Satın aldım перевод на английский
2,433 параллельный перевод
Bugün Beverley's'e alışverişe gittim ve çay servis etmek için uyumsuz bardaklar satın aldım.
I went shopping at Beverley's and bought mismatched cups to serve tea.
Yatakta iyi olabilirim ama o fırını kendim satın aldım.
I might have a sugar coochie. But I paid for that oven.
Restoran için çok az ve çok geç. Ama bir römork satın aldım. İki ocaklı, ızgaralı, barbekülü.
Too little, too late for the restaurant, but I bought a trailer with a two-burner, grill, smoker.
Bir sandal satın aldım ve garaja koymak istiyorum.
I bought a boat and I...
Daktilo satın aldım ve steno konusunda postayla eğitim aldım.
I've bought a typewriter and I've taken a postal course in shorthand.
Sonunda pes ettim ve hissesini satın aldım.
In the end, I gave in and I bought out his share.
Bahçe satışında şeytanın ta kendisinden satın aldım.
I picked them up from Satan at a yard sale.
İçki dükkânına gidip bulunan her markayı satın aldım.
I went to the liquor store and I bought every brand available.
O kimliği satın aldım ben.
I bought that card.
Ve evet o yerden bir ton bok satın aldım.
And yeah, I've purchased a ton of crap at that place.
Şimdi, bu hediyelerin çoğunun kimsesizler için olduğunu biliyorum ama... sana özel bir şey satın aldım.
Now, I know a lot of these gifts are for orphans or something... but, uh, I got you something special.
Yeni model Corvetteler gelmişti. O an durdum, geri döndüm ve bir tane satın aldım.
The new Corvettes had just come in, so I stopped right on the spot, I make a U-turn and I buy one.
Ben de satın aldım.
The house. I bought it.
Amerika için bir kabile şefinden satın aldım.
Traded a tribal warlord for a Yankees cap.
Yanınızdaki evi satın aldım, ve şimdi de burdayız.
I bought the house next to you, and here we are.
Yeah. Evet, bu benim arabam Doğum günüm için kendim satın aldım.
These are my new wheels which I bought myself for my birthday which is today.
Tüm caddenin hava haklarını satın aldım.
I own the air rights for the whole block.
Çünkü biraz önce onu satın aldım.
Because I just bought it.
70'lerin başında bir zamanda kızıma bir karınca çiftliği satın aldım.
Sometime in the early'70s, I bought my daughter an ant farm.
Bu kıyafetlerim satın aldım..
I bought these clothes.
O saati satın aldım anne.
I bought that clock, ma.
Demek istediğim seni bunun için satın aldım.
I mean, this is what I bought you for.
Daha o kitabı yeni satın aldım...
I just bought the paperback...
Kurtulmanın tek yolu süpürgeye tükürmek ve etrafında tutmaktır ben de süpürgeyi ondan satın aldım ve yapmam gerekeni yaptım.
The only way around it is to spit on the broom, so I bought it from him and did what I had to do.
Sanırım sadece her zaman aldığım şeyi satın aldım.
I just buy what I've always bought, I guess.
Ceketini satın aldım.
That's good, Jerry. Yes, I did buy your jacket.
- Hayır, satın aldım.
No, bought it.
- Evet, ama Miriam'ın annesinden sırayı satın aldım.
Yes, but I buy the 4.10 from Miriam's mother.
Şirketi yeni satın aldım.
- What am I doing?
Ceviz yağını aldım, bu arada, ki bunu çok çarpıcı bir fıstıktan satın aldım, yani hepsi için teşekkürler.
I got your walnut oil, by the way, which I purchased from a very stunning vegan chick, so thank you for that.
Satın aldım.
I bought it.
Satın mı aldın?
You bought it? Heh.
Şey, biraz suratımı astım ve Olivier benim için satın aldı.
Well, I pouted a little and Olivier bought it for me.
Aşağı yakadaki barımı satın aldı. Orayı çok sevmişti.
He bought my bar downtown.
Hangi mağazaya gönderildiğini bulmak için... seri numarasını kontrol ediyorlar. Umarım bu numaradan mikrofonu kimin satın aldığını bulabiliriz.
They're looking up the serial number to see what store it was shipped to, and hopefully from there, we should find out who bought it.
Bir uyuşturucu satıcısının, bir çete liderinin bir restorana gideceğini haberini aldım.
I get a tip that a drug dealer... a gang leader... is gonna be at a family restaurant.
Yani siz benim kıyafetlerimden birinin aynısından satın alıp aynısını aldığınız kıyafetimi giyene kadar her gün evimin dışında pusuya mı yattınız?
So you guys bought one of my outfits and then staked out my apartment every day until I wore it?
Adım Liz, SAT * sınavından neredeyse 1,200 puan aldım bu düğün için bir kavalyeye ihtiyacım var ve kafa yapını beğendim.
My name is Liz. I almost got 1200 on my S.A.T.s. And I need a date for this wedding.
Ama aldığım kredi parçalara bölünerek bankalara, serbest yatırım fonlarına ve dünyanın dört bir yanındaki yerel yönetimlere satıldı bile!
But my loan has already been sold in pieces to banks, hedge funds and municipalities across the globe.
Yanımda kendi satın aldığım uyku hapları var. Ölmek için o hapları içeceğim.
I have here sleeping pills purchased by myself which I shall take in order to induce my death.
Şimdi, Ant'in peşinde olmamızın tek nedeni June Bug adlı, orta düzey Meth satıcının yakalanması için aldığımız emirdi.
Now, the only reason we were after ant was in order to get to this guy, a mid-level meth dealer named June bug.
Satın mı aldın?
You bought it?
Satın aldığına dair bir kanıtın var mı, fiş filan?
Do you have a proof of purchase, a receipt?
Satıcının önerdiği her şeyi aldım.
Everything the salesman offered, I bought.
Bunu satın mı aldın?
Hey, you bought those?
Sana bir araba aldım ama bana bot satın almadın.
I bought you a car and you didn't buy me boots.
Para bulmaya çalışıyorum. Ama evi satın aldığımda bu kadar değerli değildi.
I'm trying to refinance, but the house isn't worth as much as it was when I bought out my ex.
Bayrak desenli bardaklarımızdan alan birçok müşterimiz aynı zamanda geyik başı da satın aldı. Duvara asabilirsiniz.
Many of our customers who bought our confederate flag shot glasses also purchased a deer head which you can mount on the wall.
Dwight binayı satın aldı ve o yüzden benim de en meşgul yazım oldu.
What happened to me this summer? Dwight bought the building, so, actually, this has been the busiest summer of my life.
Eğer hâlâ hayranlarım varsa, onlardan ricam, Erica'nın kanlı parayla satın aldığı bir fotoğrafa bakmak yerine önce ailelerini düşünmeleri.
If I have any fans left out there, I'd ask that you think of her family before you waste time looking at a photo that Erica bought with blood money.
Binayı satın aldıktan sonra yeni, gelir kapıları aramaya başladım.
- Now that I own the building, I'm looking for new sources of revenue.