Rules перевод на английский
19,961 параллельный перевод
Kural buydu!
Those are the rules!
Tamam, tamam kurallar anlaşıldı mı?
All right, all right, are we clear on the rules here?
- Aslında sosyal yardım programına sermayeyi okul sağladığı için ayrıca tezine sermaye sağladık gibi düşünebilirler ki bu kurallara aykırı.
- Uh, actually... since the school funds the outreach program, it could be perceived that we are also funding your thesis, which is against the rules.
- Bunun için kurallar var...
- There are rules th...
Ev sahiplerinin oyunu senin kurallarına göre oynamayı bırakmasını istedim.
I wanted the hosts to stop playing by your rules.
Şu andan itibaren kuralları ben koyuyorum.
From now on, I make the rules.
Kuralları sen mi koyuyorsun?
You are making the rules?
Kurallar böyle.
That's the rules.
Kuralları biliyorsun.
Now, you know the rules.
Dünya'ya inmenin kuralları vardır.
There are rules for coming down here to Earth.
Hem de kendi kurallarıyla.
With his rules.
Bu kuruluş bilinmeyenlerle mücadele ediyor ve kuralları o anki duruma göre belirliyor.
This agency deals with the unknown and is often forced to make up the rules as it goes.
Farkındayım ama, o kuralları takip edecek.
Oh, I know, but he'll follow the rules.
Doktor bizim aile için kuralları esnetirdi.
But Doc would bend the rules for our family.
- Kendi kurallarını uygulamayı seviyorlar.
- They like to make up their own rules.
Eğer kuralları biliyorsunuz.
You know the rules.
Maggie'yi'kuralları'esnetip, ilmek onayı almak zorunda.
He had to convince Maggie to bend the rules and let us stitch.
- Neymiş ki bu'kurallar'?
- And those rules are?
Burada misafirlerim olduğunuza göre, birkaç ev kuralım var.
Now you're staying here as my guests, these are my house rules.
- Kuralların karşılığında biz ne alacağız?
What do we get in exchange for all these rules?
Buranın kuralı bu.
It's house rules.
Bu sadece kışkırtıcı değil, tüm kurallara da aykırı!
This is not just inflammatory, it breaks all the rules.
Hangi kurallar efendim?
What rules, sir?
Medyanın Kraliyet ailesine gösterdiği saygının ve hürmetin yazısız kuralları.
The unspoken rules of deference and respect shown by the media to the Royal family.
Ama taç giyme törenini televizyona çıkardıklarında o kurallar değişti!
But surely those rules changed the moment they invited television into the coronation.
Lincoln kurallarımızı biliyordu.
Lincoln knew our rules.
Açıkça görülüyor ki kuralları ben koyuyorum.
Clearly, I make the rules.
Evde sadece iki kural var.
There are only two rules in this house :
Oyunun kurallarını anlaman için bir kez deneme yapacağız.
To make you understand the rules of the game... We practice once used...
Captain Jack bir numara dersen kalırım.
Say that Captain Jack rules and I'll stay.
Biri egemen olacak, biri ölecek.
One rules, one dies.
Şu andan itibaren, kurallara uyacaksın.
Starting now you follow the rules.
Kurallar var ve kurallara uyacaksın.
There are rules and you'll stick to them!
Kurallar oldukça açık ve kurallar çiğnensin diye durmuyorum ben burada.
Rules are as clear as they can be, and I will not stand for them being broken.
Kurallar olmadan, olaylar anarşiye döner!
Without rules matters devolve into anarchy!
Kapışırsak, şu kuralları uygulamaya ne dersiniz?
If we go about it, how about using these rules?
Bu şehrin kurallarına göre oynayarak kazanacağız.
We'll win using this city's very rules.
Artık boktan kurallarınıza uymamıza gerek yok.
Now we don't have to follow your crappy rules anymore.
Kendi kurallarımızla!
While making up our own rules!
Hayır, hayır sinmiyor ama kurallar var.
No. No, I'm not. But there are rules.
Kuralları ve işlerin nasıl yürüdüğünü anlaman için.
Understand the rules, the way things are done.
Net kurallar, ağır cezalar.
Clear rules, severe punishment.
- Kurallar böyle.
- It's just the rules.
Hangi kurallardan bahsediyordu?
What rules were they talking about?
Eğer kurallara bakacak olursak, ameliyat da yapılamaz.
If we're going by the rules, it's not approved for an O.R., either.
- Kurallar.
- Rules.
Çok gizemliler. Özel olduğu için bize hiçbir şey anlatamazlar.
They have so many secrets that there are many things they can't tell us due to rules and regulations.
Güvenlik nedenlerinden ötürü.
Security rules.
Buna kurallara uymak diyoruz.
It means that rules are being kept.
Kurallar umurumda değil.
I don't care much for rules.
Kuralları siktir et.
Screw the rules.