Singing перевод на английский
10,018 параллельный перевод
Çünkü bir sene sonra kendi şarkılarımı söyleyebileceğimi vaat etmiştin bana.
Because you promised me... after one year I'd be singing my own songs.
- Sokakta şarkı söylerken gördüm. - Evet.
- Saw her singing on the street.
Demin, şarkı söyleyen bir kız duydum.
I heard a girl singing just now.
Şarkılarımla Tanrımı kutlamalıyım.
I must celebrate my God with my singing.
Richie, jüriler Salima'nın sadece İngilizce mi söyleyeceğini merak ediyor.
Richie, the judges want to know... if Salima will be only singing in English.
Yüzü açık bir Peştun kızının İngilizce Cat Stevens söylemesinden hoşlanmadılar.
They did not dig an uncovered Pashtun girl... singing Cat Stevens in English.
Çok güzel.
Good singing.
Bok gibi şarkı söylüyorsun!
Your singing sucks!
Şarkı söyleme konusunda serbest bir tanımınız varsa bunu şarkı söylemek diyebilirsiniz.
If you use a very loose definition of singing, you can call it singing.
Bugünlerde şarkı söylemek adına yaptığım tek şey bir barda karaoke yapmak. - Öyle ama şarkı yazma başladım.
The closest I come to singing these days is karaoke night at the bar.
Bir sabah uyandım ve artık şarkı söylemiyordum.
I woke up one morning and I wasn't singing anymore.
Sahneye çıkıp şarkı söylediğinde hissetmedin mi?
I mean, didn't you feel it when you were up on stage singing?
Şarkı söylerken var olan tek şeyi.
- Like that was it. Like, while you were singing, that was all that existed.
İkincisi, bu çocuklarla, maximum bir enerjiyle dans etmek ve şarkı söylemenin yolunu bulmuşsunuz.
To be dancing and singing with these guys. ( laughter )
- İyi olacak. - Evet.
I thought you were gonna be singing.
Ben şarkı söyleyeceğinizi sanıyordum.
Where's the singing?
SEVGİ VE DEHŞET TARİKATI Şarkı söyleyen o mu?
That's him singing?
Sonra da gece boyunca şehrin her yanında It's Too Late söylediğimiz hayaller kurdum.
Then I spent the rest of the night having a fantasy about singing "It's Too Late" all over town.
Bir dakika bunu niye söyledin ki? Çünkü lisedeyken o da glee kulübündeymiş ve onu sesimle etkilemek istedim.
Because he was in Glee Club in high school, and I want to impress him by my singing voice.
Bence sesleriniz biraz daha tiz olabilirdi.
I think the singing could have been a whole step higher.
- Şarkı söylemeye başladığım an Darrell, glee kulübü hakkında yalan söylediğimi anlayacaktı.
Pretty sure that's not what she was talking about. As soon as I started singing, Darrell was going to know that I was lying about being in Glee Club.
Şarkı söylemeyi ve dans etmeyi ve koro odasında olmayı özledim.
I miss singing and dancing and the feeling of being in the choir room.
Ama odamda yalnız başıma şarkı söylemeye ve dans etmeye mahkumum çünkü kimsenin eşcinsel olduğumu düşünmesini istemiyorum.
But I'm stuck singing and dancing alone in my bedroom, because I don't want anyone to think that I'm gay.
Ve son olarak, bu seneki turnuvanın birincisi... nasıl yaptıklarını bilmiyorum çünkü taburelerde oturup harmoni içinde şarkı söylediler...
And finally, first place for this year's invitational... I don't know how they did it, because they were sitting on stools, singing in unison...
"Yağmurda şarkı söyle."
"Singing in the Rain."
Bir süreliğine, Boston, Jamaica Plain mahallesinde yaşadım. Pizzacının üstünde. Orada orta yaşIı bir kadının bebek sesiyle şarkı söylemesini duyardım.
I lived in Jamaica plain in Boston for a while above a pizza place, and I would always hear this middle-aged woman singing in a baby's voice there,
- Söyledikleri şarkı ne ile ilgili?
What are they singing about? Search me!
Ağaçlarda
♪ Singing in the trees ♪
Adına şarkı yazar gibiyim..
Like singing your name.
Şu mırıldandığın şarkıyı anlatsana.
Tell me about that song you were singing.
- Jinekolog, şarkı mı söylüyorsun?
Gynecologist, are you singing?
Toni "Kumbaya" yı söyleyip sikik "L" treninde eve doğru kanat açarken kapalı kalmış küçük midyeyi açtım.
I opened that seized-up little clam while Toni was winging her way home, singing "Kumbaya" on the fucking "L" train!
Yakında "Tanrı Kraliçe'yi Kurtarsın" ı da söylersiniz kesin.
Oh, well, next you'll be singing God Save the Queen, won't you?
Şarkı söyleyip, dans ediyorlardı.
Singing, dancing.
Ve ünlü soprano Rita Vandemeyer söylüyor.
And Rita Vandemeyer is singing - - the famous soprano.
Böyle bir yüzü izlemek... ve bir iki güne öleceğini bilmek etkileyici bir durum.
♪ ♪ [singing in Arabic] It's just fascinating to watch a face like that and know that, in a day or two, he's dead.
Bağdat polisi neşe içinde ve...
MALE REPORTER # 3 : Baghdad police were ecstatic, singing,
Tanrıların havai fişekleri veya hep dediğimiz gibi gökler şarkı söylüyordu.
I'd ever seen, the fireworks of the gods, as we call it, the heavens singing.
Ne söylüyorsun?
What're you singing?
Yapımcının biri onu AVM'de karaoke söylerken duymuş.
Guy heard her singing karaoke in the mall.
Sana göre o adam para çalan, ateş etrafında orman tavşanı gibi dans eden, çingene hayatının güzelliği hakkında şarkı söyleyen biri.
To you he's someone who swipes stuff and steals and dances around the fire like a jungle bunny, singing about how good Gypsy life is.
Şarkı söyleyerek bütün şehri dolaşıyor.
He just drives around the city Just singing.
Eskiden oturma odasında şarkı söyleyip dans ederdi.
Used to dance around the living room singing.
Güvercinler gibi şarkı söylüyoruz.
We're like singing pigeons.
Güvercinler gibi şarkı söylemiyoruz.
We're not singing pigeons.
Tanrım. Kareoke makinesine 200 dolar harcadım ve kimse şarkı söylemiyor.
My God, I spent $ 200 on that karaoke machine and no one is singing.
Bilmek istiyorum da, neden kimse kareoke söylemiyor?
I wanna know, though, why is nobody singing karaoke?
Satışımızı yapacağız!
( SINGING ) We gonna get our schwag on!
Senli bir grup doğum günün kutlu olsun söyleyebilir.
There might be a group of you singing happy birthday.
mavi ve altın sarısı gibi
MAN SINGING : ♪ Sun come up ♪
- İyi. - Şarkı sesi güzel.
- Her singing sings.