Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ P ] / Paramparca

Paramparca перевод на английский

2,812 параллельный перевод
Evin paramparça oldu sanıyordum!
- [Stammering] I thought your house was destroyed.
Hayatım, paramparça olmak üzere.
My life is about to fall to pieces.
Tüm bu çiftliği, o dönmeden paramparça etmesinden korkuyorum.
I'm just afraid he's gonna tear up this whole ranch digging for oil before he's done.
Önce asılacak, daha sonra hala hayattayken paramparça edilecekler.
They will be half hanged, and then, still alive, disembowelled.
Kapüşonlu adam teorimiz paramparça oldu.
Our hooded man theory has been shredded.
Ve yine de birbirimizi paramparça edebiliriz.
And we can still tear each other apart.
Bizi paramparça ederler!
They're gonna tear us apart.
O serseriyle beraber okulu tahrip ederek ikinci şansınızı paramparça etmeden önce düşünecektiniz onu.
You should have thought about that before you tore apart your second chance... by vandalizing the school with that hoodlum.
Diğer insanların hayatlarını halkın içinde paramparça ederek para kazanan bir kaltak?
A bitch who makes a living ripping other people's lives to shreds in public?
En son ayrıldığınızda senin hayatın paramparça olduğunda ben buradaydım.
I was here the last time around when this house of cards that you call a life collapsed.
Çünkü gördüğünüz üzere birisi paramparça olurken diğeri keskin uçlu bir silah olacak şekilde kırılır.
Because, you see, while one bottle crumples into a pile of glass... the other shatters into a jagged-edged weapon.
Hayatı paramparça oluyor.
His world is falling apart.
Kalbin paramparça olur.
It would break your heart.
Onları öldürmek mümkün değildi, ama bizi paramparça ettiler!
Cannot be killed, but we have done in pieces!
Ama ikisi de paramparça oldu.
They both got all tore up.
Paramparça ederler onu.
They'll tear her apart.
Nefret insanı paramparça eder.
Tears him apart.
Eğer gerçek ortaya çıkarsa, insanların hükümete güveni paramparça olur.
If the truth of this comes out, it could shatter people's faith in the government.
- Etki anında paramparça olmuş.
- It shattered on impact.
* Kalbim de paramparça ayrıca *
♪ my heart apart as well ♪
Önemli olan Ann Delamar'ın sevdiği kocasının ölümüyle paramparça olan kişisel hayatıdır.
What matters here is Ann Delamar's personal life. Which has been shattered by the death of the husband she loved.
Paramparça olurlar. Ve asteroit kuşağını meydana getirirler.
They shatter... and create the asteroid belt.
Birbirlerini paramparça ediyorlardı. Bunun gibi iç çekirdekleri açığa çıkıyordu.
They would shatter each other, exposing the interior cores like this.
Miami 10x16 Paramparça yat
Miami 10x16 ♪ Rest in Pieces Original Air Date on March 11, 2012
Yeşil Fenerler paramparça olmuş sektörünüzü yeniden yapmanıza yardım etmek istiyorlar.
The Green Lanterns will help rebuild your shattered sector.
Malcolm Ford'un elinde ki 8 yıllık esaretten sonra, Cindi Burns'ün kişiliğinin paramparça olduğuna inanıyoruz.
After 8 years in captivity at the hands of Malcolm Ford, we believe Cindi Burns'ego has been shattered.
Kalbimi nasıl da acımasızca paramparça ediyorsun.
How mercilessly you rip apart my heart.
Jesse Tyler kutuyu açtığı anda altı iş arkadaşıyla birlikte paramparça oldu.
And when Jesse Tyler opened that box, he and six of his coworkers were blown to bits.
Adam duygusal açıdan paramparça.
He's just emotionally broken.
Son kalan mülkümün makineli tüfeklerle paramparça olduğu ve sonra da olay mahalline dönüştüğü kısımdan.
The part where my last remaining possession... gets chopped up by machine gun fire and then turned into a crime scene?
Ama şimdi paramparça oldu.
Now it's in pieces.
Ülser, iltihap, sinir sistemin paramparça olacak.
Ulcers, pus, your nervous system shot to pieces...
"Paramparça olmuş, ölmek üzere olan bir kızı izlemek, böyle hissettiriyormuş."
So this is what it looks like, to watch a girl... torn to shreds, slip into the next world.
Camlar bombalar yüzünden paramparça olmuş.
Little windows to toss bombs through.
Kendini paramparça eden bir suikast bombacısı vardı.
They only had a week left. And there was a suicide bomber who blew himself up.
Testere dişleriyle vurduğu her darbe avını paramparça ediyordu.
With every impact, the serrated teeth would tear through its prey's flesh.
En yüksek levele ulaştığın zaman alet tehditler algılıyor ve tamamen paramparça ediyor, ki bu da demek oluyor ki...
When you reach the final level, the engine used to predict the threats completely falls apart, which means...
Ama benim kalbim paramparça.
But my heart's in pieces.
İlahi Kum Fırtınası her yerini paramparça etti.
your blood vessels.
Bu yaşta paramparça edilmek daha da kötü.
By that age even the more costly are worn through.
Ama farkına bile varamadan bir bakmışsın ki ailen paramparça olmuş.
And before you know it, any family you had is long gone, too.
Her şey paramparça oluyor.
Everything's falling apart.
Kollarımdan ayırıp paramparça ettiler.
They took him out of my arms, then they took him apart.
Kalbim zaten kırıktı ve sen onu paramparça ettin. Lütfen...
My heart is broken, and you have the smashed pieces!
Film bir kadının nasıl tecavüze uğrayıp öldürüldüğünü ve paramparça edildiğini gösteriyor.
The film showed how the woman was raped, killed and chopped into pieces!
Sepeti paramparça bulmayı bekliyordum.
No. Expected to find the basket torn to pieces.
Ama sen kumaşı paramparça ettin.
But you ripped the fabric apart.
Ryan Shay'ınki ise paramparça olmak üzereydi.
Ryan Shay's was about to be blown to smithereens.
Her şey bitip seni paramparça gördüğümde ağladım.
When it was all done, I wailed when I saw you in all those pieces.
Quinn Perkins'in ölen eski erkek arkadaşı Jesse Tyler paramparça olduğu hafta neden 11 defa D.C.'deki bir petrol zenginini aramış?
'Cause why is Jesse Tyler, Quinn Perkins'dead ex-boyfriend, calling an oil tycoon in D. C... ( Projector and camera shutter clicking ) 11 times the week he's blown to bits?
Bu eski ahır paramparça olmalıydı.
This old barn should be splinters.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]