Postman перевод на английский
695 параллельный перевод
Postacı bey!
Mr. Postman.
Ama daha üç gün önce sen bizim postacımızdın.
- But only three days ago you were our postman.
Afedersiniz postacı bey.
- Pardon me, Mr. postman.
Belki postacıdır.
Maybe it's the postman.
Postacı dedi ki Duke Mantee ile çetesi buralarda bir yerdeymiş.
The postman just told me... ... that Duke Mantee and his gang are gallivanting around here someplace.
Bir de bana her gün aşk mektupları yazan ama bu mektupları güler yüzlü kocası getirdiği için el yazısını değiştiren postacı eşi de vardı.
A postman's wife wrote me daily love letters... disguising her handwriting because her smiling husband delivered them to me.
Postacı için fazla erken.
It's too early for the postman.
Senin için postacılık yapmak bir zevktir Benjamin.
It's a pleasure to be postman to you, Benjamin.
Postacı Ned sokakta peşime düşüp verdi.
Ned, the postman, chased me down the street and gave it to me.
Ne zaman bir ıslık duysam postacı yeni bir ders için geldi sanıyorum.
Every time I hear a whistle, I think it's the postman with another lesson.
Yoldaş Yakushova, buyurun, postacı bu mektubu size bıraktı.
Comrade Yakushova, here, the postman left this letter for you.
- Öyle olmalı emir subayına bu zamanda postacılık görevi verdiğine göre.
- Must be if it needs your bally adjutant to play postman at a time like this.
Subay gibi rahip postacı gibi.
Like an officer... a priest... a postman.
Hava soğuduğundan beri... kasap ile postacının dışında eve kimse uğramadı.
I do declare, not a living creature but the butcher and the postman... has come to this house since the hard weather set in.
Şu zeki yazar G.K. Cheston'dan bir postacının işlediği cinayeti anlatan kısa bir hikaye hatırlatacağım.
I will recall a short story by that brilliant author G. K. Cheston in which the murder is committed by a postman
Ben bir postacıyım.
I'm a postman.
Bu tam olarak bundan bahsetme nedenim varsayımın absürtlüğünü layıkıyla gösterme amacı postacı kıyafetli bir adam katil aynı kıyafetli bir diğer adam şüpheli olabilir.
This is precisely why I mentioned it to understate the absurdity of assuming cause one man in the postman's uniform is a murderer any other man in the same uniform should be suspected.
Postacı kılığına girmenin yaratıcılığının şaheseri olduğunu söyleyebilir miyim Mösyö Ramson?
May I say monsieur Ramson that your disguise as a postman was a masterpiece of ingenuity?
Postacı, tren cenaze var...
Hey, there is the postman, the train, the funeral!
Bir postacı Heron's Hill'de hastaneye bisikletle posta götürüyordu.
A postman was cycling up Heron's Hill... on his way to deliver mail at the hospital.
Postacı.
The postman.
Postacısınız.
You're the postman.
Sadece mektubu getiren postacının Higgins olup olmadığını merak ediyordum.
I was merely wondering if Higgins was the postman who delivered it.
Kız aşk mektubu yolladı ve sen de postacıya aşık oldun.
The girl you left behind. She sent a love letter and you fell in love with the postman.
Bayan Frost, milletvekilim, postacım, hayatım buralarda dolaştığını bilmek ve seni görememek beni mahveder.
Why not? Miss Frost, Congresswoman, Postman, darling, to know that you're here and around and I couldn't see you, I'd go crazy.
Aşık bir postacı olduğum gibi
As great a lover as postman
Bence Postacı Bey kişisel tercihini kullanmak zorunda kaldı. - Yolculuğunuz iyi geçti mi? - Bu bölgeyi iyi bilirim.
The postman, though, is a man of initiative ; widely travelled.
- Evet? - Bana bir şey var mı? - Hayır, olsa verirdim.
- Anything for me, postman?
Bu size geldi.
Postman!
Pek çok ülkede uygulanan eski yöntemler nedeniyle postalar gecikmekte ya da kaybolmaktadır.
Many countries still use outmoded methods but the American postman, always in the vanguard of progress, now has the helicopter at his disposal.
Amerika'da, her postacı günün bir saatini antrenmanla geçirmektedir.
Each postman will soon be required to undergo special training.
Postacılar, havada ve karada inanılmaz bir şekilde çalışırlar.
Where the road ends the sky begins for the Yankee postman.
Bilgi, azim, cesaret ve kahramanlık.
When there's no runway the intrepid postman can become a parcel himself.
Çok iyi paraşütçüler olan hava postacıları asla durmazlar. Evet, Amerikalı Postacıların hepsi de birer akrobattır.
All admire the courage and heroism of the air-postman as he safely regains his Spitfire in mid-air.
Onlar için bu iş, adeta bir çocuk oyunudur.
And yes, the Americans want to turn every postman into an acrobat so insurmountable difficulties become child's play.
Tıpkı Fransa'da olduğu gibi, pek çok ülkede halen eski yöntemler kullanılmaktadır.
France, among others. Will we soon be seeing the postman bring onto our balconies business correspondence, cards, gas bills or love letters?
Postacıların kahraman olduklarını söylersek abartmış olmayız.
It's no exaggeration to say the postman is regarded as a hero.
Bizim postacımız bu tür şeyler yapamaz.
- That'll make our postman mad.
- Artık sen de mi kola içiyorsun? Ama yine de seni, Amerika'da postacı yapmazlar.
You've been drinking Coca-Cola but it won't make you an American postman!
Roger, Amerika'ya gittiğin zaman, bisikletli bir postacıyla tanışmıştın.
You were in America ; what was the name of the cyclist postman you knew?
Postacı geldi.
Postman!
Postacı.
Postman!
Haydi koş François!
- Go on, postman!
Bir kere paçayı kurtardın, ama postacı kapıyı iki kere çalar.
You got away with it once, but the postman rings twice.
- Birden fark ettim. Benimle çıkmak senin için görev gibi olacak galiba.
- You know, I suddenly realized, going out with me may be kind of a postman's holiday for you.
Tarlalarda ekin biçiyorduk. Çanlar çalmaya başladı ve postacı Willi mektupları dağıttıktan sonra bir ilan astılar.
We were in the fields, cutting the corn and the bell tolled and Willi, the postman delivered the letters and they pulled up a poster.
Postacıya, telefon şirketine gidip sökmelerini iletmesini söyledim ama hala gelmediler.
I told the postman to tell the telephone company to come and take it away... but they haven't done it.
- Posta.
- Postman.
Postacı geldi.
( Knocks ) It's the postman.
Bak!
Here comes Monsieur Postman.
Postacı!
- Postman!