Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ R ] / Rüzgarlı

Rüzgarlı перевод на английский

495 параллельный перевод
Şık, etkileyici, tek gözü örten ve rüzgarlı günlerde dikkat edilmesi gereken.
Chic, piquant, perched over one eye... and has to be watched on windy days.
"Islak ve rüzgarlı"
"Wet and windy."
Bu soğuk ve rüzgarlı gecede hepimiz sıcak yataklarımıza gidelim.
Let's all go to our nice warm beds, on this cold, windy night.
Bu sabah şafakta, fırtınalı ve rüzgarlı bir gecenin ardından, gözcüler... Derviş ordusunun savaşmak üzere Kerreri tepesinde... toplandığını rapor etti. "
At dawn this morning, after a wild night of storm and rain... scouts reported that the Dervish army was massing to give battle... upon the hills above Kerreri. "
Sayılır, ama bazen rüzgarlı olur.
Sort of, but occasionally we get the breezes.
"Bu gün rüzgarlı bir son bahar günü olmasına rağmen, gemiyi denize indirmek için mükemmel bir gün."
"A rather windy autumn day, but a pretty good day for a launch."
Bir defasında büyükbabamın suratına rüzgarlı havada sigara üflemişler.
Grandfather had a cigar blown straight down his throat once when he was on the foredeck.
Edinburgh'un ıslak, rüzgarlı caddelerinde araba sürerek hayatını kazanmak zor.
And it's a hard life driving a cab through these wet, windy streets of Edinburgh.
Berlin oldukça rüzgarlı, özellikle geceleri.
It is pretty windy in Berlin, especially at night.
İnsan yaşamı için yazları aşırı sıcak ve kışları aşırı soğuksa... bulabildiği diğer yerlerden daha yağmurlu, daha sisli... daha rüzgarlı ve karlı bir yer görürse Amerikan bayrağını dikip... orayı bir ABD ordugahı yapar.
If it's too hot in summer for human life and too cold in winter... and if it has more rain, fog, wind, and snow... than any other spot he can find, then he plants the American flag... and proclaims it a US Army camp.
Hiç unutmam, berbat, rüzgarlı bir gün hırçın Tiber kıyılarını döverken Sezar dedi ki bana :
For once, upon a raw and gusty day, the troubled Tiber chafing at her shores,
Once on a high and windy hill... "Bir zamanlar, yüksek ve rüzgarlı bir tepede..."
Once on a high and windy hill
- Çok rüzgarlı ve kuru.
- It's so windy and dry.
Rüzgarlı bir günde kadının biriyle yattım diye tanrı beni cezalandırdı.
God punished me for having been with a woman on a very windy day.
Kuru ve rüzgarlı havanın üstesinden gelme yolları arardı.
Trying to figure out ways to beat the dry weather and wind.
- Sadece rüzgarlı olduğunda.
- OnΙy when it's very windy.
Hava çok rüzgarlıydı
- You see, it was windy...
Burası rüzgarlı.
It's windy here.
Olmaz, hava çok rüzgarlı.
No, it's much too windy. Come on.
Kaldır! Senin uçman için çok rüzgarlı değil ama.
It isn't too windy for you to fly.
Yağmurlu yada rüzgarlı havalarda insanı ferahlatıyor.
It feels refreshing in the wind and rain.
- Rüzgarlı olacağını düşündüm.
- I thought it was gonna be windy.
- Yukarısı rüzgarlıydı.
It's windy up there.
Fazla açıklık ve çok rüzgarlı.
It's too open and too windy out there.
Evet, lütfen. Rüzgarlı bir hava var.
Yes, it seems to be blowing up out there.
Rüzgarlı bir öğlen vaktiydi.
It was a breezy afternoon.
Yukarısı rüzgarlı.
It's windy up there.
Biraz rüzgarlıydı ama olsun.
There was a bit of wind though.
Çok rüzgarlı.
Very windy.
Dışarısı rüzgarlı ama burası çok sıcak.
Outside it is vindy but here, it is so hot.
Rüzgarlı bir Pazartesi, ben memnunum... beşinci mektubumu yazıyorum ve beşinci kez sessizliğine hazırlanıyorum.
The wind picked up Monday, and I am content... and I write my fifth letter and await your fifth silence.
Rüzgarlı havada, kıpırdayan bir çalıyı yaşayan bir varlıkla karıştırmak kolaydır, - ki nerede kaldı yabancı bir gezegen.
When it's windy, it's easy to confuse a swaying bush with a living being, to say nothing of a foreign planet.
Lütfen Rüzgarlı Köşk'te ol.
Please be at the Breezy Pavilion.
Isıtıldıktan sonra, sülfür ve yanan cıva saflaştı. Hikayenin zirvesinin Manchester'daki bu rüzgarlı ve nemli topraklarda yaşanması kaçınılmazdı.
After the fire, the sulphur, the burning mercury, it was inevitable that the climax of the story should take place in the chill damp of Manchester.
Orasının o kadar rüzgarlı olduğunu gerçekten düşünüyor musunuz?
You really think it gets that windy up there?
Panelin üstünde rüzgarlığın hemen altında.
At the top of the panel, just below the windshield.
- Şu rüzgarlığı indir Haley.
- Put the windshield down on that Jeep.
O rüzgarlı kuleye koştu, döner merdivenleri tırmandı, ve atladı.
She ran to the tower of the winds, climbed the spiral stair case, and jumped off.
Hava çok rüzgarlı.
It is very windy.
Fırtınalı, şiddetli rüzgarlı.
Stormy, high winds :
Chen yağmurlu ve rüzgarlı bir günde kayboldu
Chen left on a rainy and windy night
- Dün gece rüzgarlıydı.
- It was windy.
- Hadi ordan, rüzgarlıymış!
- My ass, windy!
Chicago rüzgarlıdır.
Chicago's windy.
Orası genellikle rüzgarlıdır.
General wind in that area.
Kapıyı kapa. Hava rüzgarlı.
Close the door, it is windy.
Bir zamanlar rüzgarlı denizin ışığı gibi parlayan yerler.
Domains once glittered like the light on the windy sea.
Hava... çok rüzgarlı. Rüzgarlı.
It's so windy, the wind.
Rüzgarlı havadaki yel değirmeni gibiydi.
ALL HAN DS AND ARMS.
- Bugün hava rüzgarlı.
- Blowy day?
Hava rüzgarlı.
It is windy today.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]