Pısırık перевод на английский
3,783 параллельный перевод
Herkesin sandığı o ufak pısırık çocuk değilim ben.
I'm not the little wimp you all think I am.
Hayatımda pısırık tipler gördüm ama senin gibisini hiç görmedim.
I've seen some wimps in my time. But they weren't as wimpy as you.
Pısırık gibisin!
You're such a coward.
Bizi pısırık bir grup gibi göstermişler!
They made us out to be a bunch of wimps!
Bir yerde çok uzun süre sıkışıp kalınca olduğun yerden bir el bombası fırlatıp zıplamak ve dua etmek gerektiğine inanırım.
I believe, when you've been stuck too long... in one spot, its best to throw a grenade where you're standing and jump, and pray.
Parmağınızı buraya sıkıştırıp da karşıda bir şeyin öldüğünü izlemek çok heyecanlı bir şey olmalı.
I imagine it must be so exciting to squeeze your finger here and watch something die over there.
O çam sayesinde, Tywin'in kuduz köpeği kuyruğunu sıkıştırıp Casterly Kayası'na döndü.
My blunder sent Tywin's mad dog scurrying back to Casterly Rock with his tail between his legs.
Yaz ya da kış, hava nasıl olursa olsun... taş kaydırıp, sandviç yiyorduk.
Skimming stones and eating sandwiches, summer and winter, no matter what the weather.
Büyükannemin annesi ölüm döşeğinden aileye yazdığı 26 sayfalık mektupta üç sayfayı bir oyun için hazırladığı kostümlere ayırıp eşinden bir paragrafta söz etmişti.
My grandmother's mother wrote to our whole family... A 26 page letter from her deathbed. And she spent three pages on the costumes she did for a play...
Yanıp sönen ışık. Bu, strese neden olup bir saldırıyı tetikleyecek.
It's strobing lights that will cause stress and trigger an attack.
Korra'ya nasıl ayrıldığınızı ve sonra o karanlık ruhların saldırısına uğrayıp ortadan kaybolmuşken Asami ile çıkmaya başladığını söyledin mi?
So have you told Korra yet about how you guys broke up and then you kind of started dating Asami while she was off getting attacked by dark spirits?
Ruhlarla arkadaşlık etmekten her zaman hoşlanmışımdır o yüzden maddesel dünyadaki görevim bittiğinde bedenimi bırakıp Ruhlar Dünyası'na gelmeyi seçtim.
I had always enjoyed the company of the spirits, so when my work was done in the material world, I chose to leave my body behind and come to the spirit world.
Biri seni köşeye sıkıştırdığında bu yaratık ortaya çıkıp o kişiye saldırıyor.
When you're pushed into a corner by someone, this creature comes out and attacks that someone.
- Hayal kırıklığı yaşıyorlar, Kaddafi kayıp.
- That's their frustration, Will. He's vanished.
- Hayır. İyi dostum Başkan, benim Gamma Chi kardeşim beni ofisine çağıracak ve bana bir kılıç gösterecek ve bana kılıcı alıp, boğazımdan aşağı sokup kıçımdan çıkarmamı söyleyecek.
My good friend POTUS, my Gamma Chi brother, is gonna summon me to his office and he's gonna show me a sword and he's gonna tell me to take the sword and slide it down my throat until it comes out my ass.
Güney Philadelphia'nın sokaklarından çıkıp başkente yükselen her çocuk hırslıdır.
Any kid who's made it from the streets of South Philly to the Capitol rotunda is ambitious.
Ona bir kaç mermi sıkıp saldırıya uğramış gibi mi yapsaydım?
Pop a couple caps in him and pretend someone knocked me out?
Tüm bunların arkasına sığınıp kalbinin kırıklığını saklamaya çalışıyor!
He's just trying to hide a broken heart behind all that shit!
Kanımca baş şüpheli tarafından kaçırılıp, saldırıya uğramış ve sonra baş şüpheliyi öldürmüş bir polisi öldürmek aptallık olurdu.
It would be stupid of me to kill the cop that kidnapped... abused and executed the prime suspect.
Bo hiç kıvırıp tıkıştırmaya çalışır mı?
Does Bo ever just fold it and mush it in?
Gece vardiyasında çalışanlardan birine de çıkışımı o saatlerde yaptırıyorum. Çift maaş alıp yalnızca 15 dakika çalışıyorum anlayacağın.
Get paid for a double and only work 15 minutes.
Sterling 2 aydır kayıp,... kaç bin dolar ve zaman harcadığımızı tanrı biliyor, ve bütün bu zaman kıyı tarafında burger mi çeviriyormuş?
Sterling has been missing for two months, we've spent God knows how many thousands of dollars and manhours searching for him, and this whole time he's just down at the shore flipping hamburgers?
- Lisa Willoughby'nin cesedini çıkarıp bir balık misali deşmeyi şaka sayıyorsanız evet, sanırım bir şakaymış.
- If you consider digging up Lisa Willoughby's corpse and gutting her like a fish a prank, yes, I guess it was a prank.
Yeni bir yere gittiğim zaman, kafam karışık bir şekilde uyanırım ve paniğe kapıldığımda yapılacak en iyi şeyin dışarıya çıkıp yıldızlara bakmak ve nerede olduğumu anlamak olduğunu bilirim.
It's just, I have this thing, whenever I'm in a new place, I wake up disoriented, and, uh, I know the best thing for me when I panic is to go outside and... look at the stars and figure out where I am.
Bana sanki onun, uzun zamandır kayıp olan kızı filan gibi geliyor.
But I have a hunch she's like his long lost daughter or something.
Kendi dalgana bakıyorsun, içkini içiyorsun sonra da birden bire yıllardır görmediğin ve sadece bir kez karşılaştığın bu adam karşına çıkıp bir komployu üstüne yıkmaya mı çalışıyor?
Minding your own business, having a drink, and out of the blue, this guy comes up you haven't seen in years... met him only once... and he tries to engage you in a criminal conspiracy?
Şimdi kitaptan kenar çıkıp size küçük bir sır vereyim.
I'm gonna go completely off-book and tell you a little secret.
Bu saçmalık. Ortalık kırılıp dökülür.
Someone's gonna break a lamp.
Zaten dilin kıpır kıpır. Bu akşamın da şimdiden kanıtladığı üzere eski bir dostu yemekte ağırlamak çok güzel.
And as this evening has already proven, it's nice to have an old friend for dinner.
Gençlik, aşkın evet ya da hayırında sıkışıp kalmış.
Youth is stuck in the yes or no of love.
Ö p ü ş ü y o r l a a r!
K-i-s-s-i-n-g!
Vali muhtemelen şu an yoldadır, biz de zombilerle burada kısılıp kaldık.
The Governor is supposedly on the way and we're stuck in here with walkers.
Belki Leydi Hummel'a rimelle bıyık çizebiliriz, ki muhtemelen yüzünde çıkacak olan tek tüy bu olacak ya da elini ılık suya batırıp yatağını ıslatmasını sağlama numarasını yapabiliriz.
Maybe a mascara mustache for Lady Hummel, which would probably be the only facial hair he's ever had, or we could do that stick-his-hand-in-warm-water - make-him-wet-the-bed trick?
- Yukarı çıkıp çocukları çağırır mısın?
Hey. Can you go upstairs and get the boys?
Bay Mulloy, öne çıkıp kendinizi tanıtır mısınız, lütfen?
Mr Mulloy, would you come forward and identify yourself, please?
- Birisinin bir psikiyatriste saldırıp da bunun karşılığında bir nevi ödüllendirilmesi canımı sıkıyor.
- It bothers me, the idea that someone can attack a psychiatrist and get rewarded for it.
Aşk acısı çektiğinizde ve kalbiniz sıkışıp haykırdığında tek bir çaresi vardır : Futbol maçı.
When yου sυffer becaυse οf lονe and yουr heart tightens and cries ουt there's οnly οne cυre : a sοccer match.
Hayır ama kıçını kaldırıp onu izlemek için yeterli.
No, but it's enough to get you off your ass and watch him.
İçeride sıcacık ortamda kalıp birbirlerine sarılmak istiyorlardır.
They probably Want to stay inside, nice and warm together.
Umarım sırf bağlantılarımı kullanıp dışarıda müşterileri karşılamamı falan istemiyorlardır. 20 yıl önceydi o. Artık mümkün değil.
I hope they're not just looking for my contacts and Want to send me out Waiting for clients like I did 20 years ago, because that wouldn't be suitable.
Beni kızdırıp, kendini nezarete attırıp, geceyi sıcak bir yerde geçireceksin.
You piss me off, so I haul you in, then you get a warm place to crash for the night.
Adli tıp doktoru çürüme seviyesine göre yaklaşık iki aydır ölü olduğunu düşünüyor.
Based on the level of decomp, the coroner thinks he's been dead for about two months.
Travis tırnağını kırdığında japon yapıştırıcısı kullandın ve ayak parmakları birbirine yapışıp kaldı.
When Travis lost a toenail, you super glued it back to his foot and stuck all of his toes together.
Sanırım Nancy'nin tıbbi giderlerini.. .. benim kayıp 25 milyonun bir kısmıyla ödüyormuş.
I think he was paying for Nancy's medical with part of my missing 25 million.
Çatıların üzerinden atlayıp ve duvarlarda yürüyüp, Pak Hok'un ikiz kılıç saldırısını bozguna uğrattı, ve görünürde herşeyi harap etti.
He jumped on rooftops and walked on walls, routed Pak Hok's twin-sword assault, and destroyed everything in sight.
Tatlım, Dixon'la neredeyse bir buçuk yıldır ayrılıp barışıyoruz, ve hiç evlatlık edinilmekten ya da kızkardeşten bahsetmedi.
Sweetie, I've been dating Dixon for, like, a year and a half on and off, and he's never said anything about being adopted or having a sister.
Hayır, polisler bir gün daha kılını kıpırdatmayacakmış.
No. The cops won't do anything for another day.
Bagajı kırıp melek tüyü çalmış.
He broke in to the trunk, stole an angel feather.
Hadi başka bir şeyi daha kırıp geçelim.
Let's drive through something else!
Kız çocuğa bakıp onu çözmeye çalışır.
And she's looking up at his face trying to figure him out,
Kokteyl karıştırıcını alıp multimilyon dolarlık işe ortak olmaya hazır mısın?
Are you ready to set down your cocktail shaker and co-manage a multimillion-dollar business?