Parts перевод на английский
9,290 параллельный перевод
Hayır, bazı bölümlerini.
No, just parts of it.
- Hangi bölümlerini?
- What parts?
Belli bölümlerini okudu.
She's read parts of it.
Bunları yapmak için vücuduna buz parçaları koyması gerekiyormuş.
She has to put ice on her cow parts to make them.
- Bir Hristiyan'a Yahudi'ye veya Müslüman'a "neye inanıyorsun?" diye sorsan dinlerinin en önemli kısımlarını bir-iki dakika içerisinde tarif edebilirler.
I mean, if you go to a Christian or a Jew or a Muslim, and ask them, "what do you believe?", they can basically describe the most important parts of their religion in a minute or two.
Bodrumda cesetlerin tamamı yok yerine kötü bir şekilde yakılmış, parçalanmış vücut parçaları var.
No intact corpses in the basement, but a lot of body parts, badly burned and fragmented.
Şu ana kadar incelenen uzuvlar Baba Joe'ya ait, oğluna değil.
So far, all the recovered body parts belong to Joe Sr. - - None for Jr.
- Geri dönüş platformunun tamiri için gerekenlerin bu gemide olmadığı aşikâr.
And the parts I need to fix the return pad certainly aren't on this ship.
Bize Hakam ve Fatah'ın öldüklerine dair kanıt gerek. - Ceset parçalarıyla dolu bir çukur değil.
We need proof of death of both Hakam and Fatah, and not just some black scar on the ground filled with body parts.
Damon insanlığın en karanlık kısımlarını aydınlatan bir öğrenciydi.
Damon was a student, exploring the darkest parts of humanity.
isimlerimizin en kötü kisimlarini seçtin.
You chose the worst parts of both our names.
Acı dolu bir yolculuk oldu. Sadece kaybettiklerimiz yüzünden değil,... yol boyunca kendimizden parça parça feda ettiklerimiz yüzünden.
This has been a punishing journey, not just because of those who we've lost, but because of the parts of ourselves that we've had to sacrifice along the way.
Uzuvları birbirine nasıl uyuyor diye bakıyorsun.
You- - you study how their parts fit together.
Tahmin ettiğimizden daha iyiyiz, ama birbirimize güvenmezsek, aramızdaki bağa güvenmenin de bir anlamı kalmaz.
We are far greater than the sum of our parts, but we cannot rely on our bond to last unless we tend to it.
"Eğer taşıt parkına transfer edilirsem çoğunlukla sipariş kısmında olacağım ve genelde konvoylara mühimmat ve diğer gereçleri tedarik etmek için uğraşacağım."
"If I get transferred to the motor pool, I'll mostly just be ordering parts, and occasionally will go along on convoys to deliver ammo and other supplies."
Olası romantik ilişkiler kurmak yerine parçalar üzerinde başka şeylere odaklanmanız.
A propensity on both your parts to focus on others as potential romantic attachments.
Çünkü yalnızca insanın yapabileceği bir şekilde bu maymunu alır ve ona zarar verirseniz kendince negatif bir dönüşüm gözlemlersiniz.
Because if you take that ape and damage it in ways that only humans can inflict damage, watch it turn itself into something it's not, then our job is to take those shattered parts and, uh, bring them together,
Sizin şey hakkında bir kitap yazdığınızı duydum insanların özel bölgeleri hakkında.
I, um, heard you wrote a book about... people's private parts.
İnsanlara nasıl bebek yapılacağını ve o kısımlarını nasıl çalıştıracaklarını öğretiyor.
He teaches people how to make babies and how to make their parts fit together in the right way.
O kısımlarını?
"Their parts?"
Kayıp parçalar dışında fiziksel bir zarar yok ve parçaların hepsi yenilenebilir.
There's no physical damage other than parts missing, and those are all replaceable.
Bölgedeki tüm kaportacıları arasınlar. Belki parçalarımı satan hıyarı buluruz.
Have them canvass the area for all the body shops around here, see if we can find the jackass selling my parts.
Önce bütün kaportacıları tek tek gezip sattığın bütün parçalar geri alacağız.
First, we're gonna go to all the body shops, get back all the parts you sold off.
Güzel uyarı... buralardaki otobüs seferi göze batabilir.
Fair warning... bus service in these parts can be spotty.
Sabun ve su eşdeğer şeyler.
Equal parts soap and water.
Henüz hiçbir parçadan iki tane çıkmadı. O yüzden burada tek bir ceset olduğunu söyleyebilirim.
There is no duplication of parts so far, so I'd say we are dealing with one set of remains.
Aynı benim gibi desene. Zenginli kısımlar hariç.
Yeah, that's just like me, except without the rich parts.
Kişiliğinin tüm parçaları indirgenmiş ya da bütünlüğünü kaybetmiş olabilir.
Whole parts of your personality could degrade or be lost altogether.
Vücudunun farklı bölgelerinde tuhaf kalıplar.
Strange patterns on different parts of your body.
İçinde melezlerin birkaç özelliğini taşıyor ve bu durum onun kendini bir melez gibi hissetmesini sağlıyor.
There are parts of the hybrids inside of her... that are making her feel more like them.
Bazı parçaları zayıfladı, ama idare ediyor.
Some of her parts have worn down, but she gets by.
Müşterilerim kendilerine böyle roller bulursam sevinçten deliye dönerler.
My clients would f-l-ip if I got them parts like that.
- Benimle ilgili bölümü okudum.
- I read the parts about me.
Veya kızının tamamını da olabilir.
And after that remaining parts of your daughter.
Bütünün Parçaları.
Parts of the Whole.
- Bütün parçaların yazıcıda yapılması inanılmaz bir şey.
I can't believe those parts came out of a printer.
Sizleri bir araya getirdim çünkü hepiniz kalifiye parçalarsınız.
You are the best'parts'I've ever found.
Bize şimdi de "makine parçası" mı diyor?
She doesn't need to call us'parts'.
- Parçaları burada mı üretiyorsunuz?
So this is where you manufactured the parts?
Başlayacağım ama! Biraz adam toplasanız ölür müsünüz? Uygun parçaları bulduğumda yapacağım.
I will add more people, if I can find the right'parts'.
- Yine "parçalar" mı olduk Binbaşım?
You are calling people'parts'again.
Bizim çömez sizi, çalışanlarından nesneymiş gibi bahseden berbat bir komutan olarak tanımlıyor da ondan.
This greenhorn once said, What kind of a team leader would call her teammates'parts'?
Hepiniz kalifiye parçalarsınız.
You are the greatest'parts'.
"Parçalar" olarak çağırıldığını ne çabuk unuttun!
She's the one who calls us'parts'.
Bizden nesneymişiz gibi söz etse de, bize karşı asla öyle bir tavır içerisinde olmadı.
Though she calls us'parts', she's never treated us like'parts'.
Siborg dediğin şey parçalardan ibarettir zaten.
Anyway, being a full cyborg is full of'parts'.
Şunu unutmayın. Sizler bir daha asla sahip olamayacağım değerli parçalarsınız!
I don't think I'll ever find...'parts'like you guys -
Şu ana kadar toplamış olduğum parçalar arasından en iyileri sizsiniz.
You are the best'parts'I've ever found.
~ Hayallerimi içine koyup yolculuğa çıktık. ~
"I have put parts of my dreams onto it..."
Yoksa sadece bazı kısımlar mı?
The whole body? Or just parts?
Arkana yaslanıp sadece iyi anların geçmesini bekleyemezsin.
I mean, you can't just sit back and wait for the good parts to happen, but...