Public перевод на английский
21,360 параллельный перевод
Devlet kayıtları belirsiz.
The public records are in limbo.
O aptal eğlenceler halkın gözünde E Corp'a güveni bitiriyor. Ve şu anda tam da bunu yapmamız gerekiyor.
That stupid high jinks is killing public confidence in E Corp, which is exactly what we need to be doing right now.
Onları tam anlamıyla bitirebilmek için halkın onlara güveni tamamen yok edilmeli.
The public's confidence in them would have to be completely destroyed in order to really finish them off.
11 yaşındasın ve Washington Township Halk Kütüphanesi'nin kontrolü elinin altında.
11 years old and in complete control of the Washington Township Public Library.
Onlardan desteğimi çekersem Amerikan halkı beni hain olarak görecek.
If I try to advocate borrowing from them now, the American public will call me a traitor.
Ünlü insanların yukarı tırmanırken kullandıkları hizmetkarların adlarını hatırlaması çok hoş bir şeymiş.
It's always very nice when big celebrities remember the names of the humble public servants that they used along the way.
Şimdilik kamusal bir şey yok ama 2016'nın ilk çeyreğinde büyük patlayabilir.
Nothing public yet, but could be big first quarter, 2016.
Bu kesinlikle geçerli ve belli bir şekilde halkın sağlığını ve güvenliğini tehdit ediyor.
Uh, well, this definitely falls under what we call substantial and specific danger to public health and safety.
Reklam için derhal yapılması gereken kamu verileri analizi.
Analyzing public databases for an ad buy that needs to get to him right away. Please.
Ayrıca kamu arazileriyle ilgili anlaşmalarda kara listeye alınma tehlikesi var.
And you risk being blacklisted from any further contracts on public land.
Kamuoyu pek bilmez polis bir cinayeti araştırırken davadan yalnızca kurbanın ismiyle bahseder.
You know, something that the public doesn't always know is that when the police work a homicide, they refer to the case by the victim's name only.
Amerikan halkını yok etmek için bir komplo... ama bunun sorumlusu kim?
Black Friday, there the first supply. Take out the American public... but who is responsible?
Halkın gözü önünde olmak zor iş.
It's tough being in the public eye.
Daha da acayip olan şu ki, torununuz burada yaşıyor gibi ama tişörtüne bakılırsa Eden Mills Lisesi'ne gidiyor. Bölgenizden 20 km. uzaklıktaki seçkin bir devlet okulu.
Even more peculiar, your grandson appears to live here, but judging by his T-shirt, he goes to Eden Mills High, an elite public school 12 miles outside of your district.
Hayır, insanlar içinde duygusal bir vedayı kaldırabileceğimi sanmıyorum.
No, I don't think I can handle a public emotional goodbye!
Genel kayıtlara göre Amerikan Ordu Araştırma Laboratuvarı "gelişmiş köpek" adını verdikleri bir şeyi geliştirmeniz için $ 5 milyon fon vermiş.
According to public records, the U.S. Army Research Laboratory gave you $ 5 million in preliminary development funds for something they call "an enhanced canine asset."
... etik kurallara aykırı.
In public.
Umuma açık bir forumda bilgi paylaştı. Kendi analiz ettiği bilgiyi -
He shared information in a public forum, information he analyzed...
Paylaşım, Foil'in başarılı olup olmayacağını gösterecek tartışmaları başlatmıştır.
And his post sparked public debate about whether the Foil would succeed or fail.
Foil'e genel bir ilgi var. Bu tweetler de o ilgiye bir cevap. Yanan dışkıları saymıyorum tabii.
There's public interest in the Foil, and his tweets added to the public discourse, uh, flaming poops notwithstanding.
- Makam sahibi herkes aynı durumda.
Well, anyone in public life does.
Eylemlerinin sonuçlarıyla halkın önünde yüzleşmeliler.
They must face the consequences of their actions in public.
Halka açık bir yerdeyse ve tekrar bağırmaya başlarsa başka çareniz olmayabilir.
If it's in public and she starts screaming again... well, you may have no choice.
Yokluğumda halkın pek de nazik olmadığını görüyorum.
I see public opinion has not been kind in my absence.
Halkın sana karşı olduğunu düşünürsek şüpheli sayısı az değil.
Considering public opinion has turned against you, there's no shortage of suspects.
Kütüphanedeki ortak kullanıma açık bir hat kullanılmış ki kimse erişemesin.
Use a public line from a library, so anybody could've had access.
Bu tür ifadeleri kamuya açıklamayın, tamam?
Don't make such statements in public ok?
Kamu yükünü azaltır.
Public services.
Belediye meclisi zabıtlarını, devlet arşivlerini kontrol edip aleyhinde konuşan başka kimse var mı bakacağız.
We can also check the city council minutes, public records, see if anyone else spoke out against it.
Her hâlükârda bir kaç hafta içinde herkes bunu duyacaktı.
They would have become public record anyway in a matter of weeks.
Belki içinde bir devlet yetkilisine rüşvet verdiğinizi gösteren kanıtlar vardı.
Perhaps it contained evidence that you bribed a public official.
Ama bu durumda, kamu oyu mahkemesinin sizi nasıl yargılayacağını kim bilebilir?
But in that scenario, who knows how the court of public opinion is going to judge you?
Alkole bağlı taşkınlık ve kamusal alanda işemekten birkaç kez tutuklanmış 3 kez alkollü araba kullanımı, sonuncusu aracıyla adam öldürme ile sonuçlanmış ama bundan teknik olarak aklanmış ve bu geçen yıl olmuş.
Arrested for a couple drunk and disorderlies, public urination, three DUIs, the last one resulting in a vehicular manslaughter charge, of which he was acquitted on a technicality, and that was just last year.
Yerel bir hastaneden gelen bilgiye göre yerel ailelere yapılan son saldırıda yaralanan Ellie Zumwalt bir saat içinde basın açıklaması yapacak.
Word just in from a local hospital that Ellie Zumwalt, recovering from injuries suffered in the latest attack on local families, is going to speak to the public within an hour.
Kayıtlar halka açık, olabilir.
It's public record, so probably.
Brachman Laboratuvarlarının hayvan deneyleriyle ilgili bir kamu davasını seve seve göze alırım.
Well, I welcome a very public trial on the merits of Brachman Lab animal experimentation.
Biraz da iş arkadaşlarıma gösteriş yaptıktan sonra beni bir daha asla görmene gerek kalmayacak.
Okay, so, just a little public display for my co-workers, and you'll never have to see me again.
Herkesin öğrenmesine izin verdin.
You did it in public. You let everyone in.
Aklanmak bir hedef ancak kamuoyu mahkemesinde kazanmak...
Acquittal is one goal but winning in the court of public opinion...
Dinlemezsen, adresini herkese yaymayı görev bilirim.
If not, I'll take it upon myself to make your address public.
Bana kalırsa kardeşin halkın önüne daha fazla çıkmalı.
I think your brother should step up his public appearances.
Şimdi herkesin gözü önünde karşı karşıya gelmelerinin vakti geldi.
Now is the time to let them go head-to-head in a public forum.
Devletin atadığı avukat havlu atmak üzere.
He's innocent. The public defender is ready to throw in the towel.
Ancak polise zarar verdikten sonra insanlar daha çok bölgenin imarının hayrına olduğunu düşünecek.
After you hit him... public opinion is now pro-development.
Sanık kendine verilen hakları sorgu odasında gaddarlık ederek kullanmış ve ölüme sebebiyet vermiştir. Yaptığı davranışlar savcılık makamını Kore halkının gözünde değersiz kılmıştır.
His mistaken views about governmental power led to this criminal act of assault and homicide, undermining public trust in the prosecution as a whole.
- Kamu avukatısın, değil mi?
- You're a public defender?
Seul Cumhuriyet Savcılığından Başsavcı Yang Min Wo.
Seoul District Public Prosecutors'Office. Chief Prosecutor Yang Min-woo
İnsan haklarını ihlal eder devletin bana verdiği yetkiyi kötüye kullanırdım.
I violated human rights and abused my influence in the name of public power.
Ki kendisi devlet memuru.
Your husband's a public official.
Ama onca yaşanmışlığımdan sonra, seninle evlenmek çocukları doğurmak tüm karmaşa, boşanma. Devlet lisesinde öğretmenlik.
But after all the chapters in my life being married to you, having the kids, the... whole mess, divorce, teaching public high school,
İnsanlar, kamuyu ilgilendiren konularda,... halka açık şekilde konuşamadığınız zaman rahatsız olabilirler. Ama...
People might find it frustrating not to be able to talk about it when it's in the public domain, but...