Sana bir şey söyleyeyim mi перевод на английский
355 параллельный перевод
Sonuna kadar gitmek istiyorum ama bunu takım hâlinde yapmak istiyorum Neeko'nun yaptığı gibi. - Sana bir şey söyleyeyim mi?
I want to make it to the end, but I want to do it as a team, kind of like how Neeko's doing it, you know?
Ve sana bir şey söyleyeyim mi, Otero?
And let me tell you something, Otero.
Sana bir şey söyleyeyim mi, Müller?
Let me tell you something, Müller.
Sana bir şey söyleyeyim mi? Sen de haritanda da en az şu Pindar kadar kaçıksınız.
You and your map, you're as crazy as him and his Pindar.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Let me tell you something.
Baba sana bir şey söyleyeyim mi?
Pop, you want a shock?
Sana bir şey söyleyeyim mi?
You want to know something?
Sana bir şey söyleyeyim mi bayım?
Let me straighten you out, mister.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Do you want to know something?
Sana bir şey söyleyeyim mi Paul?
Shall I tell you something, Paul?
Sana bir şey söyleyeyim mi, Anna, iyi kahve yapıyorsun.
One thing I'll say about you, Anna, you make a good cup of coffee.
Sana bir şey söyleyeyim mi, 65 yaşındayım, hala kadınlarda gözüm var.
I'll tell you, I still have a feeling for women, and I'm 65.
Sana bir şey söyleyeyim mi, Öyle sert biri gibi durmuyor.
I'll say one thing for him. he's not looking very hard.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
You know something?
Sana bir şey söyleyeyim mi İsa Peygamber buraya gelip, vaaz vermekten korkmazdı.
Let me tell you, Jesus wouldn't be afraid to walk in here or any speakeasy to preach the gospel.
Sana bir şey söyleyeyim mi, Dov Landau?
Now may I tell you something, Dov Landau?
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Well, let me tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Well, let me tell you something, mister.
Sana bir şey söyleyeyim mi, Fred, tatlım?
I'll tell you one thing, Fred, darling,
Sana bir şey söyleyeyim mi, Çırak?
You know something, Honcho?
Sana bir şey söyleyeyim mi. Sen benim yerime hatırla.
I'll tell you what, you remember for me.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
You know, I gotta tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim mi? Çok güzel gözlerin var, güzel bayan.
You know something you have such lovely eyes.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
I wanna tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
But let me tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim mi, bu adam senin Marie ile düzüşüyor.
I tell you, now he's screwing with your Marie.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Time, the stars...
Sana bir şey söyleyeyim mi bu paralar, bu büyük insan topluluğunun.
On the other hand, this money can save the lives of many people especially if they belong to.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Do you know something?
Şimdi sana bir şey söyleyeyim mi?
Now shall I tell you something?
Sana bir şey söyleyeyim mi, Stace?
I'll tell you something, Stace.
Sana bir şey söyleyeyim mi, Âzem.
I'll tell you something, Azem.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Shall I tell you something?
Sana bir şey söyleyeyim mi?
You know what?
- Sana diyorum. Sana bir şey söyleyeyim mi?
Let me tell you somethin'about that.
- Reuben sana bir şey söyleyeyim mi!
- I'm gonna tell you somethin'!
Sana bir şey söyleyeyim mi?
And you know what, Jon?
Sana bir şey söyleyeyim mi, Şeyna?
You know something, Sheyna?
Koğuşumun ya. Sana bir şey söyleyeyim mi? Ben ne koğuşumu seviyorum, ne de hafiyelerimi.
I don't like neither the dorm, nor the detectives.
Sana bir şey söyleyeyim mi, Virginia?
You know something, Virginia?
Babi, sana bir şey söyleyeyim mi?
Babis, can I tell you something?
- Sana bir şey söyleyeyim mi?
- Can I tell you something?
Sana bir şey söyleyeyim mi, hayatım?
Let me tell you something, darling.
Sana ilginç bir şey söyleyeyim mi?
You wanna hear something funny?
Sana komik bir şey söyleyeyim mi?
And you know somethin'funny?
Sana iyi bir şey söyleyeyim mi? Planın bir başarısızlık örneği! Asla başaramayacaksın.
And I'll tell you something, your plan's a piece of crap.
- Bir şey söyleyeyim mi sana?
- Shall I tell you one thing?
Bir şey söyleyeyim mi sana?
Want to know something?
- Çok erken mi? Sana bir şey söyleyeyim.
- Hope it's not too early.
Sana J Caddesi hakkında bir şey söyleyeyim mi?
Well, I'll tell you something about Avenue J.
Sana bir şey daha söyleyeyim mi?
I'll tell you something else, too.