Serbest bırakın перевод на английский
1,988 параллельный перевод
Arayıcı'yı serbest bırakın.
Release the Seeker.
Beni serbest bırakın, lütfen.
Unlock me, please!
Köpekleri serbest bırakın, kokuyu takip ediyorlar.
Let the dogs go, they're picking up the scent.
Hemen serbest bırakın yoksa tanka delik açarım. Ve hep beraber ölürüz.
Release it now or I'll blow a hole in that tank, and we'll all die together.
Sinirlerinizi gevşetin. Vücudunuzun bu bölgesindeki bağları serbest bırakın.
"Soothe tension, relax the ligaments this part of your body"
Ve damadı serbest bırakın.
And release the groom.
Serbest bırakın!
Set them free! Set them free!
Serbest bırakın!
Set them free!
Atları serbest bırakın!
Free the horses!
Şimdi kardeşimi serbest bırakın.
Release my sister, now!
- Onu serbest bırakın!
- Release him!
Bu yüzden serbest bırakıldın.
That's the reason you were let off.
Lucius, başkalarından çaldığın hayalleri serbest bırak.
Lucius, let the dreams that you have stolen from others run free.
Kolombiya halkı FARC'ın acımasız metotlarını protesto ediyor, yüzlerce rehinenin serbest bırakılması ve baskının sona ermesi için mitingler düzenliyordu.
The Colombian people frequently take to the streets to protest the FARC's brutal methods and to call for the end to the violence and for the release of hundreds of hostages.
Yoon Do-joon'un masum olduğunu, yakında serbest bırakılacağını söylüyorlar.
They say Yoon Do-joon is innocent, that he'll be released soon.
Yasaklanan tüm siyasi kuruluşların serbest bırakılması.
The unbanning of all proscribed political organisations.
Serbest bırakılmadıkça ayaklananların en sonunda hükümete de el koyacağının farkında değil mi?
Can he not see the longer he keeps him in prison... the more time he is giving for mob rule to take hold?
Kumaş, alevle yok olurken bağlar serbest bırakılsın.
As this cloth is consumed by flame, so shall the bindings release.
Serbest bırakıldın.
You're released.
Nefes verir, vücudunu serbest bırakırsın.
You relax your body and your voice.
Sanırım yarın serbest bırakılır.
I think he'll be released by tomorrow.
Eğer onu gerçekten seviyorsan serbest bırakırsın.
IF YOU REALLY LOVE HER, THEN LET HER GO.
Bilinçaltını serbest bırak.
It loosens the subconscious.
Eli, en erken yarın kefaletle serbest bırakılabilir.
Eli, he could be out on bail as soon as tomorrow.
Labaraturarın bu odasındaki deney hayvanları ya kaçırılmış ya da serbest bırakılmış.
Experimental animals from all the labs on this floor have been taken or released.
Yararlı veriler bulabilirim. Mesela Kaliforniya Bilimler Enstütüsünün hayvan araştırmaları veya labaratuardan serbest bırakılan köpeklerin yeni evleri veya kafese tıkan adamın böbürlenmesi.
And we capture relevant data, like references to CalSci's animal research, or finding homes for dogs that have been released from labs, or bragging about caging a man.
Serbest bırakıldıktan haftalar sonra, bir otelde dolaşırken o sarışın güzelle karşılaşmasını daha sonradan, ailesini öldüren adamla ir zamanlar, aynı sokakta yaşamış olduğu ortaya çıkan, o kadınla evlendirme dairesinin koridorunda yürüdüğünü.
Strolling into a hotel, weeks after being released, and bumping into a beautiful blonde. Marching down the aisle with the woman who, as it turned out, once lived on the same street with the man who had killed his family.
İçindeki azgın çocuğu serbest bırakıyorum.
I'm releasing the horny teen inside of you. Now come on.
Efendim, cinler geri döndü. Tanrılar büyücü Woochi'nin serbest bırakılıp onları yakalamasını emretti!
Sir, the goblins have returned Thus the heavens ordered free the wizard Woochi and he will capture them!
Esir tutulan 227 politik tutuklunun derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.
We call for the imminent release of all 227 political prisoners you've held captive.
Roland Sallinger bana yardımcı olmak üzere bugün serbest bırakıldı ve... Eminim ki tarafınızdan bir telefon çağrısı üzerine bırakılmıştır.
Roland Sallinger was released this afternoon to help and I am sure... of a phone call from you.
Serbest bırakılma kağıtların.
Release papers.
Doktor Paul, Heather'in iyiliği için serbest bırakılmasını istiyor.
Dr. Paul is requesting that Heather be released into his care.
Şu an yaşadıklarımı o zaman bilseydim bütün kazandığım parayla o yunusları, akvaryumlardan satın alıp tekrar serbest bırakırdım.
Had I known what I know now, I would have raised enough money to buy them away from the Seaquarium and set them free.
Eğer karısıyla konuşmuşsa serbest bırakıldığını da biliyordur.
If she talked to his wife, she'd know he'd been released.
Müvekkilimin masum olduğunun beyan edilmesini ve yasal velilik tayin edilmeden derhal serbest bırakılmasını talep ediyorum.
I will ask that my client be declared innocent - - That her guardianship be repealed and that she be released immediately.
Prima Linea'nın hapisteki son militanı olan Sergio, 2004 yılında serbest bırakıldı.
His life sentence was later commuted to 22 years imprisonment.
Bağlarını çöz ve onu serbest bırak.
remove her manacles... and release her.
Bırakın da, serbest piyasa da çalışan özgür insanlar halletsin bunları.
LET FREE PEOPLE WORKING IN FREE MARKETS ADDRESS THEM.
Exxon olarak, serbest piyasanın kendi hâline bırakıldığı takdirde insanoğlunun karşılaştığı tüm ikilemlere çare bulacağına inanıyoruz.
WE AT EXXON FIRMLY BELIEVE THAT A FREE MARKET WILL, IF LEFT TO ITS OWN DEVICES, ALWAYS FINDS SOLUTIONS TO THE DILEMMAS
Francesca'nın evine gideceğiz, onu güzel bir yere götüreceğiz ve parayı ödediğin zaman, onu serbest bırakırız.
We go to Francesca's place, take her somewhere nice and when you pay up, we let her go!
Serbest bırakın.
I'll talk to the governor.
Evet, herhalde anlaşmanın Nicole Bradin ve kardeşi Marcus'un serbest bırakılmasıyla güvenceye alınması gerektiğini söylemeye gerek yoktur.
Yes, obviously, it goes without saying that any deal must secure the release of both Nicole Bradin and her brother Marcus.
Onun serbest bırakılmasını Marcus'tan daha çok önemsiyorsunuz.
You care more about getting her released than Marcus.
Marcus'un serbest bırakılmasını Nicole'unki kadar istiyorum.
I want Marcus released just as much as Nicole.
Hayvanları serbest bırakıyorlardı. Bu da hırsızlık aletlerini ve üzerlerinden kimlik çıkmamasını açıklar.
And releasing the animals, which would explain the burglary tools and the lack of I.D.
Belli ki KANG kendini kurtarmak için ortağını satmıştı ama o delil yetersizliğinden serbest bırakıldı.
It was obvious that KANG sold out his partners to save himself but he was let off on insufficient evidence.
Ziro serbest bırakılıp, bana teslim edildiğinde dostlarınız serbest bırakılacaktır.
Once Ziro has been released and is handed over to me, Then your associates will be released Understand?
Tahminimce planları çocukları rehin alıp G-8 ülke liderlerine bu demeci yayınlamak ve Batı ülkelerinde gözaltında olan yandaşlarının serbest bırakılmalarını istemekti.
I think the plan was to take these kids hostage and release a statement to the G-8 politicians demanding the release of all Holy Warriors in Western custody, or else.
Yardım etmemizi istiyorsanız, Matt'i hemen serbest bırakırsınız.
- No, no, no. If you want our help... Matt gets out now.
Serbest bırakıldın.
- You've been released. - Why?
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın geçsin 44
bırakın onları 26
bırakın onu 283
bırakın geçelim 23
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın geçsin 44
bırakın onları 26
bırakın onu 283
bırakın geçelim 23