Oval перевод на английский
652 параллельный перевод
Sevgili senatör, ovalık yerde beş saat ortalıkta gözükmemek normal olabilir.
Dear Senator, it may be customary on the prairie to not show up for five hours.
Ovalık araziyle tepedeki arazi arasında çok fark vardır.
Well, there's a heap of difference twixt farming the bottomland and the top.
Ovalık arazim olsaydı çok farklı olurdu, öyle değil mi?
If I had a piece of bottomland, I'd guess it'd make a heap of difference, wouldn't it?
Bu ovalık arazi toprağı, değil mi?
That there's bottomland soil, ain't it?
Bize bir parça ovalık arazi alacağım.
I'm a-gonna get us a piece of bottomland.
Baban da bir keresinde ovalık arazi almaya kalkmıştı.
Your pa set out to get hisself a piece of bottomland once.
Yarısı kadar bile değilim. Ama alınacak ovalık toprak nerde var biliyorum ve onu alacağım.
I reckon I ain't half as good, but I'm a-knowing where there's a piece of bottomland to be had
Ovalık arazi için yeterli param yok!
There ain't enough money for the bottomland.
Ovalık araziye de tepedeki gibi bakarsan eğer arazi iki hasat sonra senin olabilir sanırım.
Well, if you can farm that bottomland like you've been doing the top, I reckon that land will be yours in a couple of seasons.
Almaya çalıştığım ovalık bir arazi vardı.
There was a piece of bottomland I was a-trying to get...
Oval mi yuvarlak mı?
Is it oval or round?
Oval olduğunu söyleyebilirim.
I would say that her face was oval.
Evet, oval.
Yes, oval.
Gri bir kanepe, gri bir halı, sarı Hint ağacından bir masa... ve büyük bir cibinlikli yatak.
A sofa in gray, a gray rug, a little oval satinwood table... and a big four-poster bed.
Oval surat.
Oval face.
Hey, boynunu biraz buzla ovalım.
Hey, let's rub some ice on her neck.
Yeni uyanıyor, avuçlarındaki kumu ovalıyor ve yeni bir "turistler için güzel görünelim" gününe hazırlanıyor, misafirleri tatmin etmek için gereken hizmetleri sunan insanlar olmadan asla gerçekleşemeyecek bir gün.
It is just waking up, rubbing the sand out of its palms, ready for another "let's be pretty for the tourists" day, a day that could never get started without the people who provide the services that are required in order that the visitor is satisfied.
Solgun yüzü, opalden yüzü
Her pale face was an oval
Öyle sevdiğim o garip gülüşü ölümcül sesi, güzel solgun yüzü
By her mysterious smile Her face in an oval Her eyes of opal
- OVAL PORTRE - RAOUL NANA'YI TAKAS EDER
The oval portrait. Raoul trades Nana
Biraz ovalıyoruz.
Rub a little.
- Bu oval alanın ortasında.
In the middle of that elliptical earthwork.
Ağzını ovalıyordu.
His mouth was scrubbed out.
Monza'daki İtalya Grand Prix'sinde yol pist ve yüksek hızlı oval pist birlikte kullanılacak.
With the Italian Grand Prix at the Monza Autodrome they're using a combination of the banked oval high-speed track and the road circuit.
Oval pist ile birlikte inanılmaz hızlara ulaşılıyor.
And combined with the oval track, it should give some phenomenal speeds.
Pilotlar o zamanın 1.5 litrelik Formula 1 araçlarının pistteki oval bölüm için uygun olmadığını düşünüyorlardı.
There were objections from drivers who thought the light one-and-a-half liter Formula 1 cars of that time were not suitable for the strain imposed by the banking.
Liderler şu anda oval bölümde Ferrari ile Barlini önde, arkasında BRM ile Stoddard ve Yamura ile Aron var.
Leaders are onto the banking for the first time with Barlini's Ferrari in front of Stoddard's BRM and Aron's Yamura.
Monza'daki oval bölümde sürüş yapmanın zorlukları nelerdir Scott?
And tell me, Scott are there any particular problems in driving on the Monza banking?
Oval bölüm mü?
The banking?
Oval bölüme girerlerken Sarti dördüncülük için yarışan üç araca yetişti.
As they sweep around the banking Sarti's gonna catch up with the three cars fighting for fourth place.
Ferrari pilotu Sarti oval bölümün kuzeyinden aşağıya,... pistin kenarına düştü.
Sarti's Ferrari has gone clean over the north banking and landed at the side of the track below.
Sade bir oval biçiminde hafiften üçgen içinden ışık saçarcasına parlak ciltli.
A pure oval... slightly triangular Luminous skin... lit up from within
Oval çene... yüksek kaşlar...
Oval chin noble brow.
Küçük, oval olanı mı?
- The small oval table?
Ve... masa oval masa...
And... the table... the oval table...
Yüzü oval.
Face : Oval.
Yüzü uzun ve ovaldi.
Her face was long, oval, with prominent features...
Birisi kilimi ovalıyormuş, görüyor musunuz?
See that? Deep in the pile.
Sonra yüzünü ovalıyorsun.
Then you rub it all over your face.
Oval stadındalardı!
- At the Oval!
Her iki suikast girişimine rağmen Bay Ford, Oval Ofis'e hapsolarak esir olmayacağını ifade etti ve asıl esirin suikastçılar olacağını söyledi.
In spite of the two attempts Mr. Ford says he will not become a prisoner of the Oval Office a hostage of would-be assassins.
- Yüz : oval, iz yok.
- Face : oval, no marks.
Uzay aracı şu anda, dikeyde 141 deniz millik yatayda 122 deniz millik oval yörüngesine girmiş durumda.
The spacecraft is now in elliptical orbit with an apogee of 141 nautical miles and a perigee of 122 nautical miles.
Bu sabah sayin Baskan Oval Ofis'te... Çin Halk Cumhuriyeti'nden gelen kültürel degisim programi ögrencileri ile görüstü.
This morning, the President met in the Oval Office with foreign dignitaries and cultural exchange students from the Republic of China.
Sırtını ovalıyım mı?
Shall I scrub your back for you?
İlk başta küre gibiydi, sonra oval ve şimdi de yamuk oldu.
First it was spherical, then oval and now tropezoidial.
Pekçok oval şekilli eğriler üzerinde hatalı matematiksel çalışmalar yaptı, bunlar doğru cevaba ulaşmasını engelledi.
He tried various oval-like curves, calculated away made some arithmetical mistakes which caused him to reject the correct answer.
Oval Ofisi?
The Oval Room?
Baba, randevu defterin, başkandan daha yoğun. - Belki de oval ofiste çalışmalıyım.
Dad, you're schedule is busier than president's.
Zeb Andrew'in Ovalık arazisi var.
Maybe he would.
- Ovalık araziymiş! - Bir parça alabilirim.
- A piece of bottomland!