Secretary перевод на английский
8,485 параллельный перевод
Bakan Larson, Başkan'ı arıyor.
Secretary Larson for the President.
Sayın Bakan, şu anda İsviçre Alplerinin 38,000 fit üzerindeyiz.
Mr. Secretary, we are currently 38,000 feet over the Swiss Alps.
Eğer bu şekilde kimseyi kandıramayacaksam, Dışişleri Bakanı olmamın ve şu muhteşem uçağa sahip olmamın anlamı ne ki?
If I can't pull off a stunt like this, then what the hell is the point of being secretary of state and having this cool plane?
Sayın Bakan, hoşgeldiniz.
Mr. Secretary. Gruezi.
Hastanede sizin için ayrılmış çok güzel bir odamız var Sayın Bakan.
We have a very nice room reserved for you in the hospital, Mr. Secretary.
Elbette Sayın Bakan.
Of course, Mr. Secretary.
- Evet, biliyorum efendim.
I do, Mr. Secretary.
Sizin için Büyükelçi suitini ayırttım Sayın Bakan.
I can have the Ambassador Suite ready for you right away, Mr. Secretary.
Durum açıklığa kavuşur kavuşmaz başkente yola çıkacağız Sayın Bakan.
♪ ♪ As soon as I get clearance, we'll be wheels up for DC, Mr. Secretary.
Genel Sekreter arıyor.
Ma'am, the Secretary General...
Genel Sekreter biz daha iyi bir çözüm... bulana kadar konuşmasın.
We have to make sure the Secretary General doesn't say anything until we have a better handle.
Açan sekreter olmus.
It was the secretary.
Sanırım Savunma Bakanı Richards orduyu kullanarak meteoru silah haline getirmeye çalışıyor.
I think Secretary of Defense Richards is trying to use the military to weaponize it.
Başkanının oğlu hayali bir arkadaşının verdiği yönlendirmeleriyle...
Your secretary's son, under the direction of his imaginary friend...
Ben Hailey Frommer, Savunma Bakanı.
I'm Hailey Frommer, Secretary of Defense.
Bayan Oliphant, Sadık sekreter.
Miss Oliphant, the faithful secretary.
- Bazen bir olay almak için sekreteri rahatsız ediyorum. Ayrıca mesai saatleri dışında herkesin zaman ayırabileceğini sanmıyorum.
Well, I've been pestering the secretary for some time for a case and I don't suppose everybody can afford to take the time off.
Caspere'ın sekreteriydi.
She was Caspere's secretary.
Bay Komarov iddia ettiği gibi bir uzman ise rektör personeline böyle bir emri Parti Genel Sekreteri'nin bile veremeyeceğini biliyor olmalı.
Mr. Komarov should know, if he's such an expert... That no one can give a command, not even the General Secretary... to the personnel of a nuclear power plant.
Sen müdürün sekreteri ol, lütfen.
Be the executive secretary, please.
Dinle, bakanın tek istediği şey davamızda gelişme olmasıydı.
Look, all the secretary wanted was updates on our case.
Hala bakanla uğraşıyorum.
I'm still working on the secretary.
Wes, dinle, bakandan daha önemli sorunlarımız var artık.
Wes, listen, the secretary isn't our biggest problem anymore.
Teşekkürler, Sayın Başkan.
Thank you, Mr. Secretary.
Biliyorsun, ben sadece sekreter değilim.
You know I'm not just a secretary.
Gizleneceğimiz bir yer bulalım ve buradaki son dakikalarımda Dışişleri Bakanı olarak işimi yapaym.
And let's find a place to lay low in this building so I can spend my last few moments as Secretary of State doing my job.
Amerika Dışileri Bakanı Walter Larson.
US Secretary of State, Walter Larson.
Sayın Bakan, bizim yedi muhteşem çocuğumuzu esir adığınız düşünülürse ben oldukça insaflı davranıyorum.
Mr. Secretary, seeing as you kidnapped seven of our nation's glorious children, I'm showing a great deal of restraint.
- Hoşçakalın Sayın Bakan.
- Goodbye, Mr. Secretary.
Hızlı konuşun Sayın Bakan.
Speak quickly, Mr. Secretary.
Lütfen onu bir dinleyin.
Mr. Secretary, just hear him out.
Bu senin amcanın adiliği! Sekreteriyle ilişkisi vardı.
That's because your sleazy uncle was having an affair with his secretary.
Goodman, Kurtzberg, ve Holliway'de sekreterlik yapıyor.
She's a legal secretary at Goodman, Kurtzberg, and Holliway.
Babam beni sekreterlik okuluna yazdırdı, haftaya başlıyorum.
My father signed me up for secretary school.
Babama sekreter okulundan vazgeçtiğimi söyledim.
I also told my father to stuff secretary school.
Yardıma ihtiyacı olan bir sekreter.
The secretary turned damsel in distress.
Tüm bu şeylerden sonra ne yani sekreterin mi olacağım?
So, after all of this, I'm supposed to, what be your secretary? The position I have in mind is a little more... involved.
Genel Sekretere hemen ulaşabilirim.
I can reach out to the Secretary General immediately.
Savaş rekorumu verebileceğim, Savunma Bakanlığını düşünüyordum.
I was thinking Secretary of Defense, given my war record.
Affedersiniz Sayın Bakan ama Beyaz Saray'ı boşaltıyoruz.
Sorry, Mr. Secretary, but we're evacuating the White House.
Çok iyiydiniz Sayın Bakan.
Well played, Mr. Secretary.
- Sayın Bakan?
Mr. Secretary?
Sayın Bakan?
Mr. Secretary?
Dışişleri Bakanı Walter Larson konuşuyor.
This is Secretary of State Walter Larson.
2006 Yasal sekreter cinsel saldırı suçladı.
2006. Legal secretary accused him of sexual assault.
- Orada sekreterlik yapıyormuş.
She was a secretary there.
Sen, acınacak haldeki bir sekretersin ve üstelik de bir yarasa kadar körsün.
You're just a pathetic secretary, blind as a bat.
Genel Vali'nin özel sekreterinin Adam'ın gerçek babası olduğunu düşündüğümüzü mü?
~ What? That we think the Viceroy's private secretary is Adam's own father?
Genel Vali'nin sekreteri meraklı gibi mahkemeye mi gidecek?
The Viceroy's Secretary rubbernecking at court?
Cynthia Kulüp sekreteri olarak herkesten çok beni sinirlendiriyor ama Ekselans Genel Vali'nin tavsiyesiyle üyeler oy birliğiyle kabul etti.
Cynthia. As Club Secretary, it galls me more than anyone, but the membership voted unanimously, on the advice of His Excellency, the Viceroy.
Tabii canım, değersiz sekretere kibar davranmaya ne gerek var?
Yes, why be polite to a lowly secretary?