Silver перевод на английский
9,530 параллельный перевод
Bu arada, bu arada Bayan Silver aradı.
Oh, by the way, by the way, Miss Silver called. She wants you to go for dinner this evening.
- Silver mı aradı?
- Silver called?
Silver St. Cloud, arkadaşım Selina'yla tanış.
Silver St. Cloud, this is my friend Selina.
- Selina, Silver.
- Selina, this is Silver.
Silver.
Silver.
Silver'ı arıyordum.
I was looking for Silver.
Evet, bir arkadaşım Silver da bizdeyken uğradı.
Yes, a friend of mine stopped by the house when Silver was there.
Silver, seni yardıma ihtiyacım olduğu için çağırdım.
Silver, I asked you here because I need your help.
Silver bela bir kız Bruce.
Silver is bad news, Bruce.
Silver, ismi öğren, ben de paranın satın alabileceği en iyi savunmayı sağlayayım.
Silver, get him to tell you the name, and I will make sure he has the best defense money can buy, I promise.
Bruce, ben Silver.
Bruce, it's Silver.
Silver, iyi misin?
Silver, are you okay?
Silver, ona söylemelisin.
- No! Silver, you have to tell him.
Sana güvenmiştim Silver.
I trusted you, Silver.
Elveda Silver.
Good-bye, Silver.
Önümüzdeki göreve hazır mısın merak ediyorum Silver.
I'm beginning to wonder, Silver, if you're cut out for the task ahead of us.
Yumuşaksın Silver.
You're soft, Silver.
Evde gümüş ve beyaz renkte güller, ve kırmızı zambaklar vardı.
There were silver-white roses and red lilies all over the house.
Silver, neden yapıyorsun bilmiyorum ama beni kandırmaya çalıştığını biliyorum.
Silver, I don't know why you're doing it, but I know you're playing with me.
Silver, seni sevmiyorum.
Silver, I don't love you.
Silver gelmiyor.
Silver isn't coming.
- Size gümüş veririm.
I'll give you a silver coin.
Eğer kabul ederseniz size haftada bir paunt gümüş verilecek.
If you agree, you'll be paid one pound a week in silver.
Som gümüşten bir istiridye çatalıyla bıçaklanacaksın.
You're about to get stabbed with a sterling silver oyster fork.
Bu sabah, Christine Sanders'ın geldiği yer Silver Springs'teydim.
I was in Silver Springs this morning- - where Christine Sanders is from?
Öyleyse iyi. Beş gün içinde ona her şeyi öğretin. Gittiği zamanda yeteri kadar gümüş verip yollayın.
Then that's fine. then you'll let him go with plenty of silver coins.
Onları 3,000 gümüşe sattım.
000 silver coins.
Şu gümüş tilkiye de bak.
Take a look at this silver fox.
Peki, nerede gümüş bilek manşet o giymişti edilir?
Well, where's the silver wrist cuff he was wearing?
( Hockley ) Benim hesabıma göre, 20.000 adet üzerinde var Santa Anna'nın kişisel eşyalarınızı tüm efendim gümüş ve Gold- - evi.
( Hockley ) By my count, we have over 20,000 pieces of silver and gold- - all of Santa Anna's personal valuables, sir.
Gümüştür.
It's silver.
İşte tam orada bu üzücü olay barındırdığı umut ışığını buldu.
And therein this sad affair finds its silver lining.
Yok yok, Bakewell'den birkaç gümüş cila da alabilirsin.
No, no, no. Oh, you could pick up some silver polish at Bakewell's.
Ve kartının gerçekten iyi olmasını istiyorsan gümüş kartın üzerine dolma kalem kullanabilirsin.
And if you really want your card to pop, you can use a nice fountain pen on silver stationery.
Motorla çalışan araçlar, gümüş kurşunlar, donabilecek her şeyin korunması lazım.
Motorized tools, silver bullets, anything that can freeze needs to be protected.
Belki ben bir papağan kiralarım ve Long John Silver'de vardiyaya başlarım.
Maybe I could rent a parrot and pick up some shifts at Long John Silver's.
Ama plakası olmayan gümüş renkli bir Mercedes'ten daha tanınabilir bir şey yoktur.
Well, there's nothing more identifiable than a silver Mercedes with no license plate.
Majestelerinin tahta geçişinin 25. yıldönümünde kendisi için, çok önemli bir sanat eseri hazırlamıştım.
For His Majesty's Silver Jubilee, I presented him with a very serious work of art.
Gümüş Peugeot'daki adam, rahatsız ettiğimiçin özür dilerim ama bu bir ambulans, ve bu bir acil durum.
Sorry to disturb you, gentleman in the silver Peugeot, but this is an ambulance and this is an emergency.
Gümüş içinde yeşil akik.
Green agate, set in silver.
Gümüş içinde yeşil akik taşlı nişan yüzüğü getiren olmuş mu baksın.
See if anyone brought in a green agate engagement ring set in silver.
Ben sana onun altın veya gümüş gibi bir kalbi olduğunu sorduğumuzu hatırlamıyorum.
I don't recall asking whether he has a heart of gold or silver.
Otelde bekliyorum ve orada büyük kuyumcu toplantıları, sergiler ve standlar, binlerce ve binlerce dolar değerinde altın, gümüş ve elmas vardı.
I'm staying at this hotel and there's this huge jewellery convention, stalls and booths, with like thousands and thousands of dollars worth of gold and silver and diamonds.
Etrafta koşuşturan uşaklar, gümüş kâselerde kepçeyle sunulan kaplumbağa çorbası için yeterince büyük. Büyükannemin bir şakası vardı. Tek damla bile dökerlerse ellerini kesin derdi.
Ladling turtle soup into sterling silver bowls, their sullen eyes downcast as grandmamá makes a joke about chopping off their hands if they spill even a single drop, like we used to do in the Belgian Congo.
Retina HD ekranlı,... 8 MP iSight kameralı,... gümüş rengi iPhone 6,... Verizon'ın sınırsız dakika ve 4G LTE ağı üzerinden SMS'li "Hepsinden Bol Bol" tarifesi ayrıca ses yalıtımlı LG Tone kablosuz kulaklık almışsınız.
We have the silver iPhone 6 with HD retina display, eight mega pixel eyesight camera and charger and you got the Verizon "More Everything" plan with unlimited talk and text on the 4G LTE network, and you also got the LG Tone wireless headset with ambient noise reduction.
Saçların ağarmış.
Goodness me. You've gotten, uh silver.
Forstman insanları satın alır ve biz sana onları gümüş tepside sunduk.
Forstman buys people, and we handed them to you on a silver platter.
Hayırlı bir şey mi yani bu?
That's your silver lining?
Hydrox kurabiyelerinin ve gümüş madalyanın tadını çıkar sayın başkan yardımcısı!
Enjoy your hydrox cookies and your silver medal, Mr. Vice President!
Gümüş Yıldız Polis Malzemeleri'nde çalışıyordum.
Silver Star Police Supplies.
Reno'da uçuş gösterimiz var, gri saçlı ihtiyarların Jersey sahillinde çoğunlukla frizbi oynadığı bir yerde.
We've got an air show in Reno, where the silver-haired foxes are as common as Frisbees on the Jersey shore.