Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ P ] / Perşembe günü

Perşembe günü перевод на английский

1,336 параллельный перевод
Bir hafta sonra Perşembe günü öğle yemeğinde ne yiyeceğini bulmakla meşguldün. Nereden bilebilirsin ki?
How would you know?
İnfazın iki hafta sonra perşembe günü yapılacak.
Your execution is set for two weeks from Thursday.
- Hayır, Perşembe günü içtim.
- No, I had one on Thursday.
Gözlükleriniz Perşembe günü hazır olur.
Your glasses will be ready on Thursday.
Sen osun, Perşembe günü sabah saat 03 : 16.
You're the one, Thursday... three-sixteen in the AM.
Perşembe günü saat 3'te, annenin evinde.
3 : 00 Thursday, at your mother's.
Perşembe günü, Luchi'yi dişçiye götürüyorum.
On Thursday, I'm taking Luchi to the dentist.
Perşembe günü senin için piyano dersi ayarladım.
I booked the piano lessons for you thursday.
Kontağınız sizinle Perşembe günü, sabah onda Lezignac'taki Café du Sport'da buluşacak.
Meet vour contact at the Cafe du Sport Thursdav morning, 10 : 00.
Perşembe günü?
What about Thursday?
Perşembe günü, yani Şeyhin muayenesinden önceki gün, Druze ve PartyofGod Grupları güney Beyrut da bir sokak savaşı başlattılar.
Thursday, the day before the sheikh's physical, the Druze and the Party of God started a street war in South Beirut.
Curt'u alacak mı? Gelecek perşembe günü.
Where Kurt come Thursday?
"Curt beni Perşembe günü almaya gelecek mi?" olacaktı tatlım.
"Where will Kurt pick me up on Thursday?".
Yoksa perşembe günü için yaptığımız hazırlıklar boşuna olur. Onunla gizli bir ilişki yaşaması ve ortaya çıkmasını istememesi veya adamın onun tarafından öldürülmüş olması bizi ilgilendirmez.
Whether her involvement was merely a secret intimacy she didn't want revealed, or murder by her hand is of no interest to us.
Ve perşembe günü gelir harman vakti kafanızdaki ürünü toplama.
And now Thursday arrives and it's harvest time, harvest time on your head.
- Perşembe günü.
Thursday.
Hadi sadece perşembe günü oynuyor.
- It's only playing on Thursday.
Perşembe günü teyit ettik. Syd...
We got confirmation Thursday.
Larry, kuzenimi tanıyorsun, Doug, perşembe günü, partiden?
Larry, you remember my cousin, Doug, from the party, Thursday?
- O perşembe günü değil miydi?
- Didn't you just make a date for Tuesday with Penelope? - That was Thursday? - No, we both heard Tuesday.
Yani böyle giderse perşembe günü bahçede uyumak zorunda kalacağız.
At this rate we're going to be sleeping in the yard by Thursday.
Perşembe günü duruşmaya gelme hakkına sahipsiniz.
That's a kind of fish, isn't it?
Aslında, Perşembe günü bir şeyler içeceğiz.
Actually, I was wondering, we're having drinks on Thursday.
Raif, bu Perşembe günü Midsomer At Cemiyet'inden Freddie Bentin-Brown ve Julia dışında Lord ve Lady Hislop'u da bir şeyler içmeye davet ettim.
Raif, I've invited Lord and Lady Hislop round for drinks on Thursday together with a couple of other people from the Midsomer Horse Society, Freddie Bentine-Brown and Julia.
11 Temmuz Çarşamba veya 12 Temmuz Perşembe günü kocanızla yaptığınız son sohbeti hatırlıyor musunuz?
Wednesday the 11th July, or Thursday the 12th, Mrs Wooliscroft, do you remember the last words you had with your husband?
- Perşembe günü mü?
On a Thursday?
Perşembe günü Marc Foster cenazesinin güvenliğine atadım seni.
I wanna put you on security for the Marc Foster funeral on Thursday.
Perşembe günü buluşacaklarına dair bir rapor aldım.
There's a preliminary report... a date happening on Thursday.
Perşembe günü saat 10 civarı karnın ağrıyacak.
Thursday, around 10 : 00. You'll have a stomach ache.
Perşembe günü dönecek.
- She will return on Thursday.
Perşembe günü tam üç ay olacak.
- Exactly three months on Thursday.
O zaman ben de perşembe günü pörsümüş kıçını tekmelerim.
Then III kick your sorry ass on Thursday.
Seni Perşembe günü göreceğim.
I'll see you on Thursday.
- Perşembe günü görüştük.
You seen me on Thursday!
Bu gece unvanını korursa Perşembe günü Macaristan, Budapeşte de korur.
If he defends his title tonight he'll do it again Thursday in Budapest, Hungary.
Öyleyse Perşembe günü görüşmek üzere.
So I'll see you on- - on Thursday then.
Perşembe günü görüşürüz.
See you Thursday.
Bay Gora siz yirmi yıldan beri her ayın son Perşembe günü buraya geldiğiniz için bugün sizinle burada karşılaşmayı hiç beklemiyordum.
Mr Gora, why is it, even though you've been coming once a month for more than 20 years, I never expect to see you?
Perşembe günü burada değildim ancak.. .. giriş çıkışların tutulduğu deftere bir bakayım.
I wasn't here on Thursday, but I can look it up in the entrance book.
Pazartesi işe gitmeden önce göreceğim ve sonra perşembe günü döndüğünde. Salıları da geç saatlere kadar çalıştığıma göre sadece bir gün olmuş olacak.
I see you Monday before you go to work and Thursday when you get back and I always work late on Tuesdays, so really if you think about it it's really just one day.
O Perşembe günü öldü.
The lady, the lady died last Thursday.
- O hapı almaya. Perşembe günü görüşürüz.
See you Thursday.
infaz önümüzdeki persembe günü Oswald Devlet Islah Tesisinde gerçeklestirilecek.
The execution will take place next Thursday at the Oswald State Correctional Facility.
Salı günü başladı ve bugün Perşembe.
It started on Tuesday, and now it's Thursday.
- Perşembe onun doğum günü.
Thursday is his birthday.
Ama 17 Mayıs Perşembe, Başkan Kennedy'nin New York'taki doğum günü partisine katılmak için işe ara vereceği öğrenildi.
But on Thursday, May 17, it was learned she would take time off to attend President Kennedy's birthday gala in New York.
Pizza günü Perşembe olsa olabilir.
Now, uh, pizza's working well on Thursday.
Perşembe günü.
Louis B. Mayer! Thursday!
Mr Barto'nun stres testi Cuma günü, Perşembe değil
Mr Barto's stress test is Friday, not Thursday
Kareografi Salı günü çalışılacak, Perşembe ve Cuma günleri test edeceğiz.
Choreography gets worked out on Tuesday. We give it a short test run on Thursday and Friday.
Salı günü sabah saat 7'de veya perşembe akşamüstü 6.30'da.
7am on Tuesday or 6.15pm on Thursday.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]