Policeman перевод на английский
3,020 параллельный перевод
Polis, müfettiş.
A policeman, a cop.
Ben polis olarak çok gördüm ama her zaman çocuğunuzu korumalısınız.
I've seen a lot as a policeman, but you always protect your children.
Ee polise şikayet ettin mi bizi?
Did you go tell on us to uncle policeman?
Polis nerede o zaman?
Where is your policeman then?
O polis kimdi?
Werwar this policeman?
Sen Jess'in polisi misin?
Are you Jess'policeman?
Benim senden istediğimse bana neden dün gece bu polisi çağırdığını bana söylemen.
But what I really need from you is for you to tell me Why you called that policeman yesterday.
Ayrıca emekli bir polis ya da asker olmak da gerekiyormuş.
And you have to be a retired policeman or soldier.
Bu, bir polis için biraz garip değil mi?
I don't--I don't use. No? That's, uh, a little strange for a policeman, isn't it?
- Polise dediğin şeyde ciddi miydin? - Ne dedim ki?
Did you mean what you said to that policeman?
- Lonnie arabadan dışarı çıkıp kaçmaya başlamış, - bir polis memurunu öldürmüş, - ve bende bu olanlardan dolayı sorumluymuşum.
Lonnie ran from the car, killed a policeman, and that I'm responsible for that.
İyi bir polis her zaman kapsamlı bir arama yapar.
A good policeman always does a thorough search.
Kasis mi?
Sleeping policeman?
Ve sen de bir polis olarak devam edeceksin.
And you will carry on being a policeman.
- Ama sen yanlış türde bir polissin.
But you're the wrong sort of policeman.
Benimle olan polis nerede?
Where's the policeman that was with me?
Polis memuru mu?
The policeman?
Bahse girerim ki, benim düşüncelerimi paylaşan bir sürü polis vardır.
I'm willing to bet there's quite a few policeman now who share my beliefs.
- Ne diyorsun sen, polis?
What are you talking about, policeman?
Dün polisin bir çöpçüyü tartaklamasının ardından tansiyon yükseldi.
Tension increased yesterday after the beating of a trashman by a policeman
Memur bey sizi soruyor.
This policeman wants you.
Şu anda da kahraman polisi senin öldürdüğünü söylüyor.
Right now it's telling me you're the one that killed that hero policeman.
Biz, bir maymunu alacağız. Askeri polis, lanet pislik.
We're picking up a monkey, a military policeman, fucking gobshite.
Babası polis.
His dad's a policeman.
Polisler her zaman bir çanta eroin bulabilir.
A policeman can always find a bag of coke.
Geçen bir polis bir sigara istedi.
A passing policeman would've obliged for a cigar.
Korsanlar, Cezayirli bir polisi öldürdü.
The hijackers executed an Algerian policeman.
O polisle konuşmak istiyorum.
I need to talk to that policeman.
- Thomas ve ben. Polis.
- Thomas and I. He's a policeman.
Eğer o şerefsiz herif bir daha gözüme ilişirse ne yaparım bilmiyorum.
And if I catch sight of that bloody policeman once more... I don't know what I will do.
Claire, dairende ölü bir polis var, hatırladın mı?
Claire, there's a dead policeman in your flat, remember?
Bir polisle yüz yüze geldiğim zaman soru sormuyorlarsa ağzımı açmayacağım sivil haklarıma tecavüz etmedikleri taktirde, soruları "evet bayım, hayır bayım" şeklinde yanıtlayacağım.
When face to face with a policeman, I should keep my mouth shut, say nothing unless asked, answer questions with "yes, sir, no, sir," unless they violate my civil rights.
Sahneye çıkmak için boksörler gibi... koridorlardan geçmek zorundayız.
" like boxers, to get to the stage. At the first house, I punched a policeman,
Ve ben sahneye ulaşmaya çalışırken... bazı geçler beni tuttular.
And some kids had a hold of me when I was trying to get off the stage. " I was swearing my head off at one policeman.
O, 11 yıldır polis.
He's been a policeman for 11 years.
Öyle sıradan bir polis memuru değilsin.
You're not just a policeman.
Bir polis daha öldürüldü biliyor musun?
You do know another policeman's been killed?
İyi bari, artık polis değilim zaten.
Yeah, well, it's a good job I'm not a policeman any more.
Bir diğer konu ise polis memurlarının güvenliğinin tehlikeye atılmasına göz yumamam.
On behalf of that matter, however I am loath to offer precedent where a policeman safety is being served.
Polis olan.
Woman policeman.
Zaten bir polisi öldürdük, ve bu konuda bir şeyler yapabilecek tek kişilerin... sadece boş mermileri var.
We just killed a policeman, and the only people who can do anything about it are firing blanks.
Görünüyor ki kozlar şimdi senin elinde, Memur Bey.
Looks like you got the upper hand now, Mr. Policeman.
Ama "Policeman" izlemek istiyorum.
But I want to watch the policeman.
Bir polisin tabancasından çıkan mermiyi yedi.
Sucking up bullets of a policeman's gun.
Her polisin en az bir tane çözülmemiş bir dava takıntısı vardır.
Every policeman has at least one unsolved case to obsess over.
Polisin ruh halinden bahsediyorum.
I'm talking about the soul of a policeman.
- Polis tekmelemenden daha fazlasına.
- More than when you kicked the policeman.
Sen en sexy polissin.
You are Norway's sexiest policeman. "
Bu Prada polisi.
That's the Prada policeman.
- Kent sadık, çalışkan, iyi bir polis.
Kent's a good policeman, loyal, diligent.
Seninle işim henüz bitmedi, polis.
I ain't done with you yet, policeman.