Season перевод на английский
9,175 параллельный перевод
Tatil sezonu da.
Its holiday season.
Sezon sonunda daima en iyi fiyatları bulursunuz.
You can always find the best deals at the end of the season.
Pamuk sezonuna tam zamanında yetişir, herkesi maaşını almışken yakalarız diyordum.
Well, we'll be making it just in time for cotton season and catch everybody with their pay, you know?
"Şu anki sezona göre, zenciler artışta."
"During the current season, the Negro is in ascendancy."
Bu sezon bizi o sırtlayacak.
He's gonna be carrying the rock a lot for us this season.
Tüm sezonu anlatan bir Demir Mike filmi yaptım.
I made Iron Mike watch a season worth of film.
1949 yılındaki yenilgisiz sezonda. Oklahoma Üniversitesinin oyun kurucusuydu.
He quarterbacked the University of Oklahoma to an undefeated season in 1949.
Bu sezon Texas futbol takımı için eşsiz bir sezon olacak.
'Cause this season it's gonna be Texas smashmouth football.
Eğer bugün bu maçı kazanamazlarsa onlar için bu sezonun bittiğini yazabilirsin.
If they don't win this game today, you can just about write this season off.
Steinmark için ne muhteşem bir sezon. Savunma müdahalelerinde ligin lideri ve Güneybatı Konferansı'nın en iyi savunmacısı unvanını aldı.
What an amazing season for Steinmark, leading the league in interceptions and being named All-Southwest Conference safety.
Hatta sezon sonunda ABC, bir numaraya karşı iki numaranın hesaplaşacağını düşünüyor.
Even ABC is anticipating a number one versus number two showdown at the end of the season.
- Bu sezonu kaçırmayacağım, Linda.
- I'm not gonna miss this season, Linda.
Sezonun bu zamanında herkesin ufak tefek sakatlıkları olur.
Everyone's a little beat up this time of the season.
Bu Koç Royal'ın en önemli kararı olacak.
Oh, this is gonna be Coach Royal's biggest call of the game, if not the season.
Ulusal Futbol Vakfı tarafından her yıl yılın kolej futbol takımı ödüllendirilmektedir.
It is annually awarded by the National Football Foundation to the outstanding college football team of the season.
- Sezon üç.
Season three.
Bahar geldiğinden beri bunları edinmek güçleşti.
Fishing season still ain't for a couple of weeks...
Ancak bunlar tazedir.
Whitebait is in season.
Yağmur mevsimini göreli uzun zaman oldu.
I almost forgot about the rainy season.
Hokkaido'da yağmur mevsimi yok, normaldir.
There's no rainy season in Hokkaido.
Sezon öncesi, ortası, sonrası...
Pre-season, mid-season, post-season.
Başka bir sezon daha başlıyor. VARGA futbolunun bu kutsal tarihi içinde.
And so begins another season in the hallowed history of VARGA football.
Hasar kontrolü, sezon öncesiyle kıyaslama, vesaire vesaire.
Check the damage, compare with pre-season, etcetera, etcetera.
Ayı mevsiminde.
Bear season.
Hepsi bu sezona ait.
These are all this season.
Geçen sezon Penny Dreadful'da...
Last season on Penny Dreadful...
Bu sezonda ilgimi sağı solu yamuk tulumlar çekiyor. Tiftikten yapılma diş fırçaları ve yerel imalat İtalyan şıpıdık terlikleri.
Well, this season I'm intrigued by... asymmetrical overalls, angora toothbrushes, and locally sourced
Geçen hafta tam "Charles In Charge" ın 5 sezonluk dvd'sini almak üzereydim ki "sakın" diye mesaj attı bana.
Last week, just as I was about to click "Buy" on a full 5-season DVD set of "Charles In Charge," she texted me "Don't."
Sezon için alınmıştı ama bize temizleyebileceğimizi söylediler.
Gone for the season, but they said we could take her out.
Aynı sezon avlanma yöntemlerimi kullanıp tuzak kurarak bir kara ayıyı kışlık ininde yakalamamdan hoşlanmıştınız.
The same season you enjoyed my accounts of the methods used to trap a black bear in his winter den, eh?
10. sınıftayken tek sezonda en çok gol atan oyuncuydu.
Got the single-season touchdown record in 10th grade.
Çocuklar bu mevsimde çok fazla ıstakoz bekliyorsunuz.
So you boys are expecting some heavy lobsters this season.
- Tabii birbirinden de bıkmış durumda.
- And each other. -'Tis the season.
Yağmurlu mevsimlerde şişiyorsun, ayrıca çatıdan akan suya öfkeleniyorsun.
During the humid rainy season, you bloat up, and you frantically defended yourself from a leak in the roof.
Safari kıyafeti giymiş başka birine çantayı verdi.
the safari look was in this season.
Yeni sezondan bahsedelim biraz.
Let's talk about the new season.
BBC America'nın "Orphan Black" inde bu sezon...
This season on BBC America's "Orphan Black"...
Her şey için bir vakit tayin edilmiştir.
There is a season for everything.
Oteli işletiyordu ve turist sezonu yaklaşıyordu.
Well, you know, she had the inn to manage, and tourist season coming up.
Asıl endişenin yeni bir dizinin tüm sezonunu izlemekteki zaman bağlılığı olduğunu sanıyorum.
I'm gonna guess that your main concern is the time commitment of watching an entire season of a new show.
Hayır, sadece bir sezon değil.
Oh, no, not just a season.
Howard, en sevdiğin meyvenin mevsimi gelmiş.
And, Howard, your favorite fruit is in season.
Majesteleri, bugün dövüş sezonunun geleneksel açılış günü.
Today is the traditional start of the fighting season.
- Pilot sezonu bile mi?
Not even pilot season?
Merak etme, av sezonu güneşle birlikte açılacak.
Relax. Hunting season opens at first light.
Hayır. Aradıkları şeyi bulurlarsa hiçbirimize ihtiyaçları kalmaz.
No, if they find what they're looking for, it'll be open season on all of us.
- Sadece Season'ı olsa bile yeterdi.
Shit, I'd settle for one season.
Fuji'lerin zamanı gelmiştir.
Fujis should be in season.
Fakat, Afet Yardımı fonumuzda sadece 3 milyar dolar kaldı ve fırtına mevsimine girmek üzereyiz.
But, sir, we've only got about three billion left in the Disaster Relief Fund, and we're about to go into hurricane season.
Bu mevsim en az iki büyük toprak kayması bekliyoruz.
We expect at least two major landfalls this season.
Önümüzde yeni bir yaz var.
'The new summer season is upon us.