Pencere перевод на английский
3,399 параллельный перевод
Bak, onu pencere önüne çekebilirsen keski nişancılarımdan biri onu indirebilir.
Look, if you can get him in front of a window, one of my snipers can take him out.
Kiraz ağacından pencere sekisi.
Cherry wood window seat.
PENCERE KENARINA OTURABİLİRSİN.
You can take the window seat.
- Burada büyük bir pencere olacak.
- I'm going to put a big window right here.
Ve, arka duvarda bir veya iki tane daha küçük pencere olacak.
And one or two more small ones along the back.
Bu o pencere mi?
Is it this window?
Bu, onları gördüğünüz pencere mi?
Is this the window you saw them from?
Ne de kırdık bir pencere.
Or even any broken window!
Pencere... şey... sihirli kaz geldi ve üstüne kondu.
Window... a... magical goose came and...
Ve pencere.
And the window.
Ofisteki pencere unutamadığım bir diğer şey.
The window in the office, that's another thing that really stuck with me.
Ullman'ın ofisindeki pencere gerçekten çok güzel.
Oh, the window in Ullman's office, it is absolutely beautiful.
Ve lobiden genel müdür salonuna ve sonra Ullman'ın ofisine giriyorsunuz ve orada bu pencere var.
And you go from the lobby into the general manager's office and then into Ullman's office, and there's this window.
Ve bu pencere, güçlü bir pencere.
And the window's a powerful window.
Bu, imkânsız bir pencere.
This is an impossible window.
Ve, arkadaşım Jay size pencere tasarımlarını anlatacak.
And now, my colleague, Jay, will take you through the window designs.
Pencere tasarımları.
The window designs.
Pencere açsak kızarlar mı acaba?
Do think they'll mind if we open a window?
Siparişinizi verdiğiniz pencere?
This drive-through speaker, - Yeah... that you order into?
Jennifer dürüst olmak gerekirse ilk apartmanımda bile B.Y'nın programındaki açıktan fazla pencere vardı.
Jennifer, quite frankly, I had more windows in my first apartment than the V.P. currently has in her schedule.
- Banyo benim. - Pencere benim.
- I call bathroom.
Pencere yok.
No windows.
Pencere esintisi gibi.
Like when you steam up a window, you know, and then...
Ha, pencere...
Oh, the window...
Evet ama, bırakmış olsa bile pencere ön kapıdan daha sık kullanılıyormuş.
Yeah, but even if he did, it might not still be there ; it turns out this window was more popular than the front door.
- Belki açık bir pencere vardır.
- Maybe there's a window open.
O pencere burada açık durumda.
Except that that window is open out here.
Pencere pervazı boyamak benim işimdi.
Window trim was my specialty.
- Pencere kırılmış.
And the window is missing.
İçeriyi kontrol edip, başka bir çıkış veya pencere yoksa dışarıda bekleyeceğim.
Check out the bathroom, make sure there's no window or other exit, stand outside the door?
Galiba bir pencere açsam iyi olacak.
You know, maybe I should crack a window in here.
Bizim koğuşta küçük bir pencere vardı. Oradan bakardım hep.
There was a small window in our block.
Bak bu pencere açık.
Look, this window is open.
Ne pencere ne de kapı var.
There's no window. There's no door.
Bertram son baskında senin bir pencere kaybettiğini mi söylüyor?
Bertram tells me that you've lost a window during the last raid.
Bu şişe kapağının pencere mandalını tutacağından emin olmalıyım.
_ _
SADECE PENCERE IŞIKLARI VAR VE KAPILAR KAPALI.
ONLY ON THE LIGHT OF WINDOW AND DOORS ARE CLOSED
Tuğlayla örülmüş büyük sığınakların pencere gibi açılmış yerleri boyunca savunma yapan askerler vardı.
In large bunkers, there were men, - which had been bricked in, and defended through portholes.
Araba yıkarken pencere kapalı mı oluyor açık mı?
When you wash the cars, windows up or windows down?
- Şuradaki pencere mi?
- That window there?
- Pencere.
- The window.
- Pencere, dal, boru üçlüsü mü?
Window, tree branch, drainpipe combo?
Pencere açıkmış, şimdi olduğu gibi.
Well, the window was open, like it is now.
- Şu taraftaki açık pencere.
That open window right up there.
- hem de burada pencere var.
- and they built a doorway.
Ölürken bir pencere açılır.
A window opens when you die.
Erkek kardeşimin Wenatchee, Washington'da bir pencere şirketi var.
My brother owns a window installation company in Wenatchee, Washington.
Teşekkür ederim ama kardeşimin Wenatchee'deki pencere yükleme işini alacağım.
Thank you, but I'm gonna take that job with my brother installing windows in Wenatchee. But magic is your mistress.
Sihirden nefret ederim ve heyecan verici pencere işini tebrik ediyorum ama...
I hate magic, and I applaud your exciting new career in window installation, but, uh...
Burada ki evlerde pencere var.
Here, the houses have Windows.
Kırılan pencere başıma iş açabilir.
Can't risk the window thing leading back to me.