Oyuncağı перевод на английский
3,913 параллельный перевод
Size Aryabhatt'ın en sevdiği oyuncağı vereceğim bununla onu kontrol edebileceksiniz.
I'm giving you Aryabhatt's favourite toy and you can control him with it.
Çok zekisin. Çok güzelsin. Ama bizler senin için sadece birer oyuncağız, değil mi?
You're so smart, you're so beautiful, but we're just toys to you, aren't we?
Şimdi bana küçük parti oyuncağınızı gösterdiğinize göre buna kendi küçük oyalanma aracımla karşılık verebilirim.
Now..... since you've shown me your little party piece, I will respond in kind with a little diversion of my own.
Beni Floransa'da tutmak için, oyuncağından vazgeçmeye hazır mısın?
Are you willing to set aside your toy to keep me in Florence?
Çocuk oyuncağı...
Gimmie!
Espri yeteneği ve amacı olan bir adam için onları aldatmak çocuk oyuncağı.
For a man of wit and purpose, gulling them is child's play.
Çocuk oyuncağı.
- Piece of piss.
Yeni oyuncağım işte.
What's with the camera? Uh, you know, just a new little toy.
Dr. Zaius oyuncağım.. nerede onu biliyor musun?
Now, do you know where my Dr. Zaius action figure is?
"Finansın patronu, 38. en zengin Fransız onun seks oyuncağı olarak hizmet eden zavallı bir kızla evleniyor."
"The Black Prince of Finance, the 38th richest Frenchman, marries a poor girl who serves him as his sex toy."
Spacey Zoomer oyuncağı. Ya da eskiden öyleydi.
It's a Spacey Zoomer ride, or it was.
Sadece noel için istediği oyuncağı almadılar diye.
Just because he didn't get that toy he wanted for Christmas.
Bir Japon hedef belirleme oyuncağı.
It's a Japanese goal-setting doll.
Carrie'nin normalde böyle çekici arkadaşları yoktur ve içinde bulunduğum şu hedef oyuncağı şeysi yeniden birileriyle çıkacağıma söz vermem.
Carrie doesn't usually have friends who are that attractive, and I got this whole "goal doll" situation, and I promised I'd start dating again.
Senin de mi hedef oyuncağın var?
You have a goal doll too?
Ve beni öptü ve sonra ben onu öptüm ve sonra başka yere bakıyorken, hedef oyuncağının gözünü boyadım.
And she kissed me, and then I kissed her, and then, when she wasn't looking, I drew in the goal doll's eye. Congratulations, Ryan.
Canına okuyoruz, hedef oyuncağı sağ olsun.
We are crushing it, thanks to goal doll. Oh.
Pekâlâ millet sanırım hedef oyuncağına fazla güveniyoruz.
Okay, guys, I think we're giving a little too much credit to the doll. Wow.
Onunkisinin altında ne yazıyordu acaba, "hedef oyuncağını kıskan mı?"
What did she write on the bottom of hers, "be jealous of goal doll?" Oh, ho ho!
- Teşekkürler, Danny. Beni hedef oyuncağını bilen biriyle tanıştırdığı için!
For introducing me to someone who knew about goal doll!
# Bastır, hedef oyuncağı, işe koyul Hayat, hedef oyuncağıyla daha güzel #
Go, goal doll, get busy, life's better... with goal doll. Oh, wow.
Hedef oyuncağı değil, sen hak ediyorsun.
Not a goal doll, you.
Nerede benim hedef oyuncağım? O anlar.
Where's my goal doll?
İyi dinle hedef oyuncağı, böylesini daha önce görmedin. Cidden mi?
Pay attention, goal doll, you have not seen her like this.
Hedef oyuncağını kaldır. Daha yükseğe.
Put up that goal doll.
Affedersiniz, bu bir köpek oyuncağı mı?
Excuse me, is this a dog toy?
Bu saçma yarışmayı kazanmak benim için çocuk oyuncağı...
It would be the easiest thing in the world for me to win this ridiculous competition...
Çocuk oyuncağı!
Just like falling off a log!
Ben Crock'ın oyuncağıydım.
That was always Crock's move.
Onun oyuncağı konumundalar...
They're playthings to him.
Lanet oyuncağın elimde.
I have your fucking plaything.
Ben oyuncağın değilim.
I'm not a tool.
İhtiyarın telefon oyuncağı, sonraki yüklemen ayarlanmış.
Old man's phone doll. Your next upload is due.
Dawson'dan Klondik'e altın yataklarına gitmek çocuk oyuncağı.
From there it's child's play to Dawson and the goldfields of the Klondike.
Kız kardeşimin oyuncağı için canını hiçe saydı.
He put his life at stake for my sister's toy.
Pijamalarınla oyuncağını al.
Get your pajamas and a cuddly toy.
Çocuk oyuncağıydı be!
Fish in a barrel!
'Çocuk oyuncağı.'
Low hanging fruit.
Bunun'çocuk oyuncağı'olduğunu sanmıyorum.
I suspect that fruit is on a high branch.
Yani bizim gibiler için bu çocuk oyuncağıydı.
You know, it's been just a breeze for guys like us.
- Senin için çocuk oyuncağı sayılır bu.
- This is nothing for you.
- Çocuk oyuncağı değil aslında pek.
- No, I wouldn't say nothing.
Ellie, oyuncağını getirdim.
Oh, Ellie, I have your dolly.
Elektro ağlarım var. Yani Rhino'yu haklarım, çocuk oyuncağı.
I got electro-webs, so I got Rhino, no sweat.
Çocuk oyuncağı.
Easy-peasy lemon squeezy.
Onu bir seks oyuncağı gibi kullanmalısın.
What you must do is use him as if he was a sex toy.
Nate kötü adamlarla baş edebilmem için işe giderken oyuncağını almamı istedi.
Nate told me to take his toy to work to get the bad guys.
Boş ver grubu, bunu hedef oyuncağı başardı.
Screw the group. Goal doll did it.
# Bastır, hedef oyuncağı # # Bastır, hedef oyuncağı #
[Applause] Go, goal doll. Go, goal doll.
Çocuk oyuncağı.
No sweat.
Ben kimsenin oyuncağı değilim.
And I am no one's fool.