Sign перевод на английский
38,090 параллельный перевод
Canavarın işareti.
The sign of the beast.
Belki reklam tasiyan bir uçak tutar ve partinin etrafinda gezdiririm.
Maybe I'll get one of them planes with the sign behind it and fly it over your draft party.
Oğlumuza imza attırmak için ellerini ovuşturuyor olmalılar.
They must be creaming in their jeans to sign our boy.
Tapuyu hemen sana devrederiz.
We'll sign the deed over to you right now.
Kameradaki herkes feragatname imzalamak zorunda.
Everyone on camera has to sign the releases.
Her yeri aradık ve Agnes'ten hiçbir iz yok.
We've searched the grounds, and there is no sign of Agnes anywhere.
Ben bu bok için katılmadım buna!
I did not sign up for this shit!
Bu eziklik işareti olur çünkü.
Because that would be a sign of weakness.
Bir iz falan olmalıydı.
There should be some sign of them.
Bu öğlen Lin'in bana gönderdiği bazı evrakları imzalamak için benimle buluşacak. Ama?
He's meeting me here at noon to sign some papers that Lin sent over.
Canavarlardan iz yok.
There's no sign of the creatures.
Turta yedik, pankartlı kadınla konuştum.
There was a pie flight. I talked to a sign lady.
İnsanoğlunun tarihinde herhangi bir amaç uğruna toplanmış ülke sayısından çok daha fazlası, bugün bu anlaşmayı imzalamak için buraya geldi. Bu da umut etmemiz için bir sebeptir.
More countries have come together here to sign this agreement today than for any other cause in the history of humankind, and that is reason for hope.
İmzalaman gerekiyor.
I need you to sign for them.
- Pişmanlık belirtisi de olabilir.
Or a sign of remorse or undoing.
Tecavüz izi var mı?
Any sign of sexual assault?
3 kurbanı da incelemeyi bitirmiş ve tecavüz izine rastlamamış.
She's completed her exams on all 3 victims and found no sign of sexual assault.
Tek yapman gereken imzayı atmak.
All you have to do is sign.
Eğer onu imzalarsan her şeyden vaz geçmiş olacaksın özgürlüğün, hakların, ismin.
If you sign this, you'll be giving up everything... Your freedom, your rights, your name.
- Tek bildiğim, bunun için gönüllü olmadığım.
- All I know, is I didn't sign up for this.
Dışarıdaki insanları... hayat o kadar zorlar ki, her şeyin altına imza atarlar.
People out there... life pushes them hard enough, they'll sign anything.
Onun için izin verdiririm.
I'll sign her in.
Sen onu kapıya getir, ben onu içeriye alırım.
You bring her to the gate and I'll sign her in.
İki çalışanın izin işlemleri için gelmiştim.
I'm here to sign in two workers.
Havayolu şirketinin hukuk bürosu Hamilton-Sena da arayanlar arasında.
Hamilton-Sena and the usual airline litigation firms are calling to sign us up.
Herhangi bir müvekkil anlaşmadan önce...
Before we sign any client...
Ve benim ayak numaramda Crocs bulmak bir işaret gibi geldi.
And finding Crocs in my size... I felt like it was a sign.
... bana isminden bir belirti göster!
... that you tell me by some sign your name!
Ginny, iki sene önce kıçı kırık Teksas'a bir beyzbolcuyu temsil etmeye gelmedim.
Ginny, I didn't travel to bumble-ass Texas two years ago to sign a ballplayer.
- Onunla çalışmalısın kardeşim.
You should sign with her, sis.
- Will... - Onunla çalışmalısın.
You should sign with her.
Topuklu ayakkabıyla gezen, yüksek mevkideki bir film menajeri Güney Teksas'a gelip, niye bir alt lig oyuncusuyla çalışmayı ister ki?
Why does a high-powered movie agent come to South Texas in high heels to sign a minor league baseball player?
Ekipten haber var mı?
Any sign of the team?
Hey, sen az önce o işarete beşlik mi çaktın?
Hey, did you just high-five that sign?
- Sosyal Güvenlik çeklerinin devam edeceğini söyle.
- if I have to sign them myself.
- Nereye gittiklerine dair de ipucu yok.
No sign of where they went.
Herhangi bir hareketlilik var mı diye çevreyi kontrol edeceğim ilk tehlike belirtisinde dönerim.
I'll check the perimeter for any activity, and I'll be back at the first sign of danger.
Bir korkak olduğunu ve ilk tehlike işaretinde kaçacağını düşünüyorum.
I suspect you're a coward, and that you would run at the first sign of danger.
- Kripton kapsülünden iz yok.
There is no sign of the Kryptonian pod.
Peki. Casey'nin taburculuk dosyalarını imzalayacağım Bayan Rance.
Fine, I will sign Casey's discharge papers, Mrs. Rance.
Archie'den hala iz yok
Still no sign of Archie.
Reese, mahkemenin kefalet ile bırakması iyiye işaret.
BULL : Reese, it's a good sign the judge granted bail.
Yani patent hukuku hakkında pek bilgim yok ama tavsiyem bir dinleyin, olabildiğince az bilgi verin ve ne yaparsanız yapın hiçbir şeyi imzalamayın.
Well, I don't know much about patent law. But, uh, my advice is : hear them out, offer as little information as possible, and whatever you do, don't sign anything.
Hiçbir şey imzalamayalım, tavsiyen bu mu?
"Don't sign anything"? That's your advice?
Onu yerinden edecek, cezalandıracak gücünüz vardı. Bir imza atmanız yeterdi. Ama öyle yapmadınız.
And you had the power to remove her from her position, you had the power to punish her, all you had to do was to sign a document, but instead, you chose not to do that.
Henry'nin beni Storybrooke'un Kurtarıcısı olduğuma ikna etmeye çalışmasından hemen sonra tabelaya çarptım.
I hit the sign right after Henry tried to convince me that I was Storybrooke's Savior.
Yasal olarak beni ömrüm boyunca kahyan yapıp yapamayacağından emin değilim ama yine de anlaşmayı imzaladım.
I'm not sure you can legally make me your butler for life, but I did sign the contract.
"Arka Kapıdan Girilmez" işaretini hiçe saydığımızda hep çak beşlik yapardın.
Usually you high-five me when we pass a "Rear Entry Only" sign.
Kimyasal bağımlılık belirtisi.
That's a sign of chemical dependency.
Sonra da pilates derslerine yazılman gerek!
And then you have to sign up for them, uh, Pilate classes.
Acıma duygusu aşkın ilk belirtileridir bilirsin.
You know hurt feelings are the first sign of love.