Seveceksin перевод на английский
1,977 параллельный перевод
Bunları gerçekten seveceksin.
You'll fucking love'em.
Biliyorum ki ben seni sevdikçe sende beni seveceksin.
I know you will grow to love me as I love you.
Charlie'yi herzaman seveceksin
You will always love Charlie, always.
Bu manzarayı seveceksin. Harikadır.
It's the shiznit.
- Sanırım bunu seveceksin.
- I think you're gonna like this.
Chris, gel buraya.Bunu seveceksin.
Chris, come here. You'll love this.
- Bence seveceksin.
- I think you'll like it.
Onu seveceksin.
You'll like her. She's single.
burayı da seveceksin, Sade.
You're gonna love it up here, Sade.
Onu seveceksin, ama çok fazla değil, tamam mı?
You're going to love him, but not too much, okay?
* Spagettinin üstü tamamen peynirle kaplı * Haydi, bunu seveceksin.
On top of spaghetti all covered with cheese come on, you used to love this one.
Bu çocuğu çok seveceksin Stan.
You're gonna love this kid, Stan.
Bence bunu seveceksin.
Well, i think you'll like this one.
Tamam mı, seveceksin, tamam mı?
All right, you're gonna love it, all right?
Burayı seviyorum ve burayı o kadar çok seviyorum ki, sen de seveceksin.
Look, I like it here, and i would like it here so much more if you would like it here, too.
Çok seveceksin. Elmalarını koyman için küçük bir sepet de var.
You ´ re gonna love this a little basket for your apples.
"Komşunu kendin gibi seveceksin."
"Thou shalt love thy neighbor as thyself."
Çok seveceksin.
You'll love it.
Uzaktan seveceksin.
Love her from a distance.
Asla bir aile gibi olmayacaksın ama çocukları da uzaktan seveceksin.
Never have a family but you could love her kids from a distance.
- Burayı çok seveceksin.
- You're gonna love it here.
Özel öğretmenin çok iyi biri, çok seveceksin.
You're gonna have a private tutor. He's really great. You'll love him.
Bana güven. Çok seveceksin.
Trust me, you're gonna love this.
- Jacksonville'i seveceksin tatlim.
You'd like Jacksonville, baby.
Yaptığın işi seveceksin.
As long as you love what you're doing.
- Çok seveceksin.
- Which you're gonna love.
Sanırım orayı seveceksin.
i think you're gonna like it.
Bu işi seveceksin, ilginçtir. Yeni şeyler görürsün.
You'd like that job, it's interesting, get to see stuff you know..
Mexico City'yi seveceksin, görürsün.
You will like Mexico City, you'll see
Bu üllkeyi çok seveceksin. Fırsatlar ve özgürlükler ülkesi.
You're gonna love this country - - the land of freedom and opportunity.
- Bunu seveceksin, Şef.
- You're going to love this, Guv.
Bunu seveceksin.
You love that.
Eminim onları seveceksin.
I'm sure you'll love them.
Roscoe'yu çok seveceksin.
You're going to love Roscoe.
Beni seveceksin, Meredith.
You will love me, Meredith.
Sanırım sen de onu seveceksin.
I think you'll love him, too.
Onu seveceksin.
You'll like him.
Adı Abby, çok seveceksin onu.
- Business. Her name's Abby. You're gonna love her.
Bunu seveceksin.
You're gonna love this.
Bu komuşuyu seveceksin.
Oh, you gotta love this neighborhood.
Eminim seveceksin.
You're gonna love it.
Bu ikisini seveceksin, Mike.
you'll like these two, mike.
Bu insanları seveceksin.
You'll love these people.
Hapishaneyi seveceksin o zaman. Orada hayat ucuzdur.
Well, you're gonna like jail, then...'cause it's got a low cost of living.
Onları seveceksin. Bak bunu söyleyeyim.
Well, you're going to like'em, I can tell you that.
Eminim onu benim kadar seveceksin.
I'll bet you'll like him just as much as i do.
- Evimi çok seveceksin.
- You'll love my place.
Ama Vegas'ı seveceksin, bu doğru değil mi, Catherine?
But you got to love Vegas, isn't that right, Catherine?
Burayı hazan mevsiminde seveceksin.
You're gonna like it here in Edenfalls.
Bunu seveceksin.
You'll love it.
Ama biliyor musun? Bu çocukları seveceksin.
But you know what?