor,
Two beautiful women wanting to be with you,
Evet, ben sadece... bir an önce eve giderek... karımla birlikte, zaman geçirip, iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
Yeah, I just... just keep thinking about my wife and how I just... want to get home to her, hang out with her, make sure she's okay.
Onlarla birlikte olmak istiyorum.
I just, I want more time with them.
Karımın yanında olmak istiyorum.
I need to be with my wife.
Yeniden sahnede olmak.. ve şarkı söylemek...
Being on stage again and singing and...
Mükemmel olmak onun takıntısı. TYLER :
It's his compulsive drive to be perfect.
Jack seninle beraber olmak için beni çok ekerdi, bende...
Jack bailed on me so much to go out with you that, uh,
Bak, burada olmak istiyorsun, değil mi?
Look, you want to... you want to be here, all right?
Yani, demem o ki, ameliyat olmak için doğru bir zaman değil sanırım.
Oh. I-I just don't think it's the right time for surgery.
Ayrıca en son çocuk sahibi olmak istediğimizde ne oldu, hatırlıyor musun?
And do you remember what happened the last time we tried to have a kid?
"Sen de mi oyuncu olmak istiyorsun?"
"You want to get into acting, too?"
Hep Mo gibi olmak istemiştim.
I always wanted to be like Mo.
Dürüst olmak gerekirse, sadece tahmin ediyordum.
Honestly, I just assumed.
Ama ben... destekçi olmaya çalışıyordum, iyi bir koca olmak için çabalıyordum.
But I... I was trying to be supportive, I was trying to be a good guy.
İyi bir adam olmak için çaba göstermeye çalıştığını bilmiyordum, Jack.
Wow, I didn't know you had to try so hard to be a good guy, Jack.
O genç bir atlet, Vicodin'e bağımlı olan bir gençti, ilk toplantıya geldiği zamanlarda. Bizimle birlikte olmak istemiyordu.
He was a young athlete who was addicted to Vicodin when he first came to our meetings and, uh, wanted nothing to do with us.
Kimsenin hayali değildir ki Cleveland'da olmak.
No one's dreams are in Cleveland.
Dürüst olmak gerekirse, bu geziye çıkması bile tam bir mucize.
Honestly, it's a bit of a miracle he was able to make the trip.
Ama... tanınmış bir şarkıcı olmak?
But... becoming a successful singer?
Burada olmanı isterdim, ya da ben orada olmak.
And I wish you were here. Or I wish I was there.
Kadınlara saygılı oldum, Vietnam'da vatanımı korudum, sırf iyi bir adam olmak için.
Be respectful to women, do my part in'Nam, just be a good man.
Yani, gün sonunda herkes her şeye kendi sahip olmak ister, değil mi?
I mean, we all want to own the whole thing in the end, right? That's the end goal.
Sanki normal olmak hepimizin giymesi gereken giysiymiş gibi...
Like normal is this suit we're all supposed to...
Kız arkadaşım olmak ister misin?
Do you want to be my girlfriend?
- Sevgilim olmak ister misin?
Want to be my girlfriend?
Sadece doğru anladığımdan emin olmak istiyorum.
I just want to make sure I've got it right.
Burada olmak güzel.
It is so good to be here.
Ve o güvensiz bir babaya sahip olmak nedir bilmiyor.
Also, he has no idea what it's like to have a father you can't trust.
Ah, tamam, bu harika, ama Dedektif Başmüfettiş Huntley buradaki mesele... bu emirleri veren kişi olmak için uygun olup olmadığınız.
Ah, well, that's great, but the issue here, DCI Huntley, is whether you're fit to be the one giving those orders.
Sadece tedbirli olmak için.
Just to be discreet.
Gerçekten davanın orada sona ermesini isterdim, ama maalesef Timothy Ifield öldürüldü ve başta... şüpheli olmak üzere çözüme çok yakınız.
I really wish that it all ended there, but sadly, Timothy Ifield was murdered, and in respect of a prime suspect, we're looking very close to home.
Buna karşı koyabilirim, ancak istenmediğim bir yerde olmak istemiyorum.
I could fight this, but I don't want to be somewhere I'm not wanted.
Bu, gizliliklerini korumaya yardımcı olmak için tasarlandı.
Daedalus will traditionally hide their meetings under the cover of larger alumni events. It's, uh, designed to help safeguard their secrecy.