Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ S ] / Serum

Serum перевод на английский

2,396 параллельный перевод
Karaciğerde ürat değeri yüksek, kurban gut hastasıymış.
Elevated serum urate levels in the liver section.
Dr. King, hastalarından birine serumu enjekte etmemi istiyor.
Dr. King wants me to inject one of his patients with the serum.
Mary, serum bağlayabilir misin?
Mary, can we get an IV?
Serum verin ve röntgeni açın.
Put in an iv and take an X-ray.
Çinli bebeklerden yapılan bir serum tarzı bir şey.
Some kind of serum made from Chinese babies.
Eğer hastaları ve seruma karşı tepkilerini gösteren bir veritabanı varsa...
If there's a database of patients and their reactions to the serum...
ya senin serumun?
What about your serum?
Son değişkenide tanımlar tanımlamaz tekrar enjekte etmeden serumun etkilerini devamlı hale getirebilirim.
Once I've identified the final variable, I'll be able to make the serum's effects last without reinjections.
Stephanie, daha yeni serum aldın.
Stephanie, you were just injected.
Çünkü dün gece neredeyse ölmek üzereydi ve trilsettum enjekte edilen herkes değişiyor.
Because she almost died last night, and anyone who gets injected with that serum... they just... they change.
- O zaman şu olabilir : Serum güçlerinizi arttırmıştır ve zamanın kendisinden bile hızlı koşuyorsunuzdur.
- Oh, so then it's possible that the serum somehow heightened your powers, that you're running faster than time itself.
Bu sadece serumdan dolayı güçlerimin yeni belirtileri ama şu anda tüm ilgimiz ailemiz üzerinde olmalı.
It's just another manifestation of my powers due to the serum, but right now we need to really be concerned about this family.
Şefin karısının beynine onun kendisinden habersiz halde gezmesini engelleyecek ilaç yerine sadece serum verilmesini engellemeyi düşünüyordum.
I was thinking that the chief's wife was about to have saline injected in her brain instead of a drug that could stop her from being a gorked-out lump.
Şey, senden rica etsem, ona serum yapabilir misin?
Can you, uh, set up an IV drip?
Ayrıca kimseye gözetimsiz serum takılmayacak.
- and no one gets I.V. fluids unattended.
Dr. Minard sana Zofran ve IV serum verecek. Ben de kalbini ve ciğerlerini dinleyeceğim.
Dr. MInard here is gonna give you Zofran and I.V. fluids, and I'm gonna take a listen to your heart and lungs.
Doğruluk serumu. Korkunç.
- Truth serum.
Bazı anestezileri doğruluk iksiri gibidir.
Some anesthesias are like truth serum.
Trilsettum serumuna ihtiyacım var.
I need the trilsettum serum.
Serum mu?
The serum?
Seruma neden ihtiyacın var ki?
Why do you need the serum?
Serumu 18 yıldır kullanıyorum, kanser olduğumdan beri...
I've been using the serum for 18 years, since I was diagnosed with cancer.
Annenin bana verdiği anti-serum işe yaradı.
The antidote your mother gave me... it worked.
Yani olay serumda değil ortam şartlarında.
Now the serum wasn't wrong, the circumstances were.
Pekala, laboratuvarda biraz daha anti-serum vardı.
Okay, well, I have more of the antidote back at the lab.
- Anne, anti-serum...
- Mom, the antidote.
Aldığın serum.
The... the serum... you've taken it.
Anti-serum, trilsettum'u etkisiz kılıyor.
The antidote, it's negating the trilsettum's effect.
Temiz kan serumuna sahipti.
She had decent blood serum.
Doğruluk serumu.
Truth serum.
İçkinin bazılarında hakikat serumu etkisi yaptığını söylerler.
They say that alcohol's a truth serum for some people.
- Serum akışı var ama geri dönüş yok.
Saline's flushing it forward but getting no return.
Serum akışı artıyor.
Saline flow's rising.
serum vermemiz gerek.
- All the time.
Hayır, gerçeklik serumunun etkisindeydi. Eğer Lobo'nun bir Mayan'dan bilgi aldığını söylüyorsa, o doğrudur.
No, he's full of truth serum, and if he says the Lobo's getting intel from a Mayan, then he's not lying.
Hastanedeki serum iğnesinden DNA örneği aldık.
We were able to obtain a DNA sample from his I.V. at the hospital.
Sonrasında serumun hazır olup olmadığını anlayacağız.
And then we'll know if the serum's complete.
Kowalski doğruluk serumunu bir acı sos şişesinde saklıyormuş.
KOWALSKI KEEPS HIS TRUTH SERUM IN A HOT SAUCE BOTTLE.
Kan pıhtılaştırıcı serum.
Blood clotting serum.
Serum yolunu çok uzun süre kullanmış.
She's been using herserum way too long.
Özel bir rekombinant DNA'dan yapılmış bir Fransız serumu var.
There's a French serum made from specifiic recombinantDNA...
Serumu getirtebilir misiniz lütfen?
Can youpIease get the serum?
Serum etkisini kaybediyor gibi.
Looks like the serum is clearing off. You better take some more.
Ona serum * vermeye mi başladın?
Did you start him on a banana bag?
Buraya serum getirebilir misin lütfen?
Could you start an I.V. for me here please?
Ona sadece serum ve vankomisin verdim.
I only gave him IV fluid and vanco.
Susuz kaldığı için böyle. Birkaç saat serum verdikten sonra canavar gibi olur.
A few hours of IV fluids for the dehydration and he should be ready to rock and roll.
Charisse, iki ünite serum takın ve elbiseyi boydan boya açın.
Charisse, hang two bags of IV fluid and run them wide open.
Yüksek tansiyon ihtimali yok olana kadar ona kan basıncını düzenleyen serum ver.
Put her on a labetolol drip, until you can rule out a hypertensive emergency.
- Maggie, serum.
- Maggie, IV.
Öncelikle, bu adamın damardan serum alması gerekir.
Well, for starters, this man needs IV fluids.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]