Question перевод на английский
59,203 параллельный перевод
- Thea, soru bile saymıyorum bunu.
- Thea, it's not even a question.
Asıl soru sen bizim için neler yapmayı göze alıyorsun?
Question is what are you willing to quo in exchange for your quid?
Asıl soru bizim elimizde bir şey var mı?
Better question is do we have anything?
Hemen bir soru sorayım.
- Uh, quick question. - Mm-hmm.
Sorun şu ki, Chase neden Oliver'a ikisinin de hiçbir bağlantısı olmayan 15 senelik bir kadavra yollasın?
The question is, why would Chase send Oliver a 15-year-old body that neither of them are connected to?
Sorunun cevabı belli.
Mm-hmm. Ok, the question was rhetorical.
Ama asıl soru, bu iş nereye varacak?
But the question is to what end.
Seelie Kraliçesi o soruyu bana sormuş olsaydı.
And if the Seelie Queen had asked me that question?
Ama ne olur bana bu soruyu tekrar cevaplatma.
But please..... please, can I never have to answer that question again?
Burada soru şu ; hangisi?
The question is, which?
Bu kişilerden birinin David Walker tarafından taciz edildiğini göz önünde tutmalıyız.
We need to consider the possibility that one of these people were assaulted by Walker. The question is, which? What the hell have you done?
"Osbourne sağda solda sorular soran meraklı herifin teki" demiş.
"Osbourne was a nosey little fucker who'd asked him one question too many".
Sorun şu çok fazla kesin, değil mi?
Question is... is it too good?
Ee sanırım sonuçta kendine o eski soruyu sorman gerek.
'Well...' .. I guess in the end, you have to ask yourself the old question.
İşte milyon dolarlık soru.
That's the million-dollar question.
Ciddi bir soru mu bu?
Is that a serious question?
Yani, um, bu garip bir soru gibi gelebilir.
So, um, this might sound like a weird question.
Garip bir soru.
That is a weird question.
Diğer lord ve leydilerin önünde kararlarımı sorguladığın zaman beni bastırmış oluyorsun.
When you question my decisions in front of the other lords and ladies, you undermine me.
- Kararlarını sorgulayamaz mıyım yani?
So I can't question your decisions anymore?
Joffrey kimsenin otoritesini sorgulamasına izin vermezdi.
Joffrey never let anyone question his authority.
Sana bir şey soracağım Diz.
I got a question for you, Diz.
Yani... bir dakika ayırmak Bir sonraki soruyu cevaplamayı düşünmek Yine de ne diyeceğini söylemeden önce.
So... take a moment to consider answering my next question before saying what you're going to say anyway.
Hiçbir soruya doğru dürüst cevap vermiyorsun.
You never just answer a fucking question.
Sorduğun şey bir soru değil Shadow.
It's not a question, Shadow.
Sorulması gereken şey : "Gördüklerine inanıyor musun?"
A question would be "What do you believe you saw?"
Sorgulandığı zaman paramparça olsa bile.
Even if it crumbles under question.
Soru ise şu. Solup gitmesine izin verebilir misin?
Question is... can you let her fade away?
Beklediği cevap üstü kapalı olarak sorunun içinde gizliydi.
The answer required was implicit in the question.
Kahrolası soruyu cevaplayın!
Answer the fucking question!
Akılda şu soru var. "Gotham'ı kim yönetiyor?"
"begging the question, who is running Gotham?"
Asıl soru nerede olacağı.
Question is where.
Bu mükemmel bir soru.
That... is an excellent question.
Gerçi çoğu insan soruyu mantıklı şekilde cevaplamaya çalışır, tabi diğerleri...
Although most people try to answer the question in a logical fashion, while... others...
Hepiniz için bir sorum var :
I have one question for all of you :
Bana soracağın bir şey varsa, evlat neden devam edip sormuyorsun?
If you have a question for me, son... why not go ahead and ask it?
Hey, kısa bir soru.
Hey, quick question.
Soru şu ; Gotham'ı kim yönetiyor?
The question being, who runs Gotham?
Profesör Strange'in geçen yıl Indian Hill'de size Bruce Wayne ve Lucius Fox'a sordurttuğu soru.
That question Professor Strange had you ask Bruce Wayne and Lucius Fox last year at Indian Hill, the one that has tortured you,
Suratında bir soru işareti var.
There's a question mark on your face.
Doktor, uykularını kaçıran soru bu mu? Jim'i incitmek istedin.
Oh, Doctor, is that the question that's been ruining your sleep?
Harvey...
Harvey... I told Alfred to question Strange.
- Harika bir soru.
That's a great question.
Bir soru sorabilir miyim?
Can I ask you a question?
- Caitlin'in sorusuna yanıt vermedin.
You never answered Caitlin's question.
Jesse... Jesse, ufak bir soru :
Oh, Jesse, hey, Jesse, quick question :
Ama doğru sebepler için teklif edip etmediğini sorgulamama sebep oldu.
It just... it made me question if you were asking me for the right reasons, you know?
Asıl soru şu :
So the question is :
Yıllarca tamamen başarısız oldu. Fakat kendinize şu soruyu sorun...
But ask yourself this question...
Bir sorum var.
I have a question.
- Sorunun cevabı.
The answer to your question.