Score перевод на английский
7,084 параллельный перевод
Sadece sonuç seni korkutuyor.
Just the score that's freaking you out.
Az önce mayın tarlası skorumu yazdırıyordum, ve bu bildiriyi gördüm.
I was just printing out my minesweeper high score, and I noticed this memo.
Dürtü kontrol bozukluğu için çoğu göstergelerde yüksek skor yaptınız.
You score highly on most markers for impulse control disorder.
Yani Nottingham 7 yüksek bir puan.
So Nottingham 7 is a high score.
Onun mallampati skoru 4 olduğunu.
His mallampati score is 4.
Çocuğuna, mavi gözlü, hindistan cevizi kokulu kızın doğum günü için bir bilet kazandırdım ve kötü adam benim.
I score her kid a ticket to some blue-eyed, coconut-smelling tween chick's birthday, and I'm the villain.
Çünkü adamın tayfamızı öldürdü ve malımızı çaldı. Durum şöyle.
'Cause your boy killed our crew and took our drugs, so this the score.
Bu çaylak bir hırsız için büyük bir vurgun demek.
That's a huge score for a budding thief.
Bir sonraki büyük vurgununu kovalıyordu.
Um, so, she's looking for the next big score.
Hayatının soygunu ve sizi devre dışı bırakmıştı.
Score of a lifetime, and she shut you out.
Buffalo Bills topu kapıyor ve maçı kazandıran sayıyı yapıyorlar!
Oh, my God, it's a fumble! It's picked up by the Bills, and they're gonna score the game-winning touchdown!
Büyük skor da kasadadır.
That's where the real score is.
Kötü bir işareti olan büyük bir ödül.
- Well, that was a good score.
Sonraki büyük payın bende.
I've got your next big score.
- Mesele işler değil.
- It's not just about the score.
- Mesele her zaman işlerdi.
- It's always about the score.
Skor tabelasına yazmak lazım, ahbap.
Way to get your name in the box score, bud.
Bir doz çek diye mi?
Why, so you can score?
Daha iyi bir skor alacağımı biliyorum.
I know I can get a better score.
Her eğitim kategorisinde en iyi skora sahipti.
He used to have the top score in every training category.
Bir kere de senin sayı yaptığını görmek isterdim.
I-I'd like to see you score one.
Hapishaneden sırf hesabını kapatabilmek için mi kaçmış?
Break a guy out of prison just so he can come back to settle a score?
Sayı!
Score!
Bakirliğini kaybettiğin kızın yorumu da olsaydı puanın çok düşük olurdu.
Your score would have been a lot lower if it included the girl you lost your virginity to.
- Doo Chul! Son büyük iş ve her ikimiz de emekli olacağız.
One last big score, and we both retire.
Skoruna bakalım.
We've got his score.
- Bırak kızı tavlayayım.
- and let me score. "
Evet, aldatan kocalara bir puan.
Well, score one for cheating husbands.
- Skor.
- The score.
Diyecektim ki, bu gece seni terapiye götürmemi istersen babamın kamyonetini alabilirim.
I was just gonna say, if you need me to drive you to therapy tonight, I could probably score my dad's truck.
Çocuğunun başkanlık fitnes testiyle ilgili sızlanan mankafalı bir baba sadece.
Oh, some meathead dad grousing about his kid's score on the presidential fitness test.
Eminim sana günün birinde sayı atabilirim.
Well, I bet I can score on you any day.
Durumu dengeleyip onu ortadan kaldırmanın zamanı geldi.
Time to even the score and take her out.
Şanslı olmak, skor, olmakk...
Um... get lucky, score, get... get some.
Benim puanım daha iyi olmalı dedim.
Immediately, my score got better. I'm like, " Shoot.
İntikam zamanı.
I got a score to settle.
Evet. Ve Adam Thompson'dan bir basket daha.
AND ANOTHER SCORE FOR ADAM THOMPSON!
Sonucunu öğren.
Check your score.
- Gidip sonucuna bak.
Go check your score!
12 saat içinde tekrarına hazır olacağımı son aldığım notun neresinden çıkardın?
Man, what about my last score makes you think I'm ready to take this test again in 12 hours?
Partnerin var mı?
- You have the music score?
- Evet ama notlar olmadan...
- Yes, but without a score...
Muhtemelen o son saniye üçlüğünü atıp Lakers maçını da kazanmadım.
So I didn't score that three-pointer to win the Laker game, either?
Aslında, Griffith Park'taki Congo kermesine iki bilet bulabilecek kadar şanslıydım.
Actually, I was lucky enough to score two tickets to the Taste of the Congo at Griffith Park.
Seks partisinde herhangi bir skorum yok.
I couldn't score at an orgy.
Skor ne, Ramsevak?
What's the score, Ramsevak?
Bende öyle. Skoru instagrama yükledim.
Uh, so am I. I'm Instagramming the score.
Ben sana skoru söyleyeyim.
Well, I'll tell you the score.
Merak etme bizim Weissman puanımıza yaklaşamaz bile.
Don't worry, he can't come close to our Weissman score.
Atarsın sen!
You can score a goal!
Durumu eşitlemeliydi.
He has a score to settle.