Silent перевод на английский
6,388 параллельный перевод
- Siz burada sessiz avukatsınız.
- You're a silent advocate here.
Bayan Florrick, sizi sessiz kalmanız konusunda uyarmıştık.
Mrs. Florrick, we have already warned you about staying silent.
- Kurallardan biri Bayan Milam gibi, insanlar müdahale etmediği sürece şikayetçi tanığın sessiz bir avukat bulundurma hakkının olmasıdır.
- And is one of the rules that a-a complaining witness like Ms. Milam is entitled to a silent advocate as long as the person doesn't interfere with the participants?
Şimdi de sessiz senfonimize başlıyoruz.
Rodrigo : And now we begin our silent symphony.
Ama tavan arasına girdiğinde, kesinlikle çok sessiz olmalısın.
But once you're in the attic, you need to be absolutely silent.
Bunun cevabı Çok Sessiz Olmayan Sven olurdu.
That would be Not So Silent Sven.
Koyunlar Sessiz Sven'in çiftliğinden bırakılacak.
The sheep start at Silent Sven's farm.
Sessiz Sven'in söylediği bir şey.
Something Silent Sven said.
- Sessiz protesto.
- Silent protest.
Pekala, rüşvet almak işin bir kısmı, ama burada söylediğimiz Yargıcın eroin halkasının sessiz ortağı olduğu mu?
All right, taking bribes is one thing but are we saying we think a judge is the silent partner in a heroin ring?
Senin için sakin bir gece değildi demek.
No "Silent Night" for you.
Çok sessiz.
Silent as death.
İçimizden dua ederek başlayalım.
Let us begin with silent prayer.
- Neden sessiz kalıyorsunuz?
- What's the reason for remaining silent?
Çok sessiz!
It's too silent!
Neden sessizsin?
Why are you silent?
Sessiz kalma hakkına sahipsin.
You have the right to remain silent.
Ve bu köy durgun, sessiz ve uzun yıllar terk edilmişti.
And so stood this village, silent, abandoned for many years to come.
- Sessiz Biçerdöver miydi?
- Silent Reaper?
- Tanrım, Sessiz Biçerdöver mi?
- Jesus. Silent Reaper?
Sessizken onu biraz daha çok seviyordum.
I liked him a little better when he was silent.
Neden bana sessiz davranışlar uyguluyorsun?
Why are you giving me the silent treatment?
Yaşadığı yer o kadar güzeldi ki ve bir o kadar beyaz ve sessiz... buzun üstünde zıpkınla buzu kazmaya çalışsanız... sesini çok ama çok uzaklardan bile duyabilirdiniz.
He lived in a land so beautiful and white and silent, that if you scraped a harpoon on the ice, you could hear it for miles and miles.
Çok geniş bir yer hayal edin, güzel ve de sessiz eğer elinize bir zıpkın alıp buzu kazmaya kalksanız çıkan sesi kilometrelerce uzaklıktan duyabilirsiniz.
Imagine a land so vast, and beautiful, and silent, that if you take a harpoon and scrape the ice with it, you can hear the sound for miles and miles.
Herkes içinden, bildiği duaları okusun lütfen.
Everyone say a non-denominational silent prayer to themselves, please.
Sessice geçip gitti onlar.
No, they've been silent.
Sessizliğimizi korumamız tavsiye edildi.
"It was suggested we keep silent."
D'ler sessiz harf değil mi?
Ks are silent?
" Sonra butun oda sessizlige burundu.
" And the whole room fell silent.
Silent Night şarkısı Charlotte'a kendisinden bir parçanın kaçınılmaz bir şekilde elinden kayıp gittiğini anımsattı.
Silent Night reminded Charlotte of a part of herself that now felt inescapably out of her grasp.
Uzun yıllar yukarıda bir başınaydı, sessizliğin içinde. Moment kazanıyordu, ta ki Dünya'da iz bırakmaya karar verene dek.
So many years up there, alone, silent, building momentum until it chose to make its mark on Earth.
Sessiz filmler oynatan New Beverly var, the Egyptian, the Arrow.
You've got the New Beverly, the Silent Movie Theater, the Egyptian, the Aero...
- Sessiz yargılamayı fark ettin mi?
Smell the silent judgment?
Hiç sesimiz çıkmazdı.
We would have been completely silent.
- Sessizim.
- I'm silent.
Beni bulduğundan beri nasıl avlanılacağını, nasıl dövüşüleceğini ne zaman konuşulacağını ne zaman susulacağını öğrettin bana.
Ever since you found me... you taught me to hunt, to fight... when to speak and when to be silent.
Ceplerimiz boşaldığında ya da özgürlüğümüz elimizden alındığında.. .. yine de sessiz kalırız.
Still, we remain silent while our coffers are emptied and our freedoms eroded.
Ruger Mark II. Sessiz, 22 kalibrelik silah.
The Ruger Mark ll, silent.22 caliber weapon.
Ve sonra... o sessiz kaldı.
And then... it was silent.
Biraz sessiz kalmasında sorun yok.
It's okay to just be silent for a while.
Şimdi de susarak mı beni ikna edeceksin?
You're just gonna give me the silent treatment now?
Sessiz kalma hakkınız var.
You have the right to remain silent.
Sessiz ol, sessiz ol.
Be silent. Be still.
# Mimikler suskun. Dil sessiz. #
"The gestures are silent.. and I am at loss of words."
Arabada, pencereden dışarı bakarken... bir süre sessiz kalmak hoşuma gidiyor.
When I'm in a car, looking through the window... I like just to be silent for a while.
Sessiz kalmadım.
I didn't keep silent.
Haklarım çiğnendiği halde sesimi çıkarmazsam yaşamaktansa ölmeyi yeğlerim.
If my rights are violated and I keep silent, I should better die than to live.
Bir an gelir, sessiz kalmakla direnmek arasında... bir seçim yapmak zorunda kalırsınız.
There is a moment when you have to choose... whether to be silent or to stand up.
# Melekler gitti # # şarkılar sustu # # taş gibi batıyorsun # # med-cezirden önce # # nehir soğuyor # # kavga bitti # # yine de hayaletli gecenin # # kalıntıları adını söylüyor #
♪ The angels have gone ♪ ♪ the songs have gone silent ♪ ♪ you're sinking like a stone ♪
- Evet.
- The silent thing.
İslam'ın kutsal adını, siyasi emeller uğruna her kim kirletirse yoluna çıkarız ve ona geçit vermeyiz. Bence, sessiz kalırsanız var olma hakkınızı yitirmiş olursunuz.
If I keep silent, I think, then you lose the right to exist.