Ruthless перевод на английский
1,511 параллельный перевод
Şöyle yapacaksın, imdat, yardım edin.
- "help me" - Ratso the Ruthless Okay?
- Çirkin. - Acımasız Farecik geliyor.
- Here comes Ratso the ruthless!
Bu Nazi domuzları pek merhametsiz değil mi?
~ Gustav ~ Those Nazi swine are ruthless, ja?
Yaşadığı zalim hayatın sonuna doğru aldığı her nefes, Viktor'a altın ya da gümüşten daha değerli geldiğinde Marcus, ona hastalığını ve ölümünü erteleyecek bir teklif getirdi.
Toward the end of his ruthless life when the next breath meant more to Viktor than silver or gold Marcus came with an offer a reprieve from sickness and death.
Etrafta acımasız ve saldırgan yaratıklar var.
These are ruthless and desperate creatures.
Bu çok acımasızcaydı, yazışma odası hainleri. Zaman bir kez daha gelenekleri tekrarlattı.
It was ruthless and bold, a mailroom coup, a time-honored show business tradition.
Chuck, sen gerçekten zalim birisin
Chuck, you really are completely ruthless.
Bay Acımasız aramızda.
Mr. Ruthless is in the house.
Tatlı ve masum gözüken ama aslında tamamen hırslı ve acımasız olan bir asistan hakkında.
It's about an assistant who seems all sweet and innocent but is really quite ambitious and ruthless.
Acımasız danışmanlar topluluğu.
Ruthless advisors.
Yeterince acımasız değildi.
He was not ruthless enough
Bu yüzden G.Kore ve ben acımasız taleplerinize boyun eğeceğim ve siz, bizi ordunuzla K.Kore ve Çin'den koruyacaksınız.
So, Korea and I should succumb to your ruthless demands and you shall prevent intervention by North Korea and China through your military force...
Bunların acımasız talepler olduğunu düşünüyorsanız Kore İmparatorluğu tarihini inkâr ediyorsunuz demektir.
If you think these are ruthless demands, you are denying the history of the Korean Empire.
Hepsi de öyle ya da böyle onun yerini öğreneceklerdir
They are amoral, ruthless and without restraint.
Biliyoruz. Önlerine çıkan herşeyi yokeden kural tanımayan vahşi savaşçılar!
Sure, the ruthless savage warriors who destroy everything in their path.
Tatlım, zaman bana karşı, özellikle kadınlara karşı bu kadar acımasız olmasaydı, beni tanıyamazdın bile.
Honey, you would not recognise me as time can be ruthless, especially to women.
Ama Yoo acımasızdı.
But YOO was ruthless.
Acımasızdır.
And she's ruthless.
- Olamaz. - Acımasız kadın.
Ruthless woman!
Kimse sizin kadar, katı, acımasız, soğukkanlı bir kabadayıyı oynayamaz.
no one plays a tough, ruthless, hard-hearted prick like you do.
Kendini kanunlardan üstün gören zalim ve güçlü bir adam.
A ruthless, powerful man who thought he was above the law.
Adı Arana, yani örümcek. Çünkü hesapçı ve acımasız.
He's known as "Araña"... a spider, because he's calculating and ruthless.
Acımasız teröristlerin elinden birkaç saat içinde kurtuldular.
Within a matter of hou | |, they finally find themselves | | ee of ruthless terrorists
Şimdi, zalim olmanın zamanıdır.
Now is the time to be ruthless.
Ona bedeli ne olursa olsun hayatta kalmasını ve tamamen merhametsiz olmasını öğrettim.
I taught him to survive at any cost, to be completely ruthless.
- Kışkırtıldığım zaman çok acımasız olabilirim.
I can be plenty ruthless when provoked.
Merhametsiz dolandırıcılar olduğumuzu sanıyordum.
I thought we were ruthless con artists.
Dünyadaki en acımasız yaşam formu onlardır.
They are the life form pi? that there is ruthless.
Biraz agresif ama tarzını beğeniyorum.
I like you, you're ruthless.
Acımasız olacağız ama sahne gerisinde duracağız.
We'll be ruthless, but out front.
Çok ayıp.
How ruthless?
Çok yamansın.
You're ruthless.
Korku o kadar köksüz bir şeydir ki, suçlarını itiraf eden ve kendileri için ölüm cezası talep eden kurbanlar, aynı zamanda saygınlıktan da yoksundurlar. Böylece birer kuklaya dönüşürler, Alice Harikalar Diyarında'dan çıkma diyaloglar ile muhattap olurlar.
The horror was so ruthless that the victims, those who had to confess and demand death penalty for themselves and so on, were deprived of the minimum of their dignity, so that they behaved as puppets, they engaged in dialogues
Yasa sadece şiddetli, köksüz ya da kör değildir. Yasa aynı zamanda bizimle dalga geçer.
The Law is not only severe, ruthless, blind, at the same time, it mocks us.
İnsanların hakkımda söylediklerini biliyorum sert, acımasız, asla fırsatı kaçırmayan biri.
I know what people say about me, that I'm harsh, ruthless, that I never miss a trick.
Eminim bununla zamanla baş edebilirdin gençler, özellikle de liseli gençler çok acımasız olurlar. Yargılarlar.
I'm sure you would've dealt with it later, but kids, high school kids, especially, they're just ruthless, judgmental.
Selahaddin merhametsiz olabilir ama iyi bir Müslümandır. O bile Allah'ın isteklerine boyun eğmek zorunda.
Saladin may be ruthless but he is also a good Muslim, and even he must follow the will of Allah.
Castillo gibiler acımasız.
Guys like Castillo are ruthless.
Kitty, annemin onu bir dolar için... büyükannesini öldürebilecek kadar zalim ve insafsız bir... iş adamı olarak tanımladığının farkındasın, değil mi?
Kitty, you realize Mom called him a cruel and ruthless businessman who'd kill his own grandmother to make a buck.
Onu tanırım, acımasızdır.
I know him, he's ruthless.
Evlere saldıranları tek başına durduran beyefendi. Benim için onurdur.
The gentleman who single-handedly stopped those three ruthless home invaders.
# Vurma zalim kıyma cana... # #... amansız olma! #
Don't strike, tyrant, don't take lives don't be ruthless!
Bu korkunç bir dava.
It's a cold and ruthless crime more fearsome than anything we've encountered before.
Acımasız olmalısın.
You must be ruthless.
Peki o zaman kendi sözleşmesi tehlikeli, dikkatsiz, insafsız ve süresiz olur ve böylece mantıksız olur.
Well, then its contractbecomes pernicious, reckless, ruthless and limitless, and thereforeunconscionable.
Kazanma şansımızın artamasını sağlamak için yapmış olsa da, Kral gerçekten çok soğuk kalpli birisi.
Even if he did it to ensure our victory, this king of ours is ruthless.
Cho insafsız herifin tekidir.
Cho is a ruthless bastard.
Patty korkunç biri olabilir, ama bu adamlar acımasızlar.
Patty may be a horrible person, but... these guys are ruthless.
Ruh hastası bir polis katilinin yol gösterdiği bu adamların merhametsiz ve silahlı olduğunu hatırlatabilir miyim?
Can I remind you that this is a ruthless armed gang led by a psychopathic cop-killer.
Doktorun teşhisine göre, Ranka'nın sağ gözü görme yetisini tamamen kaybetti. Kariyerine son vermek zorunda kalacak.
I will never allow... this kind of ruthless fighter... to stand in the L.F. arena.
Avukatlarına karşı acımasız olmanı istiyorum.
I Want You To Be Ruthless With Her Lawyers.