Popping перевод на английский
1,507 параллельный перевод
§ Hap alıp duruyor ve tüm bunların bir gece ansızın sonlanmasını umuyordum §
§ Popping pills hoping it just disappear in the night §
Ne diye durduk yere böbürlenip duruyorsun?
Why are you popping out of nowhere to brag?
Kasabanın her yerinde ortaya çıkan Kübalı Füze Krizinin sorumlusu adamlarından hangisi?
Which one of your guys is responsible for the Cuban Missile Crisis popping up all over town?
Tıpkı, çok gizli küçük kasabanızın her yerinde ortaya çıkan bu şeyler neden bu kadar çok füzeye benziyorlar ama füze değiller?
Like what are these things that look a lot like missiles, but aren't, popping up all over your top-secret little town?
Ketamin işe yaramasına rağmen baston taşıyıp vicodin içtiği günlere geri dönebilir.
The ketamine could work perfectly, and he would still be back on his cane, popping Vicodin again.
Ben senin hap içip sağa sola ateş atmaktan vazgeçmiş iyileşme aşamasında olan eski bir bağımlı olduğunu düşünüyordum.
Because you know what I think? I think you're a recovering addict who's returned to her former life of popping pills and brandishing firearms!
Şimdi hepsi bize bakıyorlar, Heryerden kafalar fırlıyor.
The others are looking at us now, heads popping up all over the place. ( Screech )
Aceleniz vardı. Ve omzun yerinden çıktığını duydunuz.
And the sound of the shoulder popping.
Ve dirseğin... Parmakların çıtlarken çıkardığı ses gibi. Sadece daha yüksek sesli olanı.
And the elbow, like knuckles popping, only louder.
Yaklaşık bir saat içinde, onları istediğini bile fark etmeden bilgiler hızla ekrana gelecek.
In an hour or so things will start popping up before you even know you want them.
Ama ikinci bir kez bu tip bir düzmece gerçekleşecek olursa neler yapabileceğimi... tahmin bile edemezsin...
But if you think for one second that I'm gonna break bread with that malicious, pill-popping shrew, you're out of your mind.
Fakat son zamanlarda kaç tane hap aldığını gördüm.
But I have seen how many pills he's been popping lately,
Kötü filmlerde, hayır işlerinde af dileyeceğim.
I'll never get over this. I'll just spend years and years trying to claw back credibility by doing anything, just popping up in bad films and charity events, just begging forgiveness.
Bir sivilceyi patlatmak kadar kolay, değil mi?
Easy as popping a zit, huh?
Sarhoş, hapçı bir ırkçının tekiydi.
He was a drunk, pill-popping racist.
Şeytani, hapçı, ırkçı babasından kaçmaya çalışıyorlardı.
They were trying to escape his evil, pill-popping, racist dad.
Dik olarak girmek isteyeceksin ama püf noktası... balon patlatır gibi hızlı ve derine batırmak.
You want to go in perpendicular, but the trick is to prick fast and deep just like you're popping a balloon.
Daha çok ilâç alacağımdan mı endişelendin?
You worried I'm going to be popping more pills?
Günde dört Vicodin almasının bir faydası olmaz.
Doesn't help that he's been popping Vicodin.
Zihnimi kurcalayan kimdi biliyor musun?
You know who'd keep popping in my head?
Flaşlar patlıyor. Herkes sana hayranlıkla bakıyor. Ve hepsi aynı şeyi düşünüyor :
Flashbulbs are popping, everyone's looking at you, envying you, and they're all thinking the same thing...
Çünkü çok karşılaşıyorum
It keeps popping up.
Senden bir tane ponpon kız daha çıkmasına katlanamam.
Can't have you popping out another cheerleader right now.
Resminiz çekilirken uymanız gereken bir kuralları vardı :
[Shutter Clicking, Bulb Popping] And they only had one requirement when you get your picture taken :
- Neden burada duruyoruz?
[Muffled tire popping] - Why are we getting off here?
Maskeler indi. Şampanyalar patlıyordu. - Şampanyalar patladı.
The masks are coming out of the ceiling, and the corks are popping out of the champagne bottles.
İki dakikalığına çıktık. Sonra da... Hepsi bu.
Yeah, we're just popping out for a second and then, um, that's all we were going to do...
Bu gürültü doğudan, batıdan, kuzeydeki evlerden geliyor.. Vahşi California ciceklerinin.. .. açması gibi duyulan..
That sound you heard coming from the East, the West, the North... houses popping up like... so many Californian wild flowers, well... that... is the sound of an economic miracle.
Sihirli sertleştirici haplar alıyorum.
I've been popping magical boner pills.
Bu herif oyunuma girip çanıma ot tıkıyor.
This new guy keeps popping in my game and wiping me out.
Kaslar nasıl da şişiyor görüyor musunuz?
You see how these pecs, they're popping?
Pek dikkat çekmiyor.
It's just not popping.
Peki neden bu grow-oplar BC'nin her mahellesinde mantar gibi yayılıyor?
But why is it that grow-ops are popping up in virtually every neighborhood of BC?
Bunun zihinsel mastürbasyonunu yapmaya çalışıyorum.. fakat sorun şu ki ;
I'm trying to mentally masturbate about it, but an image of you keeps popping.
Ne yani burayı öylece dağıtacağını mı düşünüyorsun?
What are you thinking, just popping up here?
Yani resimlerde birden bir hayaletin belirmesi olayı..
I mean, ghosts popping up, stealing the spotlight?
Şeker gibi Vicodin almanıza izin veremem.
Well, I can't allow you to keep popping vicodin like it's candy.
Böyle habersiz geldiğim için kusura bakma.
Sorry for popping in on you like this.
Amfetamin alan bir çocuğun yoğun bakıma yatırılmasına gerek yok. Rehabilitasyona ihtiyacı var.
A kid who's popping amphetamines doesn't need the CCU, he needs rehab.
Pencere çatlıyordu, arabanın açılır tavanı yerinden fırlıyordu.
The window was cracking, the sunroof was popping out.
Bir köpüklü banyoda köpükler pat diye varolurlar, çöküşleri de bebek sabun köpüklerine hayat verir.
In a bubble bath, we have bubbles popping into existence... collapsing back, giving birth to baby soap bubbles.
Bir isim çıkıverdi.
One name kept popping up.
Karım habire odaya girip çıkarken nasıl bebek yapabilirim ki?
How am I supposed to make a baby with my wife popping in and out of the room?
Ağrı kesiciyi çerez gibi alıyor.
He's been popping acetaminophen like peanuts.
Seni ne zaman unutmaya kalksam pat diye gelip kalbime hançeri saplıyorsun.
Whenever I start to forget you, you just keep popping up and stabbing my heart.
Ona bıraksam bunları şeker gibi yer.
If I left it up to him, he'd be popping'em like MMs.
Hayvanlar hiç alâkasız yerlerde karşınıza çıkıveriyorlardı.
Animals were popping up in the most unlikely places.
Jeneratörlerimizi havaya uçuruyorlar!
They're popping our generators!
Bulanık su ve tek tek fırlayan o minik şeyler.
All that cloudy water and then those little things popping out one by one.
Bu mavi gözlü funk makinaları kendilerini Montreal'deki şampiyonaya güle oynaya gidiyor bulacaklar.
These two blue-eyed funk machines are going to find themselves popping and locking their way to the championship in Montreal.
Harika olur.
I think it's weird, celebrities just popping up in a sitcom, you know what I mean? - That'd be fab!