Ornek перевод на английский
9,414 параллельный перевод
Bu da kalanlarınıza bir örnek olsun.
Let her be an example for the rest of you.
- Yeni zırh sistemi için bir örnek.
That is the prototype for a new system of armor.
Bir örnek ver.
Name one.
Yok, üç örnek ver.
No, name three.
Çok bir bir üzüntü içinde ve fal kurabiyesinden mi mistik bir saçmalıktan mı örnek verdi öyle bir şey.
She said she was deeply saddened and quoted a fortune cookie or some mystical shit.
Herkes sizi örnek alacak, bir sürü hayranınız olacak, çocuklarınız sizinle gurur duyacak, ailelerinizin çok parası olacak.
Everyone's gonna look up to you, you're gonna have tons of fans, your kids are gonna be proud of you, your family's gonna have so much money.
Örnek olarak, Amerikan Kriz Masası.
Take FEMA, for example.
Eğer Amerika İşleri örnek olacak ise...
If America Works is how you lead by example...
Epey örnek var.
So many examples.
Ve senin örnek bir ailen olmadığı gerçeğinin sana yanlış bir karar verdirmesini istemiyoeum.
And I don't want the fact that you didn't have this textbook family to make you go after something that maybe isn't right.
Evet, buna örnek olarak,
Ah, yes, something along the lines of,
Ve bugün... yani bu biraz uç bir örnek... ama hayatımın bu şekilde olacağını gördüm resmen.
I mean, it's, like, a extreme example... but I just saw my life unfolding like that.
İşte bakınız örnek, hemen sinirleniyorsun.
Example "A," you have a temper.
Ve buna memnunum, çünkü annemin bir şekilde bu kadar kötü olmasından, babamı örnek aldım.
And I'm glad, because somehow with my mom being so awful, I started to idolize him.
Örnek yüksek seviyede P16 içeriyormuş. Yaşlandıkça kanımızda üretilen bir protein o.
The sample had high levels of P-16, a protein that builds up in the blood as we get older.
Kendine örnek alınacak daha iyi birini bulmalısın evlat.
You need a better role model, kid.
Jeffrey Clarke pek çok şeydi örnek bir ajan, iyi bir dost.
Jeffrey Clarke was many things... an exemplary agent, good friend.
Örnek kardeşlik üyesi olmadığı için kovulan kızlar.
We were in the same sorority. The chicks who banished her for not being a model sorority girl.
Bence Mu Thetas'a haber verilmeli çünkü şimdiye dek çekilmiş tüm Amerikan kolej filmlerine göre çıplak koşma ve uyuma tam bir örnek model davranışıdır.
You know, i feel someone should inform the mu thetas, That streaking and sleeping around is model behavior According to every american college movie ever.
Bir örnek vereyim.
Let me give you an example.
Sadece Winthrop, değildi ama örnek kadındı değil.
Not only was it not Winthrop, but the sample was female.
Ben sadece tanıdığım en iyi lideri kendime örnek almaya çalıştım.
I just tried to model myself after the best leader I ever knew.
Bu kötü bir örnek.
This is a nasty mine.
- Örnek kişiler?
Archetypes?
Bağırsağından örnek almalıyım.
I should get a sample of her intestinal tissue.
Bu sadece örnek.
Well, this is just a mock-up.
Bu örnek olacak davalardan.
This one is precedent-setting.
Jessica'dan biyolojik bir örnek alabilirsem bir gün içinde işe yarayıp yaramayacağını görebilirim.
Well, if I could get a biological sample from Jessica, I'd know if it was working within a day.
- Örnek ver mesela.
Give me examples.
- Örnek vermesi lazım.
He needs to deposit a sample. Is there a problem?
- Bir örnek verebilir misiniz?
- How, for example?
- Yani örnek Max'e ait değil.
So the sample doesn't belong to Max.
Arkadaşlarımın hayatında çok büyük etkileriniz oldu. Çok örnek aldığım birisi.
You made such a huge impact in my friend's life, someone I really looked up to.
Çocuğun bir kahramanı var. Örnek alabileceği biri.
So the kid's got a hero, someone to look up to.
Jose seni gerçekten örnek alıyor.
Jose really looks up to you.
Kız kardeşim sizi örnek almıştı!
_
Ve artık içimizden biri buna daha fazla dayanamayacak ve örnek olacağız.
And then when one of us can't take it anymore, we're made an example of.
- Biyolojik bir örnek.
This is the biological sample.
Yok ya geçmişten böyle cafcaflı bir örnek olsun. Ve bu o istediğim şey değil.
No... need a stellar sample from the past.
Parçalanma Projesi için tasarladığım serumdan bir örnek...
It's a prototype serum that I designed for Project Splinter... just the one.
Örnek bir kan taslağı çıkaracağım.
I'll draw a fresh blood sample.
Sanırım Tanrı'nın uyarısına biraz bile kulak asmadığına en iyi örnek olurdu.
I think it would be best to heed God's warning not to sample a bite.
Peki neden şu beyefendiyi örnek alıp ödenmemiş faturalarını ödemiyorsunuz?
So why don't you follow that gentleman's example and pay your outstanding bill?
Birini kendine örnek al.
Model yourself after one.
Bir tane de yahudi örnek olsa?
How about a Jewish reference?
Bir yahudi örnek.
A Jewish reference.
Betty Wright çok sevilen örnek bir Tallahassee vatandaşı.
Betty Wright was a well-liked Tallahassee native, pillar of the community.
Hey, 8612,... bak, bunlar örnek mahkumlar.
Hey, 8612, these guys are model prisoners.
2 numaralı hücre, gördüğünüz üzere,... hapishane memurlarınız olarak,... 3 numaralı hücre mahkumlarının bugün öğleden sonraki örnek davranışlarından dolayı,... onlara lezzetli, besleyici ve çok özel bir yemek hazırladık.
Cell two, as you can see, your correctional staff has prepared a delicious, nutritious, and very special meal for the wonderful prisoners of cell three in appreciation of their good conduct this afternoon.
Örnek bir davranış sergilediniz, beyler.
You've been model prisoners, boys.
8612, tüm mahkumlara ne kadar kötü bir örnek teşkil ettiğini ve yapayalnız olduğunu kanıtlamış oldun.
8612, you have proven to be a singular and terrible influence to all of your prisoners around you.