Puke перевод на английский
1,831 параллельный перевод
Senin üstüne kusmadım ya?
I didn't puke on you, did I?
Hepsini yuttum, içebildiğim kadar içtim,... asla çok içememe rağmen,... her zamanki zoraki kusmalar yüzünden,... böylece savaşı reddettim ve onu aradım.
I swallowed all of them, I drank as much as I could, though I never could drink too much because of the usual obligatory puke so I thrown out the battle and I called her.
Midemi bulandırıyor!
It makes me want to puke!
Ve dediğim gibi, kuantum uzaya sıçrama yapanların bazıları tahmin edebileceğin en korkunç derecede tiksindirici şekilde kusuyorlar.
And as I was saying, the first time some folks make the jump to quantumspace they just puke their guts out fouling themselves in the most awful ways you can imagine.
Ölü bir balıkla bir evsizin bir bebeği olsaydı bebek kussaydı, kusmuğu bir köpek yeseydi işte o köpeğin poposu ancak bu kadar kötü kokardı!
If a dead fish and a homeless person had a baby, and the baby puked, and a dog ate the puke, this smells like the rear end of that dog!
Kusacak gibi oldum.
I felt like I was gonna puke.
Tam burada, kanepede, çocuklar yukarıda uyurken ve Cooper her an kusmak için uyanabilecekken.
Yeah, right. We do it right here on the couch with the kids upstairs and Cooper about to wake up at any moment to puke.
- Burası kusmuk kokuyor.
It still smells like puke in here.
Tatlım kusmuktan daha büyük sorunlarımız var.
- I-honey, we got bigger problems than the puke, ok?
E-postayla oy toplayamazsın.
What smells like puke?
Kusmuk kokuyorsa senden geliyordur Tom.
Well, you know what, if they smell like puke, it's you, tom. - Hey, where are these cats?
Eski romada insanların istedikleri kadar yiyip daha sonra kusup, tekrar yedikleri "vomitorium" diye bir yer varmış.
"The ancient Romans had a place called a vomitorium where people could eat as much as they wanted, puke, and then eat some more."
Herhangi birisinin kusma ihtimaline karşı torba getirdim.
I brought a bag in case anyone needs to puke.
Arkadaşım kusacağını düşünüyor.
My friend thinks she want to puke.
Taksilerde kusuyorlar.
They puke in the back of cabs.
Turkuaz renkli halılar kaplayacaklar, beyaz heykeller ve altından perde kornişleri olacak, o heykeller ve kornişler ki, sizi kusturacak kadar çirkin.
They will cover that bar in cheesy blue carpeting, white statues and gold curtain rods to the point that you will want to puke.
- Kusmamı sağlayacak.
- It'll make me puke.
Dur, durdur şunu! Bu herif kusacak!
Wow, wow, stop, stop now this guy ´ s gonna puke!
O kadar japon baligi yedim ki kustum.
I ate too much Goldfishes. - I think I'm gonna puke my guts. - Ew.
Galiba kusacağım.
I think I'm going to puke.
- Kusmadan şu işi bitirelim.
Let's get this over, before I puke.
Bazıları tavşan ayağı taşır, ben cebime kusmuk koyarım.
Some people carry a rabbit's foot, I rock a pocket of puke.
Ağlasam mı kussam mı bilemiyorum.
I don't know if I should cry or puke.
Kusmuk gibi.
Puke?
Daha çok kusmuk gibi.
More like puke.
Kusmuk-kuku-muk.
Puke-a-doodle-do.
Bak, bak, bak! Bu Prenses Kusmukella ve onun kusmuğumsu kusmuk aracı değil mi?
Well, wells, well, if it ain'ts Princess Pukerella and her pukey puke-mobile.
Neredeyse yüzlerine kusacaktım.
It made me want to puke my face off.
Eğer kan görürse kusacağını söyledi.
He said he'd puke if he saw any blood.
Ben de senin suratını görünce kusacak gibi oluyorum.
I might just puke when I see your face.
Kusmaya geldiğin için teşekkür ederim!
Thanks for coming here to puke!
Ama komünizmle olan dengeleri midemi bulandırıyor.
His whole equation with communism just makes me want to puke.
bir disko dansçısı bana nasıl uçulacağını gösterdi. ama o kadar ileri gitmeden önce dışarı çıkıp kusmalıydım.
A disco dancer taught me how to fly but before we got that far I had to go out and puke
- Fahişe!
Make me want to puke!
Suratı kesilmiş bir adamı ilk gördüğünde kusarsın.
First time you see a guy's face cut up, you puke.
O kadar tatlı ki kusmak istiyorum.
It's so sweet I'm gonna puke.
Her yemekten sonra kusmuyorum ve baston yutmuş gibi değilim, demek istediğin buysa.
I don't puke after every meal and have a giant stick up my ass, if that's what you mean.
Daha kusmayacaksın, değil mi?
You're not gonna puke yet, are ya?
Lütfen "Ev gibisi yoktur." deme Çünkü söylersen kanepene kusmak zorunda kalacagim.
Please don't say, "There's no place like home"...'cause if you do, I might have to puke all over your sofa.
Yine de ceketinde biraz kusmuk kalmış.
You've got some puke on your jacket, though.
Çünkü kusmak üzereyim.
Cause I promise that I'm about to puke.
Dinle, seni değersiz küçük...
Listen, you insignificant little puke, you...
Evet, görünüşe bakılırsa, orasına, denizcilikte kusman için seni gönderdikleri yer demek.
Yeah, apparently that's a nautical term for place they send you to puke.
Evet, sanırım kusacağım.
Yeah, then I think I must puke.
Bir tane al, sonra vur yüzüne, tamam mı?
One. And you puke on your own, OK?
O yüzden suratına kusmadan siktir git buradan, lanet olası ibne!
So fuck off and die before I puke on your face, goddamn faggot!
Yemeğini çıkarmak isteyen kadınlar için daha büyük bir hedef.
It's a bigger target for broads who want to puke their dinner.
Kim olduğunu biliyoruz ve bilgin olsun kusmuğum kıyafetinden daha güzeldir.
We know who you are. And P.S., I puke cuter than that outfit you're wearing.
Birbirinin ağzına kusan Japon kızlar.
Japanese girls puke in each other's mouths.
Tanrım, kusacağım.
I'm gonna puke.
Kahretsin kahvenin tadına bakamıyorum
Shit, this coffee tastes like puke.