Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ S ] / Save

Save перевод на английский

54,510 параллельный перевод
Kasabayı kurtarmak için mi buradasın?
You're here to save this town?
Herhalde annemin ölümünden sonra, onu koruyamadığım için Madeleine için durumun farklı olmasını istedim ve...
I suppose after my mother's death, not being able to save her, I wanted... things to be different for Madeleine, and... and that is why I decided to take the blame.
Kaydetme sakın.
Don't save that.
Kurtaramayacağım.
Okay, I'm not gonna be able to save it.
Görevime odaklanmalıyım, Ama ikimizde biliyoruz ki seni kurtarmanın başka bir yolu da var.
My focus should be on the mission, but you and I both know there's another way to save you.
aynı zamanda bülbülümüzü yani kadın kahramanı kurtarmalı.
And save the'Heroine'.
Bu hakkını karına sakla.
Save it for your wife.
Daha iyi ya, paramız bizde kalsın.
Right, let's save our money.
Ama şimdilik on dolarım bana kalsın.
But until then, I'd like to save my ten bucks.
Karısının hayatını kurtarmak için yalan söylemeyecek adam var mıdır?
What kind of man isn't willing to lie to save his wife's life?
Birlikte bu ülkeyi yok etmek isteyenlerin elinden kurtaracağız.
Together, we will save this country from those who would destroy it.
- Onu kurtaramazdım.
- I couldn't save her.
Onu kurtaramadım.
I couldn't save her. I tried.
Koşa koşa kurtarmaya mı geldin?
Did you come to save the rush hour?
Lannisterlarla savaşıp babamı mı kurtardın?
Fight Lannisters Did you save my father?
Ne kadar hızlı üretirsek o kadar çok hayat kurtarırız.
The faster we get this mass-produced, the more lives we can save.
Beyinler ve kaslar insanlığı kurtarmak için beraber çalışıyor.
So brains and brawns working together to save humanity.
Onları kurtarman gerek.
You've got to save them.
Beni öldürmeye çalıştın şimdi aileni kurtarmam mı gerekiyor?
You try and get me killed, and now I'm supposed to save your family? Well, how about this?
Kurtar onları.
Save them.
Onu kurtarmaya çalışmak zorundaydın.
You just had to try to save her.
İncil çalışması için sakla, Rev.
Save it for Bible study, Rev.
Kimseyi kurtarmadın Out Out.
You did not save anybody, Outcast.
Tabii. Bir çatışmada yaralandın ve seni kurtarmamız için bizi çağırdın.
You got hit in a gunfight and dragged us down here to save you.
Artık kıçınızı kurtarmaya gelen yok.
No one's coming to save your ass now.
İnancımı kurtardığıma sevindim.
I'm just glad I was able to save my faith.
Mary, lütfen beni kurtar.
Mary, please save me.
Evet, şey... herkesi kurtaramazsın.
Yeah. Well... can't save everybody.
Sonrası için sakla.
Save it for later.
Yaparsam işimi kurtarabilirim. Hatta terfi bile alabilirim.
If I do, I can save my job, maybe even get a promotion.
Quayle bana geldi, ve kendini kurtarmak için bütün hücreyi teslim etmeye hazırdı.
Quayle came to me and was ready to give up the whole damn cell to save his own ass...
Kendini kurtarmak için, bütün hücreyi elevermeye hazırdı.
Quayle came to me. He was ready to give up the whole damn cell to save his own ass...
Tasarruf edeceğimiz tüm parayı düşün.
Think of all the money we'd save.
Birbirimizi kurtaramayız.
We can't save each other.
Sadece kendimizi kurtarabiliriz.
We can only save ourselves.
Onu kurtarabileceğimi sanıyordum.
I thought I could save her.
Onu kurtarmalıydın. Çünkü anneni öldürdün.
And so you needed to save her because you murdered your mother.
Birisi buraya gelip kıçımı kurtarsın!
Someone get up here and save my ass!
Hayatını kurtarabilecek ilacı.
A drug that could save her life.
Evet ama diğer türlü çok hasta bir kadının hayatını kurtarabilecek ilacı almasını engellemiş olacaksınız.
Yes, but otherwise, you're taking a very sick woman away from a drug trial that could potentially save her life.
Karanlık basana kadar hala acil servisiz ve hayat kurtaracağız Thomas.
Until the light outside goes dark, we are an ER and we save lives, Thomas.
Felix'in Kira'yı nasıl kurtaracağına dair bir plan kurmak için fikre ihtiyacı var.
He needs some ideas of a concrete plan on how to save Kira.
- Kızım bizi kurtarabilir.
My daughter has a way to save us.
Kurtar beni.
Save me.
Enerjini sakla.
Just save your energy.
Bu bizi alım-satımda 10 milyon dolar kazandıracak.
That will save us ten million on this trade.
Yüce Tanrım, bizi koru.
Dear God, save us.
Tanrı Kralı korusun!
God save the king!
Tanrı Kıralı korusun!
God save the king.
Üçüncü çeyreğini de denemek istiyorlar.
They wanna try and save their third quarter.
- İtiraflarımı Yüce Rahip'e saklıyorum.
I'll save my confessions for the High Septon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]