Prostitute перевод на английский
2,351 параллельный перевод
Bir fahişeyi damgalamıştın hani.
You branded a prostitute.
- Orospu değilim.
- I'm not a prostitute.
İğrenç orospunun tekiymiş zaten
She was a prostitute.
Gerçekten tüm bilmek istediğim 14 yaşındaki bir kızı nasıl fahişen yaparsın.
All I really want to know is how you get a 14-year-old girl to become a prostitute.
Tamam, şey, bence bir hayat kadınıyla yatmak
Ok, well, I think that sleeping with a prostitute
Arkadaşım Molly fahişedir. Fahişeydi.
My friend, Molly... she is a prostitute.
Fahişe gibi davranmaktansa, çocuk gibi davranmayı tercih ederim.
Well, I'd rather act like a child than a prostitute.
Ama o bir fahişe ve ben de ruhumu sattım.
But she's a prostitute and I sold my soul a little.
Joan, sana fahişe dediğim için özür dilerim.
Joan, I'm sorry I called you a prostitute.
Sen fahişe değilsin. Ben fahişeyim.
You're not a prostitute. I am.
Dayak yedim, uyuşturucu ve alkol alarak büsbütün uçtum ve bir fahişeyle arkadaşlık yaptım.
I got beat up, and I got completely blotto on drugs and alcohol, and I befriended a prostitute.
- Eşcinsel fahişesi olunca artık dibe vurduğunu fark etmiş.
Well, he became a gay prostitute. And he realized that he had hit his bottom.
- Para kazanabilmem mümkün değil. Tabii caddede fahişelik yaparsam başka.
I have no way of earning money, unless I just go and prostitute down on the street.
Yalnız gidersen insanlar fahişe olduğunu düşünebilir.
If you go alone, people might think you're a prostitute.
DNA örnekleri Leh bir fahişe olan Adriana Zaleski'yi gösteriyor.
The DNA sample points to an Adriana Zaleski, a Polish prostitute.
Adriana Zaleski, fahişe, 6 yıl önce öldürüldü.
Adriana Zaleski, prostitute, dead six years ago.
Barmen ve fahişe yüksek risk taşıyor, kolay hedef ikisi de.
The bartender and the prostitute are high-risk victims, easy targets.
- Kalmar'da bir hayat kadını - 1954'te öldürüldü.
The Second, M.H., is Mari Holmberg - a prostitute in Kalmar - murdered in 1954.
Burası fahişe ya da uyuşturucu bağımlısıysan seni geri çevirmeyecek bir yer.
A place that ain't gonna turn you away if you're a prostitute or drug addict or something.
- "Fahişe".
- "Prostitute"
Büyüdüğümde ben de fahişe olacağım!
Then I'll be a prostitute When I grow up!
Bir sevgili ya da bir fahişe.
A lover, or a prostitute.
Fahişe gibi duruyorum!
That makes me look like a prostitute.
Anladık, Phil.
- Whereas a prostitute just... - Okay, Phil.
Fahişe mi demek istiyorsun?
You mean a prostitute?
Tamam hayat kadınının iletişim bilgileri gerekiyor böylece cinayet saatinde orada olduğunu belirleyebiliriz.
Okay. Well, I'm going to need the prostitute's contact information to confirm your alibi for the time of the murder.
- Bu hırsız fahişeden kurtulun!
- Prostitute to get rid of this thief!
Birkaç yeni malzeme alabilelim diye vücudumu satmayacağım.
I'm not going to prostitute myself just so we can get some new equipment.
Bir fahişe ve acımasız bir iş adamı aşık olabiliyorsa... herkes olur.
If a prostitute and a ruthless businessman can fall in love, then anyone can.
Martha Stewart'ın bana tavsiye ettiği İsviçreli bir fahişe olmadığı kesin.
He certainly wasn't a Swiss prostitute that Martha Stewart recommended to me.
Bir fahişenin yaptığı şeyleri yapmak senin için sorun yaratır mı?
Would you be cool doing things that a prostitute does?
Bu Julia Roberts'ın Pretty Woman * da fahişeyken giydiği elbisenin aynısı.
This is actually the dress that Julia Roberts wore as a prostitute in Pretty Woman.
Hiç orospuyla yattın mı, evlat?
You ever sleep with a prostitute, kid?
Fi, şuna eteği kısa olan herkesin fahişe olmadığını söylemen mümkün mü acaba?
Hey, Fi, will you tell him that wearing a short skirt does not make you a prostitute?
Bu örnek olayda, mesela bir saatliğine kiralasa bir fahişeyi
Now in that particular situation, if he were to hire a prostitute, let's say for an hour,
Fahişeymiş.
She was a prostitute.
Amber bir orospu mu?
Amber's a prostitute?
Hizmetçi, diğer fahişe ve resepsiyondaki adamla konuştuk. Bu serseri için neden yalan söylesinler?
And we talk to the maid and the other prostitute and the front desk guy- - why are they all going to lie to protect this loser, huh?
Ona Londra'da birlikte olduğu bir orospuyu hatırlatıyor.
It reminded him of a prostitute, they spent in London.
- Doğru olabilir ama, otobüste bir sürü kaçık var ve belki de öyle kokmasının nedeni iki koltuk yanında oturan evsiz fahişenin, tamponunu kadının yüzüne fırlatmasıdır.
That may be true, but crazy people do ride the bus. And maybe she smells of menstrual blood because the homeless prostitute two seats away from her just threw her tampon at her.
Adadakilerden biri sana fahişe olduğumu falan mı söyledi?
Has somebody on the island told you I'm a prostitute?
Ben fahişe değilim.
I'm not a prostitute.
Bir erkek nadiren bir fahişe ile evlenir.
A man rarely marries a prostitute.
Fahişelik bir kadınlık suçudur.
" The prostitute is a female criminal.
Seni bir fahişeye benzettikleri için tutukladılar.
They arrested you because they thought you looked like a prostitute.
Tamam, ölü hayat kadını. Görünüşü nasıldı?
Okay, the dead prostitute.
Zarfla gönderilen tırnaklardaki pizza izinden bir ceset buldunuz, muhtemelen bir fahişe.
You found a dead body, probably a prostitute. Traces of the pizza under her fingernails, which were sent to you in an envelope.
- O fahişe değildi, tamam mı?
She wasn't a prostitute, okay?
Neyse bir fahişeydi ve akvaryumun kapağını açmak istedik çünkü içeriden telefon edebileceğimizi düşündük.
Um... A prostitute. And...
O bir hayat kadınıydı.
She was a prostitute.
- Belki de fahişedir.
Maybe she's a prostitute. She was wearing a business suit.