Popsicle перевод на английский
354 параллельный перевод
Buzlu dondurma alabilir miyim, anne?
Mommy, can I have a Popsicle?
- Buzlu dondurma diyorum.
- Can I have a Popsicle?
Dondurmamı isterim.
I want my Popsicle.
Dondurmanı al, tatlım.
Take your Popsicle, dear.
Rhoda'nın bir dondurma daha almasına izin verdim.
I let Rhoda go out for another Popsicle.
Hey. Buzlu şeker için kantine gidelim mi?
Do you want to come and get a popsicle with me?
- Bir kuş kafesi, buzlu şeker çubuklarıyla...
- A birdcage made of popsicle sticks.
Çubuklu şekerlerin çubukları tuvaleti ikinci kez tıkadı!
Twice the terlet was stuffed with Popsicle sticks!
Şimdi bunu donduracağım ve buzlu şeker gibi yiyeceğim.
I'm gonna freeze it and eat it like a Popsicle.
Bir dondurma al.
Have a popsicle.
- Bir dondurma al.
- Have a popsicle.
- Bize birer dondurma alacağım.
- I'm gonna get us a Popsicle.
Dondura arabasına gidip, bize birer tane şekerli buz alır mısınız?
Would you go to that Popsicle truck and get us a couple of sweet ices?
Dondurma mı?
Popsicle?
O sopayı kıçına sokacağım ve seni lolipop yapacağım.
I'm gonna shove that bat up your ass and turn you into a popsicle.
Şemsiyeni, cetvelini, dondurmanı!
Your umbrella, your ruler, your Popsicle!
Senin dondurmalı yemek sepetini mi aldım sanıyorsun?
You wouldn't miss a Popsicle in a Popsicle would you?
Biliyor musunuz, burayı gerçekten özleyeceğim şok sonrası sıcak geceleri sabundan kuşlar oyup lolipop saplarından bacak yapmayı.
You know, I'm really gonna miss this place... and those warm nights in post-shock... carvin'birds out of soap with blunt Popsicle sticks.
Buzlu çubuk şeker üzerine aman tanrım.
Utah? Oh, Jesus H. Christ on a popsicle stick.
Bir uzak doğu sporu. Başka bir insanın bağırsaklarını şeker çubuğuyla deşmeyi öğretir.
The martial art... of disemboweling... another human being... with a popsicle stick.
Nancy, doktor değilim, nabzı atmıyor, nefes almıyor ve çubuk dondurma gibi soğuk.
Nancy, I'm not a doctor, but it has no pulse, it's not breathing and it's cold as a Popsicle.
- Dondurma gibi.
- Like a Popsicle.
- Dondurma çubuğu?
- The Popsicle stick? - Yeah.
Tamam, ama önce dondurma alabilir miyim?
Can I have a Popsicle first?
- Ama önce dondurma alabilir miyim?
Yeah, but can I have a Popsicle first?
Eh, bu Buzlu Şeker tezgahına daha fazla zarar vermeyeyim ben.
Well, I can't do any more damage around this Popsicle stand.
Hiç dondurma çubuğu var mı?
You got any Popsicle sticks?
Dondurma çubukları yüzünden.
You know, from the Popsicle sticks.
- Dondurma ister misin?
You'd like a popsicle?
- Hayır, ben dondurma istemiyorum.
No, I don't want no popsicle.
Springfield halkının toplumsal.. ... manyaklıkla yaptığı tek şey buydu tabi şekerden yapılmış gökdelen 15 metre çaplı büyüteç ve hiçbiryere çıkmayan yürüyen merdiven hariç.
And that was the only folly... the people of Springfield ever embarked upon... except for the Popsicle stick skyscraper... and the 50-foot magnifying glass... and that escalator to nowhere.
Aziz Peter'in asası adına onları moleküllerine ayıracak.
St. Peter on a Popsicle stick he's gonna scramble their molecules.
Anne, lolitop istiyorum.
Mommy, I want a Popsicle.
"Anne, lolitop istiyorum."
"Mommy, I want a Popsicle."
Beyaz eldivenli bir kadına keççaplı lolitop satabiliyordu.
He could sell a ketchup Popsicle to a woman in white gloves.
- Keççaplı lolitop mu? - Evet!
- Ketchup Popsicle?
Buzlu şekerler.
- Popsicle pledges.
Benim iyi haber dedektifim.
- How you doing? The good news is my dick is now a Popsicle.
Ben bir dondurma çubuğuyum.
I am a meat Popsicle.
Hadi gidelim, buz şekeri.
Let's go, popsicle.
Mmm, Buzparmak.
Mmm, popsicle.
Yavrum Skinny. Arkada ne yapıyorsun donmuş yarak?
Hey, what's are you doing, popsicle dick?
Gidip şeker falan almak ister misin?
You wanna go get a popsicle or something?
Süsleri çıkartıyorum ve anneme olan özlemim, soluğumu kesti.
Unwrapping ornaments made of Popsicle sticks and missing my mother so much I almost couldn't breathe.
- Hala yemeğe gidiyor muyuz?
He's a Popsicle. - We still on for dinner?
Çubuk şekermiş gibi davranmaya çalıştım, ama yine de hoşuma gitmedi.
I pretended it was a popsicle, but I just don't like it.
Şu despot ülkeden bir an önce tüyelim.
Let's blow this fascist Popsicle stand.
Sen bir Popsicle (? )'sın, evet.
You're a Popsicle, yes.
Bir dondurma.
Gimme a popsicle.
Bir "Hippo-lolipop".
A hippo-Popsicle.
Bana da "Çubuk Dondurma" derlerdi.
They used to call me "The Popsicle."