Rab перевод на английский
1,521 параллельный перевод
Ve etrafınızdaki ıstırabın da çok farkında olmalısınız.
And you have to be super-aware of the suffering around you.
Oğlumu bir cankurtarana bindirip onu yıldızların ötesine göndermenin vereceği ıstırabı hayal dahi edemem.
I can't imagine the agony of putting my son in a lifeboat... and sending him across the stars.
Kaderini reddeden kişi.. ... en büyük düşmanı kadar acı ve ıstırabı yanında getirir.
One who denies his destiny... can bring about as much pain and suffering as your greatest enemy.
Acı içinde geçmişi olan ve ızdırab çeken çok kişi var.
There are too many people with stories of pain and suffering.
"Istırab duyuyorum lakin üzüntümü belli etmemem gerek!"
" I grieve and dare not show my discontent.
böylece tüm ızdırabı çektim.
So, I do all the suffering.
İncil'de dendiği gibi ; "Her bir gün, kendi ıstırabını taşır".
As the Bible says, to each day, its own troubles.
Rab'bim, eğer beni buraya sana hizmet etmem için gönderdiysen cesaretle yapmamı sağla.
My Lord, if Thou hath sent me here to serve Thy purpose, let me do it with courage.
Emily, Allah senin ıstırabına gözünü kapatmış değil.
'Emily, heaven is not blind to your pain. "'
Selam sana ya lutf ile dolu Meryem. Rab senin iledir...
Hail Mary, full of grace, the Lord is with thee...
Bunları göz ardı ediyorum ıstırabıma son verin.
I will put them aside and ask you to end my agony.
"Oysa Rab'le birleşen kişi, O'nunla tek bir ruh olur."
"He that is joined unto the Lord is one spirit."
Istırabım, ümitsizliğim.
My only torment and my only hope.
Kolombiya'daki bütün kokaini getirseler, sana benim gecemin ızdırabını çektirmem.
You know, I wouldn't put you through my evening for all the coke in Colombia.
Bu bir tavşan mı? Bu bir tavşan.
Is that a rab- - that's a rabbit!
Her yıl bazı anneler, kayıplarının ızdırabına tepkiyi akla gelmedik şekilde gösterir.
Every year some bereft mother will respond to her agony... in an unimaginable way.
O korkunç, dayanıImaz ıstırabı.
Give it to me. Why?
Ne ıstırabımı, ne de acımı dindirdi.
They didn't take away the anguish nor the pain.
Izdırab içinde yaşamaktansa ölmeyi seçerim, daha iyi.
I choose death if the alternative is so much more bitter.
- Kaç kişinin ıstırabına son verdim mi demek istiyorsun?
- How much pain have I taken away?
Izdırabını görmek için uzman olmak gerekmiyor.
It doesn't take an expert to see you're suffering.
Yoksa cehennem ızdırabı çekerler.
otherwise, they feel hellish pain.
Bu yüzük, bütün ıstırabın ana nedenidir.
Now stop this game of romance, I've had enough!
# Aşkı ve ızdırabı çekmek için.
Shoot-love and pain
Istırabın uzamasının, ne onun ne de sizin için bir anlamı yok.
No sense in prolonging the agony. For him or for you.
Tek başıma cezamın ıstırabını çekebilirim.
I can suffer the punishments alone.
Şimdi Sametciğim bizim İbrahim abiyle bir demir işiyle alakalı olarak bir rabıtamız oldu önce.
Now Samet, I got to know Ýbrahim through the steel business.
İşte kanla, kanın içinden geçip dünyaya gelen... her türlü ıstırabı yaşayan.
He who was born with and through blood... will pass through all forms of suffering.
Binlerce lanetli ruhun ızdırabıyla çalışıyor.
It is powered by the anguish of a thousand doomed souls.
Yavrum, tüm bu acı ve ıstırabın aksine, benim koşullarımla son bulmasını istiyorum.
Honey, I want to end things on my terms as opposed to all that pain and suffering.
Ama ıstırabı uzatır.
But it would prolong the agony.
Yatak istirahatı daha çok yatak ıstırabına benziyor.
Bed rest is more like bed agony.
" Yeri göğü yaratan Rab'den gelecek yardım.
My help cometh from the Lord which made heaven and earth.
"Senin koruyucun Rab'dir... " O sağ yanında sana gölgedir.
The Lord is thy keeper... the Lord is thy shade upon thy right hand.
" Rab her kötülükten seni korur...
The Lord shall preserve thee from all evil :
"... şimdiden sonsuza dek... "Rab koruyacak gidişini, gelişini."
"The Lord shall preserve thy going out and thy coming in from this time forth, and even forevermore."
Ya da kaybettiğimiz birinin ıstırabı... Hepimiz, hayatımızı anlamlı kılacak bir şeyleri yaşamak isteriz.
Or the anguish of great loss... we all hope to experience something that make our lives meaningful.
Izdırabı tüm bir sınıfa yayabilecekken... neden kendim acı çekmeye razı olayım?
Why settle for making myself miserable... when I can spread the misery around to an entire class of students?
Eğer Thennagar istilası sırasında bu silaha sahip olsaydık... bir çok ızdırabı engellemiş olabilirdik.
If we'd had it during the Thanagarian invasion, we might have avoided a great deal of suffering.
İnsan doğası böyle, birisinin mutluluğu başka birinin ıstırabı demektir. Her zaman değil baba.
It's human nature to pursue one's happiness over someone else's misery.
Benden çocuğun ıstırabına son vermem mi bekleniyor?
I put the kid out of his misery?
Peki ya ailesinin ızdırabı?
What about her family and their grief?
Eğer tanrı varsa, bu ıstırabımı sonlandıracak bir doktorla karşılaştırmasını istiyorum.
If there is a god, I just want him to lead me to a doctor who will help me end this agony.
Kahrolası bir Arap mı?
He a goddamn A-rab?
Selam olsun sana Meryem, Allah'ın sevgili kulu Meryem, Rab seninledir.
Hail Mary, full of grace, the Lord is with thee.
Çarmıhtaki Rab İsa gibi ellerini ger.
Stretch out your arms like our Lord on the cross.
Tanrım. Istırabım artıyor.
I mean, God, the pain is just searing.
Dört senelik lise ıstırabını Met Ü hayaliyle gelip buna bakmak için... çekmedim tamam mı?
I did not spend four years of high school misery... dreaming about coming to Met U for this, okay? - No, I...
Bu sadece ızdırabı görmeye başlamam.
It's just... that I begin to see the suffering.
Savaşın verdiği ıstırabı bir an evvel bitirmek ve binlerce genç Amerikalı'nın hayatını korumak için kullandık.
I realise the tragic significance of the atomic bomb.
Ona rehberlik et, ey Rab.
Guide her, Lord.