Pın перевод на английский
89,641 параллельный перевод
Başkalarını tutuklarken seni izleyip kapıdan çıkıp gitmemi kastediyorsan...
You mean watching you arrest other people while I walk right out the door?
Canınız sıkılırsa lütfen bana yazıp neden gitmeyi tercih ettiğinizi benimle paylaşın.
If you find yourself bored, please write and share with me why you chose to leave.
Eşbölüşüm teoremini ve diatomik gazlara uygulanıp uygulanmadığını anlamaya çalışıyorum da.
I've been trying to understand equipartition theorem and if it applies to the case of diatomic gases.
Devlet okuluna giden çocuklara kendi oyunlarını yazıp sahnelemeyi öğretiyorum.
I teach public school kids how to write and produce their own plays.
Bütün bir yıl boyunca etrafınızdaki herkese doğum gününüzde tek istediğiniz şeyin bir köpek olduğunu anlatıp durdunuz.
The whole year, you've been telling anybody who would listen that all you wanted for your birthday was a dog.
Karda bir hendek kazıp üstünü muşambayla kapatarak orayı kış sarayın ilan ettiğin zamanı hatırlıyor musun?
Do you remember when you dug a trench in the snow, covered it with a canvas and declared it your winter palace?
Sen alınıp satılacak değerli bir düve değilsin.
You are not a prized heifer to be bought and sold.
Jost bana zamanın kaçıp gittiğini söyledi.
Papa Jost told me that time is fleeting ;
Saçını taratıp kendine çekidüzen verdirmeye çalıştım ama adam umutsuz vaka.
I've tried to get him to brush his hair and smarten himself up. But the man is hopeless.
Adamın biri içeride sıçıp batırmış.
some guy really wrecked it in there.
Annenle birlikte kendimizi toplumdan soyutlayıp temelli olarak Josh'ın düğün hazırlıklarını takip etmeye karar verdik.
Oh, your mother and I have decided to drop out of society, and follow Josh's wedding full-time.
Harika bir kariyerim olduğunu biliyorsunuz. Birçok en iyi arkadaş rekoruna imza attım. En çok beraber takılma rekoru hatta donumu çıkarıp Josh'ın yüzüne osurduğum bile oldu.
Had a great career, you know, set a lot of best friend records... most consecutive hangs, also grossest bare-ass fart to Josh's face.
Yapmak istediğim son şey bir gülümseme takınıp yabancılarla havadan sudan konuşmak.
The last thing I want to do is paint on a smile and chatter about the weather with strangers.
Sonra zımparalayıp, boyarsın.
Then you can sand, paint, whatever.
Sadece uyumasını söyledi, o da uyudu. Şıp diye.
He just said "Go to sleep," and she went to sleep, just like that.
Basit bir şefkat hareketi onun hayatını değiştirdi. O güzel gülümseme, kayıp yapboz parçamdı.
A simple act of kindness had changed his life, and... that beautiful smile was my missing puzzle piece.
Boktan küçük kasaba doktorlarını dolaşıp duruyorduk.
Going from crappy small-town doctor to doctor.
Kevin, bildiğin gibi, Linda Simms çalıştığın okuldaki öğrencilerden biri kayıp.
Kevin, as you know, Linda Simms, a pupil at the school where you work, is missing.
Önce hava üslerinden birine sonra da çıkarıp başka bir yere çalıştığı yerin 20 metre yakınına gömmüş.
First near one of these airfields, then he dug her up and buried her again, 20 yards away from where he works.
Polisler yanık fotoğraflardan görüntüleri kurtarabilirler, sıkışıp kalırsın.
Cops manage to recover images from those burnt pics, you're toast.
İddia makamı herhangi birini çağırırsa, sıkışıp kalırsın.
Prosecution gets either of them on the stand, you're toast.
Ve sutyenine bir kravat iğnesi tutturmuş... 15 yaşındaki kızımın bir Yankiyle yatıp yatmadığını mı soruyorsunuz?
And the fact that she put a tie pin on her bra... You're asking if my 15yearold daughter was sleeping with a Yank?
- Tony'nin öne çıkıp davayı riske atmasının nedeni sadece iyi bir insan olması mı?
- You think Tony came forward, risked prosecution, because he's a nice guy?
Liderlik yarışını kazanmanın tek yolu gençlerin oyunu alıp o Troçkist rakibini mahvetmen.
A leadership contest which you'll only win if you pull the union and youth vote from that Trotskyite dickhead you're against.
Polis Kevin'i sorgulamaya başladı ve karşı koyamadın. Kızın cesedini çıkarıp onun kapısına götürmek?
But when the police started questioning Kevin, it was too tempting, wasn't it, to dig her up and lay her at his doorstep?
Bir kez bile arayıp mail atmadın.
Not one phone call, one email.
Yakışıklı partilinin önünde bacaklarını açıp uzandın.
The cute little party worker, you just fell right at his feet with your legs wide open.
Anneni arayıp burada kalacağını söyleyelim.
So let's call her and you can stay the night.
Onu tutuklayıp sonra da saldınız mı?
You arrested him and then you let him go?
Gözlerimin içine bakıp bana, Kyle Barnes'ın evinin oradaki treyleri yaktığını söyledi.
- He looked me right in the eye and he told me that he set fire to that trailer out by Kyle Barnes's place.
Bir an dünyaya öfkeli bir çocukken bir baktım parmaklıkların arasından geçmeye çalışıp bana yardım edecek bir Dışlanmış yok diye beni tehdit eden biri hâline geldi.
You know, one minute, he's just a kid pissed off with the world, the next, he's pushing his body through the bars, threatening that there's no Outcast there to help me.
Sen o bölgene gidip ortaklığımızın eseri olacak tüm o işleri bülbül gibi şakımaya ne dersin? ... ve sonra, dizlerinin üzerine çöküp adamlarımın yerin dibinden kazıp çıkaracağı şeyin senin bedenin olmaması için dua etmeye ne dersin?
How about you run along back to that district of yours and start crowing about all the jobs that our partnership is gonna create, and then, how about you get down on your knees and pray that what my people dig up out of the ground
Ben de mekânda bir kaç tur atıp kızının üzerinde birinin gözü olmamasından emin olacağımı düşündüm ama sınırlarımı aştım.
I thought I would do a sweep at this place and make sure no one had eyes on your daughter, but I overstepped my bounds.
Bir şekilde bunu anlamasını sağlayıp ikimizi de özgür bırakmalıyım.
I must make her see that somehow and set us both free.
Adli tıp ayakkabı izinden markasını tespit edebilir.
Forensics will be able to ID the make of the shoe from the tread.
Az önce Bay Davis'e ulaşıp yarın bizimle görüşmesini istedim.
Whoa. I just reached out and asked Mr. Davis to join us tomorrow for a chat.
Evsiz adamın nerede uyduğuna aldırmadan üç gece önce saat on sularında sokağınızda kaçan birini gördüğünü söyledi.
Regardless of where the homeless man sleeps, he says he saw a man racing down your alley three nights ago, around 10 : 00 P.M.
Derisini yüzüp, tuzlayıp, ısınsın diye tabaklayabilir misiniz?
Could you take its skin and salt it and tan it to keep warm?
Baldan söz açılmışken Antik Persliler, adamı alıp eski bir ağacın gövdesini oyup onu içine koyar ve bataklığa dikermiş.
Yeah, speaking of honey, the ancient Persians did this thing where they would take a guy, put him in an old hollowed-out tree trunk and plant him in a swamp.
Dertlerinden kaçıp biraz şamata yaparsın, geceyi burada geçirirsin.
You need to slip from your troubles, make a little ruckus, and you spend the night in here.
Beyaz kadınların ağlayıp zırladığı kanal.
Channel where all those white ladies be cryin'.
Ama canın ne isterse yapıp sonra her şeyin yoluna gireceğini sanmaya devam edemezsin.
But, you know... you can't just, like, uh, keep doing whatever the fuck you want and then thinking it's gonna be okay.
Ta ki biri diğerinin hayali oyuncak fırınını çalıp da diğeri hayali arabasıyla onu ezene kadar.
- Until one of'em stole the other one's - imaginary Easy-Bake Oven... - Mmm-hmm.
Bir sosisi ayak başparmaklarınla kaldırıp tabanlarınla masaj yaptığını düşün.
Imagine picking up a hot dog... - Whoa. -... with your toes, and then massaging it with your arches.
Çarşafın kenarını yatağın kenarıyla hizalamalı, sonra da azami gerginlik için katlayıp altına sokmalısın!
You need to line the top hem with the edge of the bed, then fold and tuck for maximum crispness!
Ama sakın sıçıp batırma Maya.
But don't fuck this up, Maya.
Biraz spot ışığında yıkanıp o berbat yerin pisliğinden arınmanın vakti geldi.
All right, time to bathe in a little limelight. Wash off the stink of that terrible place.
İçeri baskın yapıp onları hamaratlığınla dize mi getirecektin?
Storm in there and decoupage them into submission?
Suda süzülüp kocaman gözlerinle aval aval bakınıp bir tekne pervanesinin kafanı yarmasını bekleme!
Just floating around, watching the world go by you with your big eyes, waiting for the boat to ram its propeller into your head!
Kaderi taşaklarından kavrayıp istediğini yaptıracaksın.
Fuck that. You got to grab fate by the balls and make it do what you want.
Ama düştüğünde de onu yerden kaldırıp, üstünü başını temizleyip hiçbir şey olmamış gibi yapan annelerden olmayın.
But when she does... don't be the kind of mom who picks her up, dusts her off and... pretends like nothing happened.