Sands перевод на английский
1,160 параллельный перевод
Delaware halk plajının kahverengi kumlarından canlı yayın kumdan kale yapma turnuvası... İlk bölüm.
Live from the famous brown sands of Public Beach, Delaware... it's the Grand Nationals of Sand Castle Building...
White Sands?
White Sands?
Sesler, gülüşmeler gizli fısıltılar
" that stars and sands and smiles and secrets whisper.
Aşkım altın kumlarda duruyor
♪ My lover stands on golden sands
Her şey yolunda mı, Dr. Sands?
Everything Copacabana, Dr. Sands?
Dr. Eugene Sands?
Dr. Eugene Sands?
Sands, eğer yukarı çıkarsan, gırtlağına elimi sokarım ve taşaklarını burnundan çıkartırım!
Sands, you go up there, I will reach down your throat... and pull your balls off through your nose!
- Doktor Sands.
- It's Dr. Sands.
"Kum saatinde kum gibi akar gider günler."
"Like... ... sands through the hourglass, so are the days of our lives."
Batıda vagonlarla ilerleyen,... zamanın kumları arasından geçene kadar...
Westward the wagons, across the sands of time until we...
Bu gidişle Sodom ve Gomora gibi olacağız ve zamanın kumlarında toza dönüşeceğiz.
We will go the way of Sodom and Gomorrah and become dust in the sands of time!
Sen yalnızsın bir sazsın durumunsa uzunca sallanıp durmakta yozlaşmış kumlarında ticaretin.
You are a Ione reed standing tall waving boldly in the corrupt sands of commerce.
3,000 yıldır, Krallar Vadisi'ndeki Kral Tut ve onun türbesi kayan kumların altında gizli kaldı.
For 3,000 years, King Tut and his tomb in The Valley of the Kings remained concealed beneath shifting sands.
Adamlarım onları Arrakis'in güzel kumlarına bıraktılar.
My men left them to explore the beauty of the sands of Arrakis. Perhaps they'll see some worms.
Bir bahar püskürtüsü.
Trading places with the sands above.
Arap çöllerinin güneşi görme yeteneğinimi köreltti. Doğuya mı gittiniz?
The sunlight on the Arabian desert sands has damaged my eyesight
Olabilir ıslak kumlar kuru kuru olduğu gibi deniz ıslaktı.
The sea was wet as wet could be, The sands were dry as dry.
Rahipler, insanları kırıp geçiren bir lanetli olarak asırların verdiği güçle sadece et yiyen kumlara hükmeden, yenilmez bir canavar olarak canlanmaması için onun serbest kalmasına izin veremezlerdi.
The Magi would never allow him to be released for he would arise a walking disease, a plague upon mankind an unholy flesh-eater with the strength of ages power over the sands and the glory of invincibility.
Neptün'ün sarı kumlarında, yine yanımdaydı. Denizcilerin kıyıya çıkışlarını onunla birlikte izledik ve birlikte izledik rüzgarın yelkenleri şişirmesini.
And sat with me on Neptune's yellow sands marking the embarked traders on the flood when we have laughed to see the sails conceive and grow big-bellied with the wanton wind.
1961'de Howard Hughes, Golden Nugget'tan Sands'e bir kağıt uçak uçurdu.
In 1961 Howard Hughes flew a paper airplane from the Golden Nugget to the Sands.
Hayır yardıma ihtiyacım yok. Kumlar bana yol gösterecektir.
No, I don't need your help, I'll ask these sands the way.
Ya da kızgın kumlar...
May the hot sands...
Ve kadın merdivenleri tırmanıyor..... ve orada kumların üzerinde..... yüzlerce dadı hepsi boş çoçuk arabalarını itip duruyolar!
And she climbs up the stairs and there, on the sands are hundreds of nannies all pushing empty perambulators about!
Hayatının tüm çabasının, Plüton'la ilgili hayatının çalışmasının Beyaz Kumlarla ilgili çalışmasının bir işe yaramaya başladığını hissetmişti.
He melted when he got that letter. 'He felt that all of his life's effort and work with Pluto,'his work at White Sands, was coming to a head.'
Adamlarım onları Arrakis'in güzel kumlarına bıraktılar.
My men left them to explore the beauty of the sands of Arrakis.
Yukarıdaki kumlarda bir ticaret yeri.
Trading places with the sands above.
Kumların üstünde bir kayaya oturduk ve korkunu yatıştırdım.
We've sat upon a rock above the sands and I've eased your fears.
Sands Point'teki lanet evini almak için harcadığın çekleri sana verdiğimi kanıtlayacak kopyalarım var.
I got copies of every check that went from me to you, that bought your fuckin house in sands point.
Kollarımda bir çocuk var. Bizim çocuğumuz Muad'dib.
We've sat upon a rock above the sands and I've eased your fears.
Kuru bir çölün yağmurun, ilk damlası ile örtüldüğü gibi.
Like the dry desert sands thirsting for the first drops of rain
Burada her kabile kendi tanrısına tapındıktan sonra yeniden mücadele için açık kumlara geri dönerdi.
Only here would the Bedouin submit to a temporary truce before returning to their conflicts of the open sands.
Ne yazık ki kum saati bizim için tersine çalışmıyor.
Now, Dad... You know, the sands of time don't exactly flow up the hourglass.
99S812, Sands ;
99S81 2, Sands ;
Ordusu, geldiği gibi çölün kumlarına döndü... ve orada, ses çıkarmadan... tekrar uyandırılmayı bekliyor.
His army was returned to the sands from whence they came... where they wait, silently... to be awakened once again.
Zamanın kumları... sana karşı akmaya başladı bile.
The sands of time... have already begun to pour against you.
HmP Gümüş Kumlar.
HMP Silver Sands.
Gümüş kumlar, tamam mi?
Silverino Sands, yeah?
Tüm zenginlerin gittiği Gümüş Kumlar'a mi?
The HMP Silver Sands, where all the rich go?
Yakında okyanusun ağırlığıyla bu gemi kumların içindeki ezilmiş bir metal yığınına dönecek ve alabileceğin tek şey Yaratıcı'nın huzuru olacak.
Soon, the weight of the oceans will reduce this ship to crumpled metal in the shifting sands, and all you will have left is the peace of the Divine.
Kum saatindeki kumlar gibidir, Hayatımızdaki Gilmore'lar.
Like sands through the hourglass, so are the Gilmores of our lives.
Bu adamlardan bir şey öğrenmek samanlıkta iğne aramaktan beter.
Easier to sweep the sands off the beach than get anything out of these guys.
Kum saatinden geçen kumlar gibi... Hayatımızın Günleri.
Like sands through the hourglass, so are the days of our lives.
Ya da deneme uçaklarınızdan biri kontrolden çıktı.
That, or some new airplane from White Sands gone out of control.
Baylar, siz şimdi yanan kumları geçtiniz.
"( man )" Gentlemen, you have now crossed the burning sands.
Etrafı altından kumla sarılmış tropikal bir orman,...
" A tropical jungle engirdled with golden sands
Mavi Kumlar'ı arıyordum...
I was looking for Blue Sands.
- Mavi Kumlar. "
- Blue Sands. "
Bahar kumullarını korurlar.
They defend the spice sands.
Kumların üstünde bir kayaya oturduk ve korkunu yatıştırdım.
We've sat upon a rock above the sands and I've eased your fears. We've caressed in the darkness of the sietch.
Şamata dalgaları üzerinde Süperstarlık Koyu'na ulaştılar.
[Man Narrating ] they were the first family of American laughter... surfing a tidal wave of hilarity... [ Man] Look at her vacuum. onto the sands of Superstar Bay.
Geçmişimi düşününce, kaba biri olmaya başladığımı sanıyorum.
Someday I hope we can walk these sands together.