Probably перевод на английский
86,952 параллельный перевод
- Biliyoruz ya, takılıyoruz sadece.
Probably just a mouse. Yeah, we know! Just messing with her.
- Muhtemelen kalırım.
I probably will.
- Evet bu Spotify, muhtemelen rastgele bir şarkı.
Yeah, it's Spotify so it's probably random. " Little...
Arkadaşın muhtemelen iyi olacaktır.
Your friend will probably be fine.
Muhtemelen Mileva'dır.
It's probably Mileva.
Orada avlanmak için fazla yaşlıydı hatta.
He was probably too old to be out there...
Etkili olmasının nedeni de bu muhtemelen.
Probably why it's been so effective.
Hemen içeri geçsem iyi olacak yerimiz ayarlanmak üzeredir.
Probably should get back down to the bar. They're about to seat us.
Gittikçe daha da batıyor.
It's probably going to stain that. Bad to fucking worse.
Albert muhtemelen hiç...
Albert's probably not even...
Muhtemelen şeyi düşündün...
You probably thought that...
Muhtemelen sana kendimi toparlamış gibi gözüküyorum.
I probably seem to you, like I have my shit together.
Bizimkilerin muhtemelen bu Ferrari'yi satması gerekecek.
My parents should probably sell this Ferrari.
Bu arada artık onu sosyal medyada takip etmeyi bırakabilirsin.
You could probably stop following him on social media, by the way.
O zaman bence sen de artık benim eskiyi takip etmeyi bırakmalısın.
Well, I guess, you should probably stop following my ex as well, then.
- Gerilmiştir muhtemelen.
It was probably just nerves. Mm-mm, nope.
- Muhtemelen Liz şaraplar konusunda bizden daha çok şey biliyordur.
- Oh, Liz probably knows a lot more about wines than we do.
Evet, madem öyle bağırsak yılanına sahip olmanın ne demek olduğunu anlayabilirsin.
Yeah, well, then from that, you can probably extrapolate what it means to have a tape-snake.
- Yola çıksak iyi olur.
Oh, we should probably get going.
Striptiz kulübüne bir an önce gitsen iyi olur.
You should probably get going soon to that strip club.
Mekânın verdiği son içkilerdi herhalde, değil mi çocuklar?
Feels like it's probably got to be almost last call, right, boys?
Akşamdan kalma falandır.
He's probably just hungover.
Evet, bu konuşma başka bir zaman da yapılabilirmiş gibi geliyor.
Yeah, I feel like this conversation could probably happen some other time.
Sanırım yeteri kadar vuruş yaptım.
Uh, I've probably done enough batting.
Muhtemelen olmaz.
Prob-Probably not.
Babası Kevin Russell muhtemelen adını duymuşsunuzdur.
His father is Kevin Russell, who you have probably heard of.
Muhtemelen yeni misafirin yüzünden zaten hedef tahtasındasındır adı neydi, Miriam.
You're probably already on her dartboard with your new house guest, what's her name, Miriam.
Karen Buxton olabilir.
Karen Buxton, probably.
Sana polisin evi izliyor olabileceğini söyledim.
I told you the police are probably watching the house.
Sanırım artık uyku zamanıdır.
It's probably his bedtime anyway.
Söylediklerine dikkat et, bizi dinliyorlar.
Be careful what you say. They're probably listening.
Mezardan çıkarmaya izin vermeyecekler.
We probably won't get the exhumation.
Son manşetleri görmüştür.
Probably heard about your latest headlines.
İngiliz hükümetinden biriyle buluşmak için olabilir. Kretchmer kadar yüksek konumda biriyle.
Probably to meet someone from the British Government at least equal in rank to Kretchmer.
Bu saçma görünebilir.
Look, I know this is probably irrelevant.
Galiba haklısın.
You're probably right.
Tamamen tuhaf tiplerdi... Muhtemelen senin seveceğin tiplerden.
Complete weirdoes, which means you'll probably like'em.
Muhtemelen okulunun önünde gözler önüne serecek değiliz.
Probably not by just showing up at her school.
Muhtemelen Natalie'nin izini sürerken karışık beyinde olmak ergen beyninde olmaktan iyidir.
You know, it's probably better to be on white noise than teen-angst brain while I'm tracking Natalie.
- Muhtemelen öldürmez.
- It probably won't.
Muhtemelen.
Probably.
Muhtemelen verandasında oturmuş, önüne getirilen cevizli ve keçi peynirli taze bahçe salatasını yiyordur.
Probably sitting on her veranda, being served some kind of garden fresh salad with walnuts and goat cheese.
Sütü veren keçiyi bile biliyordur.
She probably knows the goat it came from.
Muhtemelen birkaç gün ishal olursun.
I mean, you'll probably have bad squirts for a couple days.
Ama geri dönsem iyi olur.
But I probably should be getting back upstairs and, uh...
Bu arada da epey bronzlaşacağım sanırım.
Plus, I'm probably gonna get pretty toned in the process.
Gardiyanlarla hapis olup muhtemelen kıçına bir şeyler sokulan?
The one who's in the guard bubble, probably being sodomized right about now?
İkinci dediğin.
Uh... probably the second one.
- Yüksek ihtimalle.
Probably.
- Özel jetler CIA'in olabilir.
Private jets probably mean CIA.
Muhtemelen iyi değildi.
Probably wasn't good.