Preservation перевод на английский
634 параллельный перевод
Yunan tapınakları bayım, mükemmel bir şekilde korunmuş durumdalar.
Greek temples, sir, in excellent preservation.
Bunlar şu anki ruh haliyle çok zıt, o kadar çökmüş ki kendine saygısı bile eksik.
This is contrasted with his present mood, which is so low that even the instinct for self-preservation is lacking.
Kendini koruma yasası iş için de geçerlidir.
The law of self-preservation applies to business too.
Kendini koruma içgüdüsü.
Self-preservation.
Onun için en önemli olan şey... sizin şan ve şerefinizi korumaktır.
Most important to him, of course... would be the preservation of your name and fame.
Kendimi kurtarma konusunda sizinle aynı hırsı taşımıyorum.
For self-preservation.
Görev başka, kendini düşünmek başka.
Duty is one thing and self-preservation is another.
Hiç aklınıza gelir miydi Sayın Belediye Başkanı, yani biz Tanrı'ya şükür hayatta kalıp bunu anlatmıyor olsaydık, bu sinsi hainin Kurul binasında bugün beni ve aziz Lordum Gloucester'ı katletmeyi planladığını?
Would you have imagined, my good Lord Mayor... were't not, by great preservation... we live to tell it you... the subtle traitor this day had plotted in the council house... to murder me and my good lord of Gloucester?
Uzmanlık alanım da atlar.
Equine preservation.
Kendini saklama sanatini.
The art of self-preservation.
Orası Eskimo Kültürünü Koruma Derneği mi?
Is this the Society for the Preservation of Eskimo Culture?
Ancak, duymaktan memnun olacağınız üzere, para son derecede iyi korunmuştu.
However, you'll be glad to hear that the money was in an excellent state of preservation.
Kendini koruma güdüsünü küçümsüyorsunuz.
You seem to look down on the instinct of self-preservation.
Bizi yarattığın esirgediğin ve bu hayatta verdiğin tüm lütuflar.. ... ama hepsinden öte Yüce İsa aracılığı ile müjdelediğin affedilme ve cennete kavuşma ümidiyle dünyaya göstermiş olduğun sonsuz şefkat için önünde eğiliyoruz.
We bless thee for our creation, preservation... and all the blessings of this life... but, above all, for thine inestimable love... and redemption of the world by our Lord Jesus Christ... for the means of grace -
Kendini korumaya yönelik güçlü bir güdüsü var demek.
That indicates a strong instinct for self-preservation.
Kendimi koruma güdüm çok güçlü.
My strong instinct for self-preservation.
Bir de kendini koruma.
And self preservation.
Siz bir Quaker'sınız ve ben ne kadar kendimi korumaya adadıysam siz de kendinizi fedakarlık yapmaya adamışsınız.
You're a Quaker and you're dedicated to self-sacrifice while I'm dedicated to self-preservation.
Ve mür yağı ebediyet gününe kadar korunmak için.
And myrrh for preservation until time everlasting.
Ian'ın kendini korumada başarılı olacağına karşı pek bir inancın yok değil mi?
You haven't much faith in Ian's infallible self-preservation, have you? Mmm?
Uzay nesnenizi, kendimizi korumak adına yok ettik.
We destroyed your space buoy as a simple act of self-preservation.
Kendimi korumak ve kutsal amacım için bir gerçeği çarpıttım.
I distorted a fact in the interest of self-preservation, for my holy cause.
- Kendini koruman için.
- For seIf-preservation.
Çabası onu öldürebilir miydi?
However, I would assume that her instinct for self-preservation would take over to prevent it. Could the strain really have killed her?
McCoy'un analizlerine göre, kendini savunma mekanizması onu korur.
Dr. McCoy's analysis of her reaction assumes that her instinct for self-preservation would prevent it.
Kendini feda etme güdüsünün kendini koruma güdüsünden daha güçlü olmaya başladığını görmeliyiz.
We must wait to see whether her instinct for self-sacrifice has become stronger than her instinct for self-preservation.
Amerikan edebiyatının büyük umudu Sam Dalmas, artık nadir kuşların korunması hakkında kılavuzlar yazıyor.
Sam Dalmas, great hope of American literature, now writing manuals on the preservation of rare birds.
İskoç Anıtlarını Koruma Derneği tarafından restore ediliyor.
- Well, what are they doing? - It's being restored by the Society for the Preservation of Scottish Monuments.
Sanırım yapmak istedikleri hakkında iyi bir fikrim var, İskoç Anıtlarını Koruma Derneği. Daha doğrusu Diogenes Klubü.
I think I have a pretty good notion of what they're up to, the Society for the Preservation of Scottish Monuments, better known as the Diogenes Club.
Vahşi Hayatı Koruma Derneği de ortalığı karıştırıyor.
The Wildlife Preservation Society is raising hell too.
Vahşi Hayatı Koruma Derneği.
Wildlife Preservation Society.
Herkese örnek teşkil eden hizmetiniz ve topluma asil katkılarınız, kaldı ki savaşın sona ermesinden itibaren 27 yılı aşkın sürede mahkumların topluma kazandırılması sürecinde toplumda huzur ve emniyetin sağlanması için katkılarınız takdire şayandır.
Commendation for serving as a model to others and for your generous contribution to society namely the preservation of safety and harmony in the community through the re-education and rehabilitation of our nation's convicts over a period of 27 years since the war's end.
Henüz basit insanî gerçekleri korumak için gizeme ihtiyaç duyuyoruz.
Yet the preservation of simple human truths requires mystery.
Beni ilgilendiren tek şey hayatın muhafaza edilmesidir.
The only thing that concerns me is the preservation of life!
Sanırsam, kendini koruma.
Self-preservation, I would imagine.
Zaten insanların bu gerçeği kavramasını beklemiyorum fakat en azından kendilerini koruyabilmeliler. "
I don't expect you people to be capable of truth but at least you're capable of self-preservation. "
Güçlü akıntılar ve sert dalgalar tüm kıyı şeridi gibi San Marco'nun korunmasına karşı sürekli ve artan bir tehdit yaratıyor.
Rough seas and high tides remain a present and increasing danger to the preservation of San Marco as well as all the banks.
Sadece şehirli orta sınıf koruma altındaki..... bu kırsal alan için endişe edecektir. Çünkü orada yaşamıyorlar.
Only the urban middle classworry about the preservation of the countryside, because they don't live in it.
Arkadaşlarım Tarihi Koruma Derneği için çalışıyorlar.
My friend works for the Historical Preservation Society.
Tarihi Koruma Derneği'nde Yönetim Kurulunda.
He's on our Board of Directors at the Historical Preservation Society.
Öncelikli fonksiyonu insan hayatını korumaktır.
Its primary function is the preservation of human life... your life.
Amerikan hayat tarzını koruma kaygısı taşıyorum.
I'm concerned with the preservation of a way of life.
Belki kendini koruma içgüdüsü ile ilgilidir.
Maybe because of some seIf-preservation instinct.
Dostluğumuzun hatırına ya da kurumun temel ilkeleri için de olsa bir insanın hayatını korurdum.
Partly because of friendship towards you, and probably because one of the basic tenets of The Foundation is the preservation of human life.
Varsın, elçilerimiz barış için görüşmeler yapsınlar bu sırada biz ırkımızın devamını sağlayacağız.
Even as our emissaries negotiate for peace with the Federation, we will act for the preservation of our race.
Bizler, Hill Valley Koruma Derneği olarak, tarihimizin anısına, bu şekilde kalması gerektiğini düşünüyoruz.
We at the Hill Valley Preservation Society think it should be preserved exactly the way it is as part of our history and heritage.
Hayır! Ölmek için! Evet, ama...
- Self-management, self-preservation...
Bu, Korunma 101'di.
That's Preservation 101.
Fakat sıcaklık belirli bir noktayı aştığında, kendini korumak için kristal bir dış katman oluşturup elektrik akımını keser.
But if the temperature exceeds a certain point, for self-preservation a crystalline outer layer forms, cutting off the flow of electricity.
Bilginin korunması.
The preservation of knowledge.
Ne amaçla?
For self-preservation.