Rainbow перевод на английский
1,860 параллельный перевод
Gökkuşağı.
Rainbow.
"Şimdi sana gökkuşağının ne olduğunu göstereceğim."
'I'll show you what's at the end of a rainbow.'
Gökkuşağı Çocuk Sanat Akademisi
Rainbow Children's Art Academy
Liçi çiftçilerinin en büyük düşmanı gökkuşağı Lorikeet papağanları.
For lychee farmers, rainbow Lorikeets are the enemy.
Başının üstünde gökkuşağı renginde bir haç var.
He had a rainbow-colored cross over his head.
Başının üstünde gökkuşağı renginde bir haç var.
A rainbow-colored cross over his head.
Sonrasında gökkuşağında bir şey bulursunuz. Altın bir hazine.
At the end of the rainbow are something!
Senin için gökkuşağı yapayım, ister misin?
Do you want me to give you a rainbow?
Bir gökkuşağını yoktan var etti.
He made a rainbow appear.
Başka bir gök kuşağı.
Another rainbow!
Duyguların gökkuşağı!
A rainbow of feelings!
Ama sen gökyüzündeki Tanrıça gibisin.
But you like Rainbow Serpent.
- Güzel. "Gökkuşağının ardında bir yerlerde"...
# Somewhere over the, uh - the rainbow #
- Gökyüzündeki Tanrıça mı? - Evet.
- Rainbow Serpent?
O gökkuşağı şarkısını çalabilir misin?
Can you play that rainbow song?
Bu gökkuşağı şarkısını seviyorum ben.
I like that rainbow song.
"Gökkuşağının" "ardında bir yerlerde" "çok yükseklerde" "bir zamanlar bir ninnide duyduğum" "bir ülke varmış."
# Somewhere # # Over the rainbow # # Way up high #
"Gökkuşağının ardında bir yerlerde" "gökyüzü masmaviymiş".
# Somewhere over the rainbow # # Skies are blue #
Karışık dondurmadan keyif almak kötü bir şey sanırım Richard'ın ırkçı saçmalığı için.
I guess it was mean enjoying a rainbow cone... to celebrate Richard's racial slur.
Ayrıca gökkuşağı ceketimi giydiğimde derimde oluşan hissi seviyorum!
And I like the way my skin feels when I'm wearing my rainbow jacket!
- Gök kuşağı tüplerin, Iridessa.
- Your rainbow tubes, Iridessa.
# Gökkuşağının sonunun ötesinde bir yerde # # O mutluluk arayışında #
Somewhere over the rainbow's end ln your pursuit of happiness
Gökkuşağındaki diğer bir rengi görmek gibiydi.
It was like seeing another color in the rainbow.
" Ah gökkuşağı tahtında oturan Afrodit, bu acının kalbimi iyiye bölmesine izin verme, ama daha önce geldiğin gibi gel bana, ve beni bütünle :
"O Aphrodite on your rainbow throne," don't let this sorrow tear my heart in two, but come to me as once you came before, and make me whole :
Gökkuşağı çıkabilir.
Maybe we'll have a rainbow.
"Gökkuşağı Timsah Gölleri Kurtarıyor"?
"Rainbow Alligator Saves the Wetlands"?
- Çelikbaş alabalık?
- Rainbow trout?
Hayır. O gökkuşağının hemen yanında.
No, lt`s right by that rainbow.
Sabah ilk iş yanıma gel sonra senden istediğim gökkuşağını yap ofisimde.
Okay. So, I need you to come over first thing tomorrow morning and what I want you to do is to create a rainbow in my office.
İhtiyacım olan gök kuşağı renginde dosyalar. Çünkü her karakterim gökkuşağının bir rengi olsun istiyorum. Ayrıca kategorisine göre düzenlenmeli.
Essentially, I need a rainbow-colored hue of files because I want each one of my characters to be part of the rainbow, and it needs to be organized categorically.
- Gökkuşağı.
- R-Rainbow.
- Bir Corrie gökkuşağı gördün demek.
- You saw a Corrie rainbow.
Gökkuşağının içinde yer almak kadar güzel bir şey yoktur.
Compared to being right inside a rainbow.
Bu ortadaki Gökkuşağı.
CHRIS : And that's Rainbow in the middle.
Adım Gökkuşağı ama kalabalığın içinde mavi ceketli, tekdüze biriyim.
They call me Rainbow, but I'm just another drab blue blazer in the crowd.
Utanç verici sıkıntılar demişken, Gökkuşağı'nın dansını görmelisiniz.
Speaking of humiliating afflictions, you should see Rainbow dance.
- Pekala, tamam.
RAINBOW : Okay, all right.
Gök kuşağı dondurması, içinde süt yoktur, ya da limonlu misket limonlu, hindistan cevizli ya da şeftalili meyve püresi.
Rainbow sherbet - that's no dairy - or sorbet : lemon, lime, coconut, and peach.
Yağmurdan sonra kocaman bir gökkuşağı çıktı.
And after the shower, a huge rainbow in the sky.
Bazen gökkuşağının sonuna ulaşırsın ama cüceler evlerini kapatmış ve bubi tuzağı kurmuştur.
Sometimes you get to the end of the rainbow and the leprechauns went and booby-trapped it!
Gökkuşağı ulusu, burada başlıyor.
The rainbow nation starts here.
Ona ödev defteri al ve içine gökkuşağı çıkartmaları yapıştır.
Get her an assignment notebook and put rainbow stickers in it.
Belki de gökkuşağı renkli taşa ilk rastladığım ana dönmeliyim.
Maybe we should go back to when I first came into possession of the rainbow-colored rock.
Gök kuşağının sonunda ne olduğunu biliyorsunuz, değil mi?
You know what's at the end of a rainbow, don't you?
Gökkuşağının sonu.
It's the end of the rainbow.
Ya da gökkuşağının başı.
Or the beginning of the rainbow.
Ya bu taşı yağmur gökyüzünden düşürdüyse ve güneş ışığı gelip çarptıysa güneşten gelen ışığın prizmatik olarak dağılmasıyla bu gökkuşağı taşı oluşmuş olabilir.
What if the rain dropped the rock from the sky and the sun comes out, hits the rock creating this prismatic separation of the light from the sun thus causing a rainbow.
Bu dilek taşını hırsızlardan korumak için bir kanyon ve etrafında insan yiyen timsahlar ve zehirli yılanlar istiyorum.
With a canyon around it filled with man-eating crocodiles and venomous snakes to protect the Rainbow Rock from thieves.
Bir taş, gökkuşağı renginde ve tam bu büyüklükte.
It's a rock. It looks like a rainbow and it's this big.
Taşın işiydi. Gökkuşağı renkli taşın işi.
It was a rock, a rainbow-colored rock.
Gökkuşağının sonu.
The rainbow's end.