Sicko перевод на английский
295 параллельный перевод
Seni... pis, sosyopat manyak.
You... sicko, sociopathic, bastard.
Kovalamaca mı istiyorsun angut herif?
You want a chase, you sicko? I'll give you a chase.
Gerçek bir hasta.
- Nope. - It's a real sicko. - Brilliant.
Kafayı iyice kaçırmışsın ve ömür boyu hapse atılmalısın.
- Yes. I believe you. I believe you are a number one sicko and should be put away for life!
Bundan da sapıkça anlamlar çıkaracak mısın?
You want to read something sicko into that?
Bu şehirdeki her deliyi tanırsın.
You know almost every sicko in this city.
Kahrolası sapık!
Goddamn sicko!
İşlerimi hallediyorum. Büyükbaba!
Oh, Gramps, that is totally sicko!
O bir hasta. - Önüne geleni mıhlıyor.
- I don't see that sicko anymore.
Orası kesin, sapık!
You sure did, sicko pervert!
Sen bir delisin.
You got it, sicko.
Onu neden bu sapıkça tecavüz davalarına verdiğini hiç anlamadım zaten.
I never did understand why you put her in charge of rape and all that sicko shit.
Hastaya benziyor.
I think he's a sicko.
Ne tür bir sapık çocukların sütüne striknin koyar?
What kind of sicko would stick strychnine in kids'milk?
Bunu nasıl bir psikopat yapar?
What kind of sicko would do that?
Ne çeşit bir hasta, gerçekten, bunları kocaman bir dolapta saklar?
What kind of a sicko, really, would save these have them in a huge file?
Çatlaksın!
A bloody sicko.
Evet, artık kontrolden çıkmış bir psikopat tarafından korkutulan aynı iki insan.
The same two people that are now being terrorised by this out-of-control sicko.
Kontrolden çıkmış psikopat mı?
Out-of-control sicko?
Merhaba Bay De Sikko.
Hello, Mr De Sicko.
O cidden hasta!
He's a sicko!
Belki de orada, ikiniz arasında sapkın birşeyler oluyor...
So, maybe you two have some kind of sicko thing going on there- -
Ne biçim bir sapıksın sen?
What kind of spree are you on, sicko?
Manyak herif beni terletmek istedi.
The sicko wanted to see me sweat.
Yüzde yüz makine. Tüm o hasta, manyak, cinsel...
Of all the sicko, psycho, sexual...
Tanrım, bir cesedi ne tür bir sapık alır ki?
Jesus, what kind of sicko would take a dead body?
O sapığın tekiydi Kent. Ama yine de onun için üzülüyorum.
He was a sicko, Kent, but I can't help feeling sorry for him.
Hatta senin ona sapık ruhlu dediğini bile duymuş olabilir.
He might even have heard you call him a sicko.
İşte bu çok komik. Karalama Karşıtları Cemiyetinden aradılar.
- Did you go sicko on a rabbi?
Sen bir hahamı mı aşağıladın? - Aşağılamak mı?
- Did I "go sicko"?
Uzak dur benden, seni hasta herif!
You get away from me, you sick, sick, sicko!
Bu sapığı bulmak istiyoruz.
We have to find this sicko.
- Seni hasta!
- You sicko!
Bu adamlardan biri gerçekten hasta olmalı.
One of these guys is a real sicko.
"Polisler notun kimin bıraktığını bilmediklerini savunuyor, fakat aldığımız bir habere göre not katil tarafından yazılmış, kabus dünyasında yaşayan gerçek bir sapık."
"Although police officials declined to discuss the note, " our unofficial source said it was written by a homicidal maniac, "a real sicko who lives in a nightmare world."
- Sapık görürsek tanımaz mıyız sence?
Don't you think we'd notice a sicko? Come on.
Gördüğüm şey, iktidarsız bir sapığın katliamı.
What I see is the carving job of an impotent sicko.
Deli misin sen?
You some kinda sicko?
Ne tür bir sapık, bir lise sonun hayatının en güzel akşamını mahvetmek ister?
What kind of sicko would destroy the happiest night of a senior's life?
Hasta!
Sicko!
- Manyak, manyak.
- Sicko. Sicko.
Bu jokey Venezuela'dan.
That's the jockey from Venezuela. He's a sicko.
Hasta biri olmalı!
What kind of sicko!
Bana telefon eden o sapık, seninle konuşmuş olmalı.
That sicko that called could've only found out about me from you.
Seni hasta, git buradan.
Go on, sicko.
- Belki de bu, sadece sapık bir mezar hırsızıdır.
- Maybe it's just a sicko grave robber.
Çünkü iki gündür karım sinsi, güvenilmez ve hasta biri diye endişelenip duruyorum.
I think it is a big deal because I've been walking around here for the last two days, worried that my wife is some sneaky, shifty little sicko.
Yıkıl karşımdan salak.
Drop dead, sicko.
Hasta herif.
Sicko.
Hafif üşütük değil mi?
Isn't he a bit of a sicko?
Sapık.
Sicko.